''''Fonlanan'''' medyaya bir laf etmediniz
Uzun zamandır bizim mahalleyi “boş(l)ayanlar” -ki bu kendi ifadeleridir- farklı cümle ve “Siyasal İslam”, “Politik İslam”, “Din Üzerinden Siyaset” hatta kimileri de “Dinci Siyaset” dedikleri kavramlarla Ak Parti’den ayrıldıklarını ifade edip,“Biz artık yandaş medyayı yani Recep Tayyip Erdoğan medyasını takip etmiyoruz” diyorlar.
Olabilir, “Recep Tayyip Erdoğan medyası” dedikleri bizim mahalle, yani iktidara yakın medyaya insanlar bir tavır koyabilirler lakin Türkiye’de tarafsız, özgür, hakkaniyete dayalı yayıncılık yapan muhalif bir medya yok, hiçbir zaman olmadı da. O zaman,“Biz artık yandaş medyayı takip etmiyoruz” diyenlerin takip edebilecekleri; PKK medyası, CHP medyası, SOROS medyası kalıyor. Medyasız kalınmayacağına göre bir medyanın takibinin gerekli olduğu izahtan varestedir. İşte “mahallemizden kaçanlar”da mecburen her üç medyadan birini, ikisini ya da üçünü de takip ederek bu alandaki ihtiyaçlarını gideriyorlar.
Olabilir, isteyen istediği yayın organını alır, okur, izler, takip eder.
De, bunlar, takibe başladıkları ve “Yandaş”olmayan bu medya(lar)da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında hiçbir güzel, olumlu haberin olmamasını nasıl yorumladılar ki bu “muhalif” ama düşman medyayı takip etmeyi sürdürdüler, merak ediyorum!
“Yandaş” medya dedikleri bizim yayın organlarımızı “Tayyipçi” olduğu için izlemeyen, “Haberleri doğru değil” dedikleri için bizim medyayı takip etmeyi terk edenler, mesela BİANET’teki “kötücül” haber ve yorumları doğru buldukları için mi takip etmeye devam ettiler?
Ya da T24 internet sitesinin daha önceki tespit, yorum ve öngörüleri çok mu isabetli olmuştu ki her sabah uyandığımda bu “terkçiler” sosyal medya hesaplarında T24’ün Erdoğan düşmanlığı üzerine bina ettiği yazılarını paylaşıyorlar?
Mesela hangi haberi hakkaniyete uygundu Gazete Duvar’ın?
Bizim mahalleyi “boşayabilirsiniz”, ama “Bir fasık bir haber getirdiğinde…”ayetine ne yaptınız?
“Tayyip Erdoğan besliyor” diye bizim mahalle medyasını terk ettiniz, buna da olabilir, diyelim.
Geçtim tarafsız olmayışını, objektiflikten nasipsizliğini,
Sizin için bu kadar değerli, önemli, muteber olan ve Erdoğan aleyhtarlığı üzerine kurulan bu “muhalif” kabul ettiğiniz medyayı kimler fonluyormuş duydunuz mu?
Duydunuz, duydunuz!
Duydunuz duymasına da kılınız kıpırdamadı. Üstünü örttünüz.
5 gündür bekliyorum, aralarında bir vicdanlı insan çıkıp,
Bu ne? demedi.
Bir mert adam çıkıp,
Bizim eski medyayı -ayrılmış olsak da- bari bizim insanlarımız “fonluyordu” lakin güvenli dediğimiz medya Amerikalılar tarafından fonlanıyor üstelik bu parayı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine yalan yanlış haber, yorum, analiz, anket yapmaları için vermişler ve biz de bu foncuların haber ve yorumlarına itibar ettik, demedi.
Neden?
Çünkü siz, mahalle ile birlikte medyasını terk ederken derdiniz objektiflik, tarafsızlık, hakkaniyet değil, Erdoğan aleyhtarlığıydı.
Bakınız;
Geçen hafta; Center for American Progress'ın “Türkiye'nin Değişen Medya Ortamı” ismiyle yayınladığı raporda,
T24, Gazete Duvar, Medyascope ve Bianet gibi haber sitelerinin yurt dışı kaynaklı paralarla fonlandığını belirtti.
Yani?
Yani, Avrupa ve Amerika zenginleri, sırf Recep Tayyip Erdoğan aleyhine yayın yapsınlar diye takip ettiğiniz yayın organlarına para döktüler.
Yani, Batı, sizin takip ettiğiniz bu yayın organlarını, sırf Erdoğan’a yaydıkları ve yazdıkları ile zarar görsün diye besledi.
Yani, Batı, bu yayın organlarını çıkaranların vicdanını, haysiyetini ve basın ahlakını dolarlarla satın aldı.
Yani, Batı sizin muteberlerinize “kemik dağıtarak”kişiliklerini satın aldı.
Anladınız mı?
Anlamadıysanız daha açık ve seçik yazayım:
Siz, Batılılar tarafından, ülkenizin Cumhurbaşkanını karalasınlar diye satılık insanlara muteberlik gibi haksızlığın dik âlâsı bir paye verdiniz. Onların ürettikleri masa başı manipülatif, propagandist haberlerle Erdoğan düşmanlığını körüklediniz…
Reva mıdır peki?
Batı, sizin eskiden yaşadığınız mahalleye ait, mesela, Milat Gazetesini, Sabah Gazetesini, Akşam, Takvim Gazetelerini, Akit ya da Diriliş Postası’nı fonlasaydı ne yapar, neler söylerdiniz?
Kıyametleri koparırdınız,
Dünya kadar hakaret ederdiniz,
Ağız dolusu küfürler savururdunuz…
Başka sözüm yok!