Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

FUTBOLDAN GALİBA SOĞUYORUZ

Bir sürü sıkıntımız var, çevremizde savaşlar cereyan ediyor, büyük devletler Suriye üzerinden savaşa girip gövde gösterisi yapıyorlar. Çok sayıda dindaşımız ve soydaşımız ölüyor, mutsuzluk ve sefalet onları kasıp kavuruyor. Aynı dine ve millete mensup örgütler ve onların elemanları acımasızca birbirini katlediyor. Belli ki, gizli bir gündem var, onun uygulamasına doğru gidiliyor.

İçte terör almış başını gidiyor, masum insanlar öldürülüyorlar. Yılların ertelenmiş problemleri katlanarak karşımıza dikiliyorlar. Kısa sürede bu problemlerle başetmek zordur. Bir plan dahilinde öncelikler tespit edilir ve dertler kalıcı biçimde çözülür. Ama işleri ehline vermek gerekir. "Kifayetsiz muhterislerle" problemler çözülmez, zaman kaybedilir.

Bu karmaşık ortamda sevindirici haberlere ihtiyaç vardır. Bu gelişmeler belli bir ölçüde futbol alanında olabilir. Büyük işadamları, para sahipleri, hiç anlamasalar bile, futbol kulüplerine yönetici oluyorlar. Müspet bir yanı olmadığına göre neden idareciliği seçiyorlar? Bu sorunun cevabını kolay kolay vermek mümkün değildir. Patronlar zamanlarını, sağlıklarını, mutluluklarını hiçe sayıyorlar.

Futbol ile ilgili fikirlerimiz öteden beri olumsuzdur. Biz futbolun spor olmadığına, gösteri san'atı olduğuna inanıyoruz. Futbol ile toplumlar oyalanıyor, problemler unutturuluyor, dertler halının altına süpürülüyor. Futbol sağlığa yararlı bir etkinlik de değildir, ancak olsa olsa eğlence aracı olabilir. Futbolcular da çok kalori yapan ağır işçilerdir.

Bunları belirttikten sonra futbolun toplumları ve insanları yönlendirmesi her zaman mümkündür. Futbol bir ticari yönü olan araçtır, propaganda vasıtasıdır. Futbol aracılığı ile istenilen yönlendirmeler yapılabilir, toplumun beyni rahatlıkla yıkanabilir. Kültürü olmayan bir amigo yığınları her zaman etkileyebilir, istediği sloganları attırabilir.

Futbolumuz nitelikli olmadığı için konular yer değiştiriyor. Bu mevzuların başında ya hakem kararları ya da yöneticilerin demeçleri geliyor. Kullanılan cümleler ve kelimeler nezaket kurallarını aşıyor, tehdit ve tahrik içeriyor, olayları ve niyetleri anlamakta çoğu zaman zorluk çekiyoruz.

Geçen haftanın gündemi Mustafa Denizli'nin Galatasaray'da göreve başlamasıdır. Önce bir hakkı baştan teslim edelim; Mustafa Denizli başarılı ve büyük bir çalıştırıcıdır. Özgeçmişi parlak başarılarla doludur. Kendisi Türk futboluna yüz akı ile hizmet etmiş teknik adamdır. İnanmak ve umut ederiz ki Galatasaray'da başarılı olsun, takımı şampiyon yapsın.

Mustafa Denizli'nin "kriz ve baskı, antrenörlük hayatım boyunca kan kardeşim oldu" sözü onun hayatının özetidir. Kriz, baskı ve kan kardeşim gibi kelimeler günümüzün atmosferine uygundur. Esasen krizi kişinin kendisi ortaya çıkarıp baskı istemez. Dış gerekçelerle kriz ortaya çıkar.

Galatasaray'da kriz Hamzaoğlu'nun gidişi ile başlamıştır. İdareciler bize göre, gerekçesi açıkça ilan edilmeden Hamzaoğlu'nu göndermiştir. Denizli'nin kariyerindeki parlaklık sebebiyle kişiler yüksek sesle konuşmuyor. Yöneticiler taraftardan çekindiği için Hamzaoğlu'nu kurban etmiştir. Eğer başarısızlık ortaya çıkarsa taraftarlar hınçlarını Mustafa Denizli'den çıkaracaklardır.

Yöneticilerin üç kupa kazanmış Hamzaoğlu'nu gözden çıkarmaları Mustafa Denizli'ye verilmiş bir gözdağıdır. Yenilgilere gerekçe arayıp Hamzaoğlu'nu hedefe oturtmak yanlış bir tutumdur. Mustafa Denizli'ye de yarın aynı şeylerin yapılmayacağını kimse garanti edemez.

İdarecilerin polemiğe girmeleri, gerekçesiz hedef göstermeleri futbolcuları da doğrudan etkiler. Futbolcuların hedefi ıskalanan takımlarda keyifle futbol oynamayacağını belirtelim. Antrenör ve futbolcular arasında saygıya dayanan bir mesafenin olması lazımdır. Aksi durumda oyuncular aktörlüğü iyi icra edemezler.

Bir büyük takımımızdaki hali analiz etmeye çalıştık. Buradan yola çıkarak futbolun gidişatını değerlendirdik. Futbolun keyif vermediğini belirttik.

Sonuç: "Her türlü etkinlik bilimsel zeminde olmak şartı ile iddia, ısrar ve sebat ister".