Fırsatçılar ve devletin görevi
Türkiye’ye döviz üzerinden çekilen kriz operasyonu devam ediyor. ABD ve Batı finans odakları merkezli döviz operasyonunun ikinci ayağına geçildi. Dövizdeki hareketlenme belli bir seviyede takılı kalsa da bu dalgalanmanın ekonomik kriz ayağı özellikle iç uzantıların hareketleri ile sürüyor.
Yaz dönemi olduğundan Ramazan Bayramı, seçimler, ardından Kurban Bayramı nedeniyle memlekette fazla mesai harcadık. Taşradan Türkiye’de olup bitenler daha rahat görülebiliyor. Bu nedenle iç-dış gelişmeler konusunu takip etmek daha gerçekçi ve tarafsız analizini yapma imkânı oluyor. Dövizdeki dalgalanma ve bu dalgalanmaların oluşturduğu halelerin ne manaya geldiğini görme imkânı bulunuyor.
Öyle görülüyor ki dövizdeki dalgalanma ile sarsılmayan aksine sağlamlaşan toplumsal algı, döviz dalgalanması bahane ederek toplumun bütün katmanlarını yakından ilgilendiren başta gıda olmak üzere bütün sektörleri elinde bulunduran karteller ve fırsatçıların harekete geçmesine neden oluyor.
Geçmişi unutursak bugün aynı hataları yapmaya devam ederiz. Devlet kağnı arabası gibi de olsa eninde sonunda hedefine ulaşacaktır. Fakat bugün kağnı arabası ile yol almanın vakti değildir. Devletin daha atak ve daha çevik şekilde davranması gerekecektir. Şu unutulmamalıdır bugünün köklü zenginlerinin büyük çoğunluğu 2. Dünya Savaşı sırasında İnönü döneminin uyguladığı savaş ekonomisini fırsata çevirenlerden oluşmuştur. Bu Türkiye’ye mal olmuş büyük zenginler içinde illerin ekonomisini elinde bulunduran zenginler içinde geçerlidir. Özal dönemi ile başlayıp AK Parti dönemi ile ortaya çıkan imkânları değerlendirebilenler ancak bu köklü 2. Dünya Savaşı fırsatçılarının oluşturduğu zenginliklerin arasına girebilmiştir. Halen bu fırsatçı kesim Türkiye ekonomisinin lokomotifinin makinistleridir. AK Parti döneminde bile bu kesim geçmiş tecrübeleri sayesinde servetlerine servet katabilmişler, belki de en fazla bu iktidarın nimetlerinden yararlanmışlardır.
Tüm bunları neden yazıyorum? Şundan; Türkiye’ye döviz üzerinden büyük bir ekonomik operasyon çekilmektedir. Toplumun bütün kesimleri ki iktidar destekçileri, muhalifleri de dâhil ABD başta olmak üzere batının çektiği bu operasyonlara karşı duyarlı hale geldi. Türkiye’nin bu operasyondan en az zararla çıkması için toplumsal bir seferberlik yaşanıyor. Toplumsal seferberlik yaşanırken ABD başta olmak üzere Batı’nın içimizdeki işbirlikçilerinin dövizdeki dalgalanmanın ardından krizin ikinci kısmını tetikleyecek davranışa başladılar.
Salı günü Balıkesir merkezde bazı işlerim nedeniyle kırtasiye sektöründe iştigal eden bir dostun işyerine gittim. Bir çalışmanın raporunun basımı için çalışırken saat 21.00 civarı arkadaşın e-mail adresine bir mesaj düştü. Arkadaş maili açtığında biraz şaşırdı. Çünkü gelen mail fiyat güncellemesiydi. Tanınan yapıştırıcı ve benzeri sektörde iştigal eden bir firma. İzmir kökenli yerli üretim yapan bir firma olmasına rağmen firma ürün fiyatlarında güncellemeye gitmiş. Bunda ne var? Normaldir diyebilirsiniz. Garip olan firma fiyatları Türk Lirası olarak değil Euro olarak güncellemiş. Arkadaş ;”Bunlar yerli üretim yaparlar. Ürünleri yerlidir. Neden Euro göndermişler” diye şaşırdı. Aynı günün Akşamında bir araya geldiğimiz bir başka arkadaştan daha farklı bir fırsatçılık örneğini öğrendim. Arkadaş hayvancılık sektöründe. O nedenle yem konusunda bir örnek verdi. Yem fabrikası sahibi bir grubun döviz dalgalanmasını fırsat bilerek yem fiyatlarına yaptığı artışı gösterdi. Yem sektöründe ithal ikamesinin çok fazla olmadığı ve %15’i geçmediğini işaret eden arkadaş isyanını şöyle dile getiriyor, “Yem fabrikası vatandaştan 3-4 ay vadeli 90 krş’dan çek ile buğdayı topladı. Bütün yıl yetecek stokunu aldı. Döviz dalgalanmasını bahane ederek yem fiyatlarına zam yaptı. Fakat şimdi çeklerin vadesi geliyor. Dövizdeki artışı bahane eden bu yem fabrikası aynı şekilde 90 krş’a aldığı buğdayların çeklerini döviz yükseldi diye arttıracak mı? Hayır. Bu krizi bahane ederek büyük vurgunlar yapanlar var. Şimdi devlet devletliğini yapıp elindeki imkânları kullanarak bu tür fırsatçılar konusunda tedbir alacak mı?” diye soruyor.
Evet, doğru. Devletin Tarım Bakanlığı var, Ticaret Bakanlığı var, Maliye Bakanlığı var. Ortada firmaların girdileri çıktıları var. Küçük esnafın tepesine binmek kolay. Eksikliği, hatası affedilmiyor. Şimdi devlet eğer döviz dalgalanmasını fırsat bilerek ekonomik krizi tetikleyen bir taraftan ABD ve Batı’nın taşeronlarını diğer taraftan büyük-küçük fırsatçıları çok rahatlıkla tespit edebilir. Biz devleti artık böyle zamanlarda çalışırken görmek istiyoruz. Haksız yere hem kriz çıkarıp, hem de krizi fırsatta çevirenlerin tepesinde olmak devletin görevidir.
Devlet görevini zamanında yapmayı bilecek. Vaktinden sonra harekete geçen devlet sadece vatandaşına zulmeder. Vakit icraat vakti, vakit harekete geçme vaktidir. Yoksa fırsatçıların tetiklediği döviz dalgalanmasının ikinci devresi yıkıcı olur. Uyarmak bizim görevimiz.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…