Fırsat gecesi!..
Sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği
kutlu Kadir Gecesi’nin gölgesinde Ramazan’ı idrak etmenin şükrünü yaşıyoruz.
Kadir Gecesi gecelerin en şereflisi, en bereketlisi, kısacası; “bin aydan daha
hayırlısı”. Bu gecenin kadrini iyi idrak edebilmek için Hatem’ül Enbiya’nın
rehberliğinde Hirâ’ya tırmanarak, o hiç eskimeyen ânı tekrar yaşamak gerek...
*
Tarih Miladî 27 Ramazan 610, günlerden Pazartesi, yer
şehirlerin anası Mekke. Sapkınlıklar güzellikleri örtüyor. Karanlıklar
aydınlığa galebe çalıyor. Allah’ın evi Kâ’be putlarla dolup taşıyor. Bereketin
kaynağı zemzem yerküreye firar ediyor. Kız çocukları diri diri toprağa
gömülüyor.
Ve bütün bunlar oluyorken sadece Muhammed-ül Emîn’in
tahammülü zorlanıyor. Daralıyor, ferahlamak için Rabbine ilticâ etmenin
yollarını arıyor. Her Ramazan’da olduğu gibi yine Hirâ’ya hicret ediyor.
Hirâ; şirkten tevhide, kölelikten özgürlüğe, karanlıktan
aydınlığa, en dipten en zirveye çıkma mekânına dönüşüyor. Hirâ ve kutlu
misafiri başbaşa bekleşiyorlar. Bir çare, bir ümid ve inzivaya son verecek
olanla hâl diliyle konuşuyor.
*
Issız, sessiz, saf ve berrak bir gecenin eşiğinde
bekleşirken yine; ansızın gözyaşı rahmete, suskunluk cûş-u hurûşa dönüşüyor.
Hirâ’nın kutlu misafirine, müjdelerin en güzeliyle bir misafir geliyor; Vahiy
Meleği Cebrail. Ve ardından; “Ey Muhammed! Yaratan Rabbinin adıyla oku. O,
insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O,
insana kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediğini öğretti.” (Alak Sûresi, 1-5)
nidâsıyla sesleniyor.
Hirâ’da uhrevî nidâlar birbiri arkasına yankılanıyor, her
yankılanışta Mekke ve yeryüzü sokakları aydınlığa kavuşuyordu. Hazan yaprakları
gibi dökülen ruhlar, “İlk Vahiy” ve “Son Peygamber” muştusuyla derin uykudan
uyanıyordu. Ümitsizlik ümide, acımasızlık merhamete, şirk BİR’e iltica
ediyordu. Müşrik ve putperestlerin sapkınlıklarıyla karanlığa gömülen yeryüzü,
“bin aydan daha hayırlı bir gece”de Hatem’ül Enbiya ve sonsuzluk rehberi
Kur’an-ı Azimüşşan’la birlikte tekrar dalga dalga aydınlığa kavuşuyordu.
*
İşte o nûrlu gece bu gece. “Kur’an Medeniyeti”nin dünyaya
doğduğu gece. Furkan’la beraber “Rûh” ve meleklerin semalardan süzülerek
yeryüzünü kuşattığı gece. Nebevi dönemin tecelli edişiyle, vahiy meleği
Cebrail’in nefessiz ruhlara sonsuzluk nefesi üflediği gecedir bu gece.
Bu gece; vahdetin, sevginin, merhametin, zulme
tahammülsüzlüğün, diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının yeniden hayat
bulma gecesi. Bu gece; insan olmanın bilincine varıldığı günün miladı, sonu
olmayan bir hayata atılan adımların başlangıç gecesi. Bu gece; “Bana dua edin
duanıza karşılık vereyim” (Mü’min Sûresi, 60) buyruğunun karşılık bulacağı
yakarışın zirvesi. Bu gece; “azâb-ı ilâhiden kurtuluş”un şifresi. Bu gece;
salih ameller işleyen ömrü kısaların, ömrü uzunlara galebe çalacağı “Bin aydan
daha hayırlı Kadir Gecesi”.
Bu gece fırsat gecesi!.. Gecelerin en şanlı ve şereflisi
bizi bekliyor. Hesap gününün Sahibi, misakımızı yenilememiz için bizi bekliyor.
Sevgililer sevgilisi Hatem’ül Enbiya, biatımızı tazelememiz için bizi bekliyor.
Melekler ve Rûh semayı kaplamış, selâma selâmla mukabele için bizi bekliyor.
Reyyan Kapısı sonuna kadar aralanmış bizi bekliyor...
*
Bu fırsat gecesini Hirâ Nûr’da “itikâf”a çekilmiş gibi
yaşayalım. Ellerimizi ve kalbimizi açıp; yalvaralım, yakaralım.
“Allah’ım! Şüphesiz Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin,
beni de affeyle” duası eşliğinde seher vaktine kadar gözyaşı dökelim. Yakalım
bütün günahları, rahmet sağanağında ıslanalım. Bu gecenin hediyesi Kur’an-ı
Azimüşşan ve Hatem’ül Enbiya’yı kendimize, neslimize kurtuluş vesilesi kılalım.
Kovid-19 musibetinden kurtulmak için eş-Şâfî’ye yalvaralım. Her karış toprağı
Kerbelâ’ya dönen İslâm ümmetinin tekrar vahdette buluşması için “el-Kaviyy”e
münâcâtta bulunalım.
Allah’a olan misakımızı ve Peygambere olan sevgimizi
yenileyelim. Siyaha bulanmış kalplerimizi beyazlatmak için her geceyi Kadir
Gecesi bilelim.