Fransa'nın ''Ortadoğu'' Politikasına Dikkat!
‘’Ortadoğu’’ kavramının tarihsel sürecine baktığımızda ilk kez 1850’lerde İngilizler tarafından kullanıldığını görürüz. Ancak Amerikalı Denizci Alfred Thayer Mahan 1902’de aynı kavramı kullanınca yaygınlaştı. Dolayısıyla ‘’Ortadoğu’’ kavramı batılılar tarafından üretildiğini hatırlatmakta fayda vardır.
‘’Ortadoğu’’ olarak
bilinen coğrafya, İtilaf Devletleri’nin Birinci Dünya Savaşı sırasında ve
sonrasında verdiği kararlardan doğmuştur. Bu kararların hangi umut ve
korkulardan, hangi rekabet ve işbirliğinden kaynaklandığına bakılırsa, bugün
benzer nedenleri yansıtan politikalar yürütüldüğü görülecektir.
Türkiye, topraklarının büyükçe bir kısmı ‘’Ortadoğu’’ denilen bölgede yer almaktadır. Ayrıca Osmanlı varisi
bir ülke olarak bölge ile oldukça derin tarihi ve kültürel bağlara sahiptir. Bu
nedenle Türkiye’nin bölgeye, bölgenin de Türkiye’ye bakışı özel ve anlamlıdır.
Demem odur ki ‘’Ortadoğu’ya’’
yönelik her gelişme Türkiye’yi yakından ilgilendirir. Bu bağlamda geçtiğimiz
Pazar günü Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron’un Kuzey Irak’a yapmış olduğu
ziyaret, dikkatle takip edilmesi gereken bir gelişmedir.
Hatırlanacağı gibi önce Papa Kuzey Irak’a giderek dini ve kültürel mesajlar
vermişti, ardından Macron’un Erbil’de siyasi mesajlar vermesi manidardır. ABD’nin
Afganistan’dan çekilme kararından hemen sonra, Macron’un Kuzey Irak’a koşması,
Türkiye’nin bölgede artan etkinliğini önlemek içindir.
Bu çerçevede Macron’un Kuzey Irak ziyaretinin perde arkasına
baktığımızda üç strateji görürüz. Birincisi,
terör örgütüne yardım etmek, ikincisi,
Akdeniz üzerinde bir hâkimiyet kurmaya çalışmak ve üçüncüsü, Türkiye’nin bölgede artan etkisini önlemektir.
Fransa, tarih boyunca güçlü olduğu dönemlerde, Türkiye üzerindeki menfaatlerini
korurken, diğer yandan Türkiye aleyhinde faaliyet yürütmekten geri kalmamıştır.
Fakat yardıma ihtiyaç duyduğu tüm dönemlerde ise, Türkiye’yle müttefiklik kurma
çabasında olmuştur.
Fransa, Suriye ve Irak’ta PKK’yı, Doğu Akdeniz’de Yunanlıları, Doğu’da
Ermenileri Türkiye’ye karşı kullanmaya çalışmaktadır. Bilindiği gibi uluslararası
ilişkiler, oldukça dinamik bir çalışma alanıdır. Bu alanda yapılan çalışmalar Fransa
başta olmak üzere diğer ülkelerin bölgeye yönelik politikaları ciddiyetle takip
edilmelidir.
Sonuç
‘’Ortadoğu’’ uzun bir
zamandan beri bir yandan iç çatışmaların, diğer yandan da küresel ve bölgesel
güçlerin üzerinde mücadele ettiği topraklar olmuştur. Fransa’nın Erbil ziyareti
sırasında verdiği mesajlar bu çatışmaları sürdürmeye çalıştığı görülmektedir.
Türkiye, hem ‘’Ortadoğu’yla’’ hem
de Batıyla oldukça eskilere dayanan ilişkilere sahiptir. Bir yandan AB’ye tam
üye olmaya çalışırken, diğer yandan İslam İşbirliği Teşkilatının üyesidir. Bu
bakımdan Türkiye’nin dışarı ile oluşturduğu ilişkiler ağının sağladığı dış
politika girdileri oldukça çeşitlidir.Bu
çeşitlilik, Türkiye’ye Doğu ile Batı arasında özgün bir konum sağlamıştır.
Bilinmelidir ki uluslararası sistem son on yıllık dönem içerisinde
birçok değişim geçirmiştir. Kısa zaman dilimine yayılan bu değişiklikler Fransa’nın
‘’Ortadoğu’’ politikasını pasiflikten aktifliğe doğru değiştirdiğini
göstermektedir. Türkiye, bütün bu gelişmeleri dikkatle takip etmelidir.