Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ekim 2022

​Fıtrat

Müslümanların temel akidelerinden biri de, ‘her insan İslam fıtratı üzerine yaratılmıştır’ akidesidir. Yaratılmış her şeyin bir fıtratı olduğu gibi sosyal, ekonomik ve siyasi organizasyonların da bir fıtratı vardır. CHP’nin fıtratı ise, Tertemiz İslam fıtratı üzerine yaratılan insanların fıtratlarını bozmak, İslamdan uzaklaştırmak üzere kurulmuştur.

Osmanlı parlamenter sistemle, Balkanları Osmanlıdan koparmak, Türk yurdunu paramparça etmek isteyen batı devletlerini susturmak bahanesi ile tanıştı. Malum 1876 Birinci meşrutiyet ve Kanun-i Esasi ilan ediliyor, 1877 de de Meclis-i Umumi açılıyor. Kanuni Esasi’nin ve Meclisin mimarı Mithat Paşa’nın Tersane konferansında Ruslara rest çekmesi üzerine başlayan 93 harbinde birçok mebusun Ruslarla birlikte çalıştığını gören Sultan Abdülhamit meclisi tatil ediyor. 93 harbinin neticesi ise Yeşilköy Anlaşması, Kıbrıs başta olmak üzere birçok vatan toprağının elden çıkması….

İkinci Meclis denememiz 31 Mart vakası sonrası Sultan Abdülhamit Han’ın tahtan indirilmesi ve İttihat Terakkinin fiilen yönetimi ele alması sonucu olmuştur (1909). Abdülhamit’in vatanı korumak için kurduğu her müessese ve kurumu dağıtan İttihat ve Terakki’nin 1911 Trablus işgali, 1912 Balkan savaşları, hatta hatta Ermeni terörünün zirve yapmasındaki aymazlığı bizi dünya savaşı yıllarına kadar götürdü.

Birinci dünya savaşı sonrası oluşan zor şartlarda son Osmanlı meclisi 12 Ocak-18 Mart tarihleri arasında görev yaptı. Kurtuluş savaşına hedefi olan Misak-ı Milli bu meclis tarafından kabul edildi. Lozan’ın Misak-ı Milli hedeflerini karşılamadığını savunan İstiklal savaşının uygulayıcısı birinci meclis 15 Nisan 1923’te son oturumunu yaparak dağıtıldı. Lozan’ı çoğu atamayla işbaşına gelen ikinci meclis kabul etti.

Türkiye’nin ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Takriri Sukun kanunu gereği, programında “Fırka, efkar ve itikadat-ı diniyeye hürmetkardır” maddesi gerekçe gösterilerek İrtica faaliyetlerinin odağı olma suçlamasıyla kapatıldı. Yine Atatürk’ün isteği üzerine Fethi Okyar’ın kurduğu Serbest Cumhuriyet fırkasına kurulan Melemen komplosunda da irtica bağlantıları gündeme getirildi. Atatürk, Okyar’dan Serbest Cumhuriyet Fırkasını’n CHP’nin solunda bir parti olmasını istemiş. O da özgürlükçü liberal bir partide karar kılmıştı.

Atatürk’ü bile karşısına alan ve 1930’lardan itibaren milleti buldozer gibi ezen CHP komitacılarının zulümlerine 1950’da DP dur diyebildi. Yassı ada kararlarıyla idam edilenlerin en büyük suçlarının ise ‘Ezanı tekrar Türkçe okutmak’ olduğunu söylemeye bile gerek yok.

Bizim altılı masanın öve öve bitiremediği parlamenter sistemindeki sözde özgürlükçü 61 anayasasının en önemli özelliği de, milletin kendisi olan DP seçmeninin iradesinin yönetimden uzak tutacak kurumları oluşturması. DP’yi, AP, YTP ve CKMP diye üçe bölen darbeciler, Milli Şef İnönü’ye 1960-65 arası başbakanlığı bahşetti. Önce AP ile daha sonra YTP ve CKMP ile koalisyon kuran CHP cuntası 1965 seçimlerinde AP’nin tek başına iktidara gelmesi ile iktidar mücadelesini sol kanattan yürüttü. Bugün 6 masanın o kurumlara dört elle sarılmasının ana sebebi de yönetim iradesini milli çoğunluğun elinden alarak bölücüler dahil azınlık gruplara dağıtmak arzusu. Türkiye’de terörün siyasallaştırılmasının yanı sıra sol da maalesef CHP eliyle yeşertilmiştir. Ecevit’in ‘Ortanın solu’ söylemi CHP’nin sol olduğundan değil, sağ diye tarif ettikleri DP devamı olan siyasi görüşün iktidardan uzak tutulması için bir makyajdı. Türkiye’de sol devrimin mevcut sistemi yıkmak üzere kurgulandığı için milli her kurum ve kuruluşu hedefine koymuş, bu yüzden Ermeni ve bölücü terör örgütleri ile işbirliği yapmaktan bile geri kalmamıştır.

