Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

'Futbolda büyük düşünememek'

Galatasaray ve Fenerbahçe tur atladılar. Onları başarılarından dolayı kutluyorum. Başarıyı Edirne'nin ötesine taşıdıkları için tebrike şayan buluyorum onları. Başarıya oldukça "aç" olduğumuz bu dönemde yüzümüzü güldürdüler.

Daha da önemlisi beş büyük takımımızın çalıştırıcısı TÜRK. Bu Türk futbolunda az rastlanın bir tablo. Fatih Terim, Aykut Kocaman, Şenol Güneş, Samet Aybaba ve Ertuğrul Sağlam. Bu yerli ve yüz akı antrenörlerimiz kıskançlıklara ve ayaklarındaki zincirlere rağmen başarılı çizgide yürüyorlar. Bazı yorumcular kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar, eleştirilerini kişiliklere yöneltiyorlar. Akılları sıra yerli çalıştırıcılarla alay ediyorlar. Halbuki yeni yetişen gençlerin önünü tıkıyorlar.

Benim asıl üzerinde durmak istediğim başka bir konu var. Edirne'nin ötesinde maç yapan takımlarımızı desteklerken duygularımızdan arınıyoruz. Mesela, arzu ederim ki Galatasaray yabancı bir takımla karşılaşınca Trabzonspor, Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarları Galatasaray'ı desteklesinler. Bu diğer takım taraftarları ve onları maçı sırasında da doğru kabul edilmelidir. Fakat bir türlü fanatik takım taraftarlığını aşamıyoruz. Fanatiklik gözümüzü bürümüş, rasyonel davranamıyoruz. Sanıyoruz ki fanatik olunca Avrupa'da başarılı oluruz, herkes bize hayran kalır. Fanatiklik aklın önüne geçip kontrol edilemeyen duyguları hayatımıza hakim kılar.

Bu cümlelerimi bir sistemi ve şaşkınlığımı dile getirmek için kaleme alıyorum. Olay şöyle: "THY Euroleague'de Real Madrid ile maç yapan Fenerbahçe Ülker takımını Arda Turan ve Emre Belezoğlu ziyaret ediyor. İspanya'da futbol oynayan her iki milli oyuncularımız sarı lacivertli basketbolculara moral veriyorlar, onlarla sohbet ediyorlar. Arda Turan Fenerbahçe'li Oğuz Savaş ve Ömer Onan ile sohbet ediyorlar. Her iki oyuncu da basketbolculara başarılar temenni ediyorlar".

Bu sohbet ve görüntüler Fenerbahçe TV'den yayınlanıyor. Bunun üzerine güzide kulübümüz Galatasaray'ın taraftarları Arda Turan'a sitem ediyorlar. Olay daha da büyüyor, hakaret boyutuna varıyor. Mantık devre dışı kalıyor, duygular sahneye hakim oluyor.

Şimdi, bir kere ellerimizi başımızın arasına alıp düşünelim. Fanatik söylemlerle, bağnaz davranışlarla tutuğumuz takıma ne faydamız olabilir? Fanatiklik yaparak sporun gelişmesi mümkün olabilir mi? Sporda bağnazlık bulaşıcıdır. Kontrol edilemez boyutlara her an ulaşabilir. Aklını peynir ekmekle yiyen birtakım kişiler kahraman gösterilerine girebilirler. Çevrelerine zarar vermeye hazır ve "durumdan vazife çıkarmayı" iş edinen dar görüşlüler ortalığı karıştırabilirler. Teselli buluyoruz ki, fanatiklerin bu söylemlerine yöneticiler çanak tutmuyorlar.

Halbuki yurt dışında oynayan ve bizi temsil eden oyuncularımızla gurur duymalıyız. Bu futbolcularımızın dışarıda özellikle Avrupa'da top koşturması imrenilecek ve gurur duyulacak bir tablodur. Onlar ülkemizin gönüllü elçileridirler. Futbolculuklarını, efendiliklerini, iyi hareketlerini teşvik ve takdir etmeliyiz. Aksi durumlar hepimizi muhakkak ki, üzer. İspanya gibi dünya çapında futbolu özlenen ve kabul gören bir ülkede top koşturan Arda Turan'ı ve Emre Belezoğlu'nu kutluyorum. Kendilerini izlemekten keyif alıyorum. Başka oyuncularımızın da, sadece Avrupa'da değil, dünyanın başka diyarlarında boy göstermelerini temenni ediyorum.

Ulusal ve yerel olan arasındaki farkı ayıramıyorsak duygularımızda problem var demektir. Akıl tutulmasına yol açan duygu yarılmasını nasıl aşabiliriz? Hakarete varan söylemleriyle gündem oluşturduğunu sanan yorumcular bunu yapamazlar. Kalemleriyle dilini tutamayan yazarlar barışa katkı sunamazlar. O zaman iş aileye ve öğretmenlere kalıyor. Yani, eğitime yatırım yapacağız. Halbuki o kadar zamanımız da yok sabrımız da. Yapılacak iş her vasıtayı kullanarak gençlerimizi akl-ı selime çağıracağız.

Hasıl-ı Kelam: "Yerel ve ulusal arasındaki farkı öğrenecek çaba içinde olacağız"