Fukara ölümleri ve cuntacıların beslemeleri!
Soma'daki elim kazanın üzerinden tam yedi gün geçti. Şirket yetkilisinin ifadesiyle; nedeni bilinmeyen bir kızışma yüzünden! yüzlerce insanımızı kaybettik. Bu acı, yazıya dökülemeyecek kadar büyük, anlatılamayacak kadar da derin yaralar açtı içimizde. Oturduğum yerden bu acının tarifini yapacak değilim. Her yere Soma yazıp, yüzümü kömür karasına boyayıp bu işin edebiyatını yapma hakkını kendimde görmüyorum. Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın. Ancak öfkeliyim. Kazanın olduğu ilk dakikalardan itibaren vicdan, ahlak, erdem sahibi insanlar yürekleri param parça olmuş bir vaziyette dualar ederken, ahlaksız, vicdansız, haysiyetsiz bir kesim ise bu acıyı fırsata çevirme derdine düştü.
Akbabalar gibi Soma semalarına üşüşerek masum insanların acıları üzerinden siyasi rant devşirme yolunu tercih ettiler. Kandan, zulümden, ölümlerden ve acılardan beslenen bu kokuşmuş zihniyetin temsilcileri yine boş durmadı. Sosyal paylaşım sitelerinde cuntacıların kadrolu beslemeleri akla ziyan ifadelerle bu elim kazayı siyasete alet ettiler. Kimi buradan bir iç savaş çıkartmanın yollarını ararken kimileri de ''AK Parti'ye oy verdikleri için ölmeyi hak ettiler'' diyecek kadar insanlıktan uzak yorumlar yaptı. İdeolojisi uğruna, ölen masum insanları hakaret edecek kadar alçalan bu insanlarla aynı havayı solumaktan inanın utanıyorum.
Bu saygın insanları hep aşağıladılar;
Bazen bir profesörün öğretmediğini gelir bir maden işçisi en yalın, en doğal, en sahici ve üstelik hafızalardan asla kazınmayacak bir biçimde size bir cümleyle öğretir/gösterir. Az evvel ölümden yeni kurtulmuş bir maden işçisinin" Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin" şeklinde ortaya koyduğu o derin nezaket ve asalet örneği tarihin o temiz sayfalarında çoktan yerini aldı bile. Anadolu insanındaki bu derin saygıyı, nezaketi, inceliği, içtenliği, asilliği bu ülkenin aydınlanmacı, ilerlemeci, çağdaş, laik Kemalist kesimi bir türlü anlayamadı. Bir taraftan alın teriyle helal ekmek peşinde koşturan diğer taraftan en insani meziyetlere sahip bu saygın insanlar, cuntacıların beslemeleri tarafından sürekli aşağılandılar, yok sayıldılar ve insan yerine konulmadılar. İşte bu zihniyet bu tür elim kazaları hatta yangın, sel, deprem gibi doğal afetleri fırsata çevirecek kadar insandan, haysiyetten ve ahlaktan uzak bir zihniyettir.
Neler yapılmalı?
Soma üzerinden çıkarılması gereken çok ders var. Özel işletme sahibinin geçenlerde yaptığı basın açıklamasından da anlıyoruz ki bu kazada ciddi ihmaller söz konusu.Bu yeni Türkiye'ye hiç yakışmayan bir manzaradır. Hala insan ve değerlerinin öncelik verilmediği ilkel şartlar söz konusu. Bu bakımdan bu alanlarda atılması gereken her türlü adım ivedilikle atılmalıdır. Her şeyden evvel SGK tekeli ortadan kalkmalıdır. Alternatif özel sigorta şirketleri devreye girmelidir. Maden ocaklarını kapatmak çözüm değil. Türkiye, enerji ihtiyacı olan bir ülke. Bu bakımdan bir taraftan nükleer enerji santralleri üzerine yoğunlaşırken bir taraftan da maden ocaklarında kaza riskini en aza indiren ve en temelde insan hayatını önceleyen bir teknoloji kullanılmalıdır.
Bunun yanı sıra okullarda iki farklı dersin zorunlu olarak okutulmasını öneriyorum. Bunlardan biri afet ve kaza anlarında bireyin yapması gerekenlerle ilgili bir derstir. Bugün okullarda yapılan afet tatbikatları çok ama çok yetersizdir. Farklı ülkelerde çocuklara haftada en az 3-4 defa bilinçli tatbikatlar yaptırılır. Bunun amacı herhangi bir kaza anında bireyin refleks olarak yapması gerekenleri tatbik etmesidir. Türkiye'de yaygın olarak yapılan yangın ve depren tatbikatlarında ortaya çıkan manzaralar ürkütücüdür. Bu meselenin üzerinde ehemmiyetle durulmalı ve ayrı bir ders olarak okutulmalıdır. Okullarda tartışma adabına yönelik bir ders de mutlaka okutulmalıdır. Türkiye'de insanlar olağanüstü bir durumda bile düzeyli tartışma yapamıyor. Oysa tartışma, adabına uygun yapıldığında hem nitelikli çözüm önerileri ortaya çıkar hem de insanların ahlaki seviyelerinin yükselmelerine neden olur.
Ne yapsalar çaresi yok, tasfiye olacaklar;
Türkiye'de milletçe mutlu olduğumuzda mutluluğumuzu burnumuzdan getiren ve yine milletçe acılarımızı paylaşırken bunu fırsata çevirerek içimize nifak tohumları atan bir kesimle de karşı karşıyayız. Bunlar bizden olmayan, bu ülkenin hayrına iş yapmayan, kökü dışarıda olan kadrolu bir kesimdir. Ölümler onların umurunda değil. Yani mesele Soma değil! Onlara göre ne kadar çok ölüm o kadar çok kaos demektir. Böyle zamanlarda bu kara ruhlulara pirim verilmemelidir. Acılarımızı birlikte saracağız, dış basının kışkırtmasına rağmen bu ülkenin standartlarını birlikte yükselteceğiz.Ne yapsalar çaresi yok. Bir iç savaş çıkaramadan bu ilkel, dar, ucube zihniyetleri tasfiye olacak. Soma'daki bu acı unutulmayacak ne var ki daha fazla acı yaşamamak için de işin kolayına kaçmamamız gerekiyor. İvedilikle atılması gereken adımlar atılmalıdır. Son olarak bir teşekkürüm var. Günlerdir Soma'da üstlendiği sorumluluğu layıkıyla yerine getire Sayın Taner Yıldız'ı tebrik ederim.İyi ki böyle insanlarımız var.