G-20''den 89 travmasına
Bugün iki konu üzerinde durmak istiyorum. İlkin, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “89 travması” uyarısını, ikinci olarak da G-20 zirvesini yazacağım.
Geçtiğimiz Salı günü TBMM Grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP’li belediye başkanlarının masalarının en görünen yerine koymaları gereken bir söz söyledi:
“89 travmasını yaşamayacağız…”
1984 Mahalli seçimlerinde Turgut Özal liderliğindeki ANAP İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer büyük illerde belediye başkanlıklarını kazanmıştı. Kazanmasına kazanmıştı lakin ANAP’lılar bu başarının kıymetini bilmediler. Bu dönemde yolsuzluğun haddi hesabı yoktu. 5 yıl sonra yapılan seçimlerde başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere bütün önemli illeri SHP alırken, Kayseri, Malatya, Sivas gibi 12 taşra ilinde ANAP seçimleri kazanmıştı.
ANAP, 1989 seçimlerinde % 20 oy kaybı yaşayarak aldığı % 22’lik oy oranı ile adeta çökmüştü. SHP bu seçimlerde elde ettiği başarı ve imkanlarla bir sonraki milletvekili genel seçimlerinde tek başına iktidar olma fırsatını yakalamıştı.
Ama olmadı.
Peki ne oldu?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “89 travması” olarak nitelendirdiği süreç SHP için 25 yıllık hasrete neden oldu. Bu seçimlerden sonra kazandıkları belediyelerde yaptıkları yolsuzluk, hırsızlık, talan ve ahlaksızlık yüzünden CHP, çeyrek asır İstanbul ve Ankara gibi hayati öneme sahip belediyelerden mahrum kaldı.
İşte Kılıçdaroğlu’nun “89 travması” dediği mesele budur.
Peki, Kemal Beyin “89 travmasını yaşamayacağız” uyarısının karşılık bulup bulmayacağı hakkında şimdiden ne söyleyebiliriz?
CHP’liler yolsuzluk, hırsızlık ve ahlaksızlık yapmayacaklar mı?
Biz bilmesek de CHP’lilerin çok iyi bildikleri bir gerçek var:
Millet CHP’nin belediyelerde iktidar olup kendilerine iyi hizmet edeceklerine inandığı için CHP’ye oy vermedi. Millet, sayacağımız pek çok sebepten dolayı Ak Parti’ye tepki gösterdi ve Ak Parti’nin kendisine çeki düzen vermesi için gidip CHP’ye oy verdi.
Bununla nereye mi varmak istiyorum?
İşte bu gerçeği bilen CHP’liler, şayet AK Parti de kendisine çeki düzen verir ise 2024 seçimlerinden sonra bir 25 yıl daha belediyeleri almak için bekleyeceklerinin farkındadırlar. Bunun için aç gözlülük yapma suretiyle belediyelere saldıran CHP’lileri göreceğiz. Sadece belediyelere saldırmakla kalmayacak olan partililer, bu 5 yıl içinde daha fazla kazanmak için birbirlerine de saldıracaklar. Bu saldırıların ardından üst düzey CHP’lilerin kirli çamaşırları ortaya dökülecek.
Anlayacağınız Sayın Kılıçdaroğlu’nun “89 travmasını yaşamayacağız” uyarısı boş bir temenniden ibaret kalacaktır.
G-20 Zirvesi
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ekonomisi gelişmiş 20 ülkenin her yıl düzenli olarak toplandıkları zirve bu yıl Japonya’nın Osaka kentinde gerçekleşti. Toplantıya Başkan Erdoğan’ın konuşması ve ikili görüşmeleri damga vurdu. Uluslararası eşitsizliği, adaletsizliği, BM’nin hakkaniyete uymayan yapısını dile getiren lider Sayın Erdoğan’dı. Ayrıca ABD ile yaşanan S-400 ve F-35 krizi gibi konular burada Erdoğan-Trump görüşmesinde ele alındı ve her iki konuda da Türkiye için olumlu neticeler elde edildi.
ABD Başkanı Trump etkili olur mu olmaz mı bilemem, lakin bilinen şu ki, Türkiye/Erdoğan, hem S-400 hem de F-35 konusunda ABD Başkanı Trump’ın ağzından ülkemizin haklı olduğunu dünyaya duyurma başarısını gösterdi.
Uluslararası ilişkilerde devletlerle hele hele ABD gibi dünya patronu bir devlet ile diplomasi yürütürken her ülkenin dikkatli olması gerekir. Neticede karşınızda BM’yi etkileyerek, ekonomik müeyyideler uygulayarak, terörü size yönlendirerek, komşularınızı size karşı kullanarak, ülkenizdeki “elemanları” mobilize ederek başınıza iş açabilen bir ABD var.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan/Türkiye Cumhuriyeti böyle bir ABD’ye “eyvallah” dedirtme başarısının sahibidir. Bu sonucun elde edilmesinde Başkan R. Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşunun yeri ve etkisi tartışılmaz.
Ancak karşınızdaki devletin adı ABD ve unutulmamalıdır ki bu gibi önemli ve riskli durumlarda liderlerin/ülkelerin atacakları her adım sonraki adımları için hayati önem taşır.