Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Aralık 2018

Fransa’da sorun değerlerin iflası

Fransa’da Sarı Yeleklilerin başlattığı isyan ve ayaklanma gözleri tekrar bu ülkeye çevirdi. Bu başkaldırının sosyolojik nedenlerinin ve Trump’ın son tehditleri gerekçesi olduğu yorumları yapılsa da bu etkinin az olduğunu düşünüyorum. Bu eylemlerin zamanla Avrupa kıtasına yayılma ihtimali var çünkü gerekçeleri diğer ülkelerde de aynı...

Fransa’daki eylemlere göçmenlerin isyanı, bir grubun şiddeti yorumları yapılıyor. Ya da marjinal gençlerin ve aşırı sağcıların gelip geçici öfkesi diyenler var. Nasıl yorum yapılırsa yapılsın bu kıtada bir şeyler iyi gitmiyor uzun zamandan beri. Bu nedenle bu dip dalganın daha güçlü şekilde yayılacağını tahmin etmek hiçte güç değil. Uzun süre uyutulan ve ertelenen sorunlar uyanıyor çünkü…

Epeydir tüm dünyada bir huzursuzluk bir mutsuzluk bir merhametsizliktir gidiyor. Asıl neden bu. İnsanlar bir süre açlığa, yoksulluğa ve zorluğa tahammül edebilirler. Ama uzun süre mutsuz yaşayamazlar. Değerlerinden yoksun ve gelecekten umutsuz yaşayamazlar. Aşağılanmayı hiç istemezler. Fransa’da başlayan bu öfke ve nefret ateşinin bu nedenle yayılabileceğini tekrar belirtmeliyim. İnsani değerlere karşı kibrin, ukalalığın ve aşağılamanın sınırının aşıldığı her yerde bu rahatsızlık var. Sorunun denizin bitmesi görülse de asıl sorun sistem sorunudur. Değerler çatışması sorunudur. İnsanlık sorunudur sorun, Avrupa değerlerinin iflası sorunudur…

Avrupa’da sosyal gruplar kendilerini Avrupa değerlerinin bir parçası gibi hissetmiyorlar artık. Aklınıza sadece göçmenler gelebilir ama öyle değil, yelpazesi daha geniş bu halk kitlelerin. Zamanla bu isyan zincirine yeni halkalar eklenecektir mutlaka…

Göçmenler değerlerini, kendine özgü kimlik ve sosyal yapılarını uzun süre muhafaza ettirmişlerdi, Şimdi öyle mi?

Batı farklı değerleri işine yaradığı ve kontrol ettiği sürece kullandı bugüne kadar. Şimdilerde ise kontrolden çıkan güç muamelesi görüyor. Küreselleşmenin, yükselen ırkçılığın ve İslamofobi baskısı altında hor görülüp saldırıya uğruyorlar. Yerine getirilmeyen eşitlik, kardeşlik, özgürlük vaatlerinin de boşa çıktığını görünce haklarının iadesi için sokaklara çıkıyorlar.

Orta-alt ve diğer sınıflar arasındaki çatışma uzun süre dengelendi. Fakat gelir dağılımındaki adaletsizlik ve siyasal paylaşımdaki eşitsizlik çuvala sığmaz hale geldi. İşsizlik artıyor, buna paralel olarak da ücretler azalıyor, yaşam kalitesinde düşüş yaşanıyor. Zenginler ise servetlerini katlıyor. Bu dengesizlik daha çok alt gelir gruplarında bir tür türbülans etkisi yapıyor. Bunlara ek olarak özellikle Trump’la birlikte başlayan ve gittikçe de sertleşen ekonomik ve siyasal rekabet bir çekişme bir ayrışma, bir stres yaratıyor kuşkusuz tüm dünyada. Bu kaotik durum sürdükçe Avrupa’da refah düzeyinin yönünün aşağıya doğru eğilim göstermesi kaçınılmazdı, bu oldu.

Evet, sorunu ekonomik sorun olarak görüp bir süre daha dip dalga ötelenebilir ama evrensel değerlerin çöküşünün önü kısa sürede alınamıyor. Asıl üzerinde durulması gereken de bu. Uzun süre kapitalist gazlamayla ayakta tutulmaya çalışılan ve aklın öncülüğünde bağışıklıkla yürüyen Avrupa değerleri küreselleşmeyle ve İslamofobi etkisi ile iyice aşınmakla kalmayıp büyüsü de bozuldu. Dünya, küreselleşmenin etkisiyle geleneklerin, inançların yıkımını ağır bir bedelle ödeyeceğe benziyor. Bu aşamadan sonra dünya daha insani değerlerin ve şartların arayışında olmalı ve bu eksende kendisini yeniden kurması gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde çatışmalar daha da yayılacaktır. Demem o ki, insani değerlerin düzeni ile dünyanın düzeni dengelenmediği sürece bu kaos durumu sürüp gidecektir. Bugün Fransa’da yarın bir başka yerde...

Bu aşamadan sonra şu soru sorulabilir...

Sürekli toplumsal mutluluk ve normalleşme nasıl sağlanabilir?

Dünyanın düzeni daha çok evrensel değerlere, ahlaka ve manevi değerlere yer vererek dengelenebilir. Kapitalizmin insan ürettiği ve tükettiği kadar değerlidir anlayışından öte tamamen insanı değerleri merkeze alan bir yaklaşım geliştirildiğinde denge sağlanabilir. Evrendeki her şeyin bir düzeni bir ölçüsü var. Toprağın, doğanın, ekinin ve neslin dengesi bu düzende sağlanmalı…

Hz. Ömer’in sözleriyle özetleyelim durumu:

“Adalet olmadıkça yönetimin, edep olmadıkça asaletin, paylaşım ve cömertlik olmadıkça zenginliğin faydası olmaz.”

Bu nedenle Fransa’da ayaklanmalar göçmen kalkışması, milliyetçilik ve ırkçılık hareketi diye geçiştirilemez. Kıta Avrupa’sında sistem patlaması, değerlerin iflası yaşanıyor. Fransa bunun ilk halkasını oluşturuyor. Zamanla halkanın uzayacağı söyleyebilirim.

Bekleyip göreceğiz...