FUTBOL ÇEKİCİLİĞİNİ YİTİRİYOR MU?
Gazete sayfalarına bakarsanız mükemmel ve zevk veren futbol ile ilgili yorumları göremezsiniz. Yıldız oyuncuların göze hoş gelen hareketlerinden söz edilmiyor. Maç seyretmeye gelenler ve televizyon izleyenler hayal kırıklığı yaşıyorlar. Futbol karşılaşmalarını dört gözle bekleyen beyler mutsuzluğunu anlatıyorlar.
Yıllardan beri ülkemizde futbola yatırım yapılıyor, oluk gibi para akıtılıyor. Hala Avrupa düzeyine çıkmış değiliz. Altyapıdan nitelikli ve yetenekli genç oyuncular yetişmiyor, var ise eğer, onların önü kesiliyor. Birkaç bireysel ve tesadüfi başarının dışında fazla bir sonuç yok. Bu da ister istemez mevcut futbol taraftarını soğutuyor ve kedere itiyor. Çare araması gerekenler de futboldan anladığını sanıyor.
Gazete yazılarındaki futbol ile ilgili boşluğu yöneticilerin demeçleri, hakemlerle ile ilgili yorumlar dolduruyor. Hakemlerin insani hataları kasıtlı olarak büyütülüyor, onlar sanık sandalyesine oturtuluyor. Televizyon programlarında hakem yanılgıları, yöneticilerin sert ve içerikten yoksun demeçleri dillendiriliyor. Futbolun kalitesi ve bu alandaki başarımız söz konusu bile edilmiyor. Yok ki, söz konusu olabilsin.
Gerçi futbol ile ilgili olumsuz fikirlerimiz değişmiyor. Sık sık dile getiriyoruz. Futbol bir spor dalı değildir, daha çok toplumları oyalamak için kullanılan bir gösteri san'atı denilebilir. Cemiyeti meşgul etmek, insanların tefekkür sahibi olmasını engellemek için üst akıl tarafından devreye sokulan bir araçtır. İnsanların özellikle erkeklerin birçoğu futbol seyircisi olmaktan hoşnuttur. Kulüp idarecileri de paraya ve gündeme hükmetmekten oldukça memnundur.
Futbol kalitesinin artırılması her şeye rağmen arzu edilen bir tablodur. Bunun için de spor psikolojisi ve psikoloğu göz ardı edilmemelidir. "Spor psikolojisi, psikolojinin ilke ve kurallarının spor ortamına uygulanmasıdır. İdman psikolojisi ise insanların idmana katılma, devam ettirme ya da bırakma nedenlerini araştırma alan olarak kabul etmektedir." Futbola spor ve idman psikolojisinin bütün kuralları uygulanmalıdır.
Spor psikologlarının rollerini tanımlayalım: Araştırmacı rol (yeni bilgiler elde etme amacıyla), eğitimci rol (akademik ve sporcuların takım olma, motivasyon vb. gibi durumlarında onlara eğitim verme), klinik ya da danışmanlık rolü (yarışma, antrenman, performans konularında danışmanlık yapma) ile anlatma mümkündür. Ülkemizde halen kapsamlı bir eğitim yoktur.
Spor psikolojisi son yıllarda ülkemizde de, az da olsa, gündeme geliyor. Spor Bilimleri Fakültesinde "Sporda Psikososyal Alanlar" kürsüleri kurulmuştur. Bu fakültelerin sayısında artma vardır. Hekimlerin ve ruh sağlığı uzmanlarının devreye girmesiyle spor psikolojisi konusu ivme kazanmıştır.
Bazı yöneticiler ve çalıştırıcılar göz ardı edilse de, spor psikolojisi konusu kendisinden söz ettirecektir. İnsanları et ve kemikten ibaret sanan spor anlayışı yenilecektir. Kazanmak ve başarılı olmak için kulüpler spor psikoloğu istihdat edeceklerdir.
Sonuç: "Futbolda başarının sırrı spor psikolojisine önem vermekten geçer."