Kenan Evren’in 1980 darbesinden, 28 Şubat’a kadar CHP’nin dini değerlere, laikliğe, irticaya yaklaşımı hiç değişmedi. MSP, Refah Partisi çizgisinin kapatılma gerekçelerinde baş sırayı yine irtica-i faaliyetlerin odağı olmak aldı. AK Parti’ye açılan kapatma davasında da yine başörtüsü, uyduruk irtiaci faaliyetler en göze çarpanları arasında yer alıyordu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı onayı alabilmek için ABD’ye giden Kemal (Karabulut) Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışı da CHP’nin çektirdiği zulümlerden pişmanlık duyması değil, sözüm ona yaptıkları kurnazlıkla, çözülmüş olan başörtüsü sorununa, müstehcenlik, LGBT, İstanbul sözleşmesini monte ederek, Soros’un fonladığı ekiplere meşruiyet kazandırarak alan açma, bir taşta iki kuş avlama gayretidir.

Bir hikaye ile konuyu özetleyelim. Akrebin teki akarsu kıyısında ördeğe ‘beni sırtına al karşıya geçir’ diye yalvarır. Ördek, ‘sen akrepsin beni’ sokarsın dediğinde, yeminler eder, sokmayacağına ördeği inandırır. Tam suyun ortasında Akrep, ördeği sokar. Ördek, “hani anlaşmıştık ben seni karşıya geçirecek sen de beni sokmayacaktın” der. Akrep ise ben fıtratımı yapıyorum deyince ördek suya dalar öyleyse ben de fıtratımı yapıyorum der. İkisi de helak olurlar. Kemal eğer sonunda akreplik yapmayı düşünmüyorsa Anayasa’da başörtüsüne güvence kararına niye hayır desin.

Kemal’in akrepliğine karşı, 28 Şubat’a kazığa oturtulmakla tehdit edilen Akşener, ablası ilk başörtüsü mücadelesinin simgesi Babacan, eşi başörtüsü mağduru olan Davutoğlu, başörtülülerin haklarını savundukları için partileri kapatılan Karamollaoğlu, hatta DP’nin geleneklerini ihya etmek için var olduğunu iddia eden Uysal ne mi yapacak dersiniz. Onların yapacakları şey, ördeği akrebin yalanlarına inandırmak olacaktır.

Malum Karadeniz’de atmaca avcılığı yaygındır. Atmaca avlanmadan önce ağlardan tuzak kurulur, atmacayı kandırmak için de Ciceğeni-Goçho (kızıl sırtlı örümcek kuşu) kullanılır. Avcısından ürkmemesi için göz kapakları şişirilen bu kuş çubuğa bağlanılarak atmacaya gösterilir. Avlanmak için gelen Atmaca ağa takılır kendisi avlanır. Bizim 6’lı masanın sağcı olduklarını iddia eden 5 liderinin Tayyip Erdoğan düşmanlığından gözleri, Türkiye’ye kurulan tuzakları görmüyor zaten.

Dün Abdülhamit’in vatan topraklarını korumak için verdiği mücadeleyi bugün Erdoğan, Türkiye’nin yeni dünya düzeninde onurlu bir yer alması için veriyor. Bu mücadelenin sekteye uğraması da devletini, vatanını, milletini canı pahasına savunacak olan milliyetçi-muhafazakar kesimlerin çıkar, sosyal mühendislik hesaplarıyla parçalanıp parlamenter sistem safsatalarına ikna edilmesinden geçiyor.

İktidarı ABD’nin himmetinden arayan Kılıçdaroğlu’nuntuzağını, tuzak çığırtkanlarının görmemesine diyecek yok. CHP’nin fıtratını değiştirip değiştirmediğini seçmen çok iyi görüyor. Vesselam….