Finlandiya ve İsveç NATO'ya alınmamalı
ABD Avrupa’yı, Anadolu Coğrafyası (Orta Doğu)
gibi işgal etmeye çalışıyor.
Neredeyse Yunanistan’ın tamamını kurduğu
askeri üsleriyle işgal etmiş durumda.
AB ülkelerini Rusya ile,
Yunanistan’ı Türkiye ile,
Tayvan’ı da Çin ile korkutuyor.
Nerede karışıklık-kaos çıkarmak istiyorsa;
orada, düşmanlaştıracak aktörler bulmakta pek zorlanmıyor.
Türkiye ile Rusya’yı da birbirine düşürme
ihtimali oldukça yüksek.
Çeçenistan, Azerbaycan, Kırım, Özbekistan,
Kırgızistan, PKK (PYD/YPG)üzerinden ya
da Rusya’da yaşayan Türkler üzerinden, Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya
getirebilecek bir provokasyon çıkartabilir.
Suriye’de PKK üzerinden, çok sayıda şehit
verilen bir provokasyonu Rusya üzerine atarak da Türkiye ile Rusya’yı savaşın
eşiğine getirebilir.
ABD (kendi), yörüngesinden önemli ölçüde
çıkan Türkiye’yi de Rusya ile korkutarak, hizaya getirmeye çalışabilir.
Bunun için 2023 seçim sonuçlarını, özellikle
de Erdoğan’ın kaybetmesini bekliyor.
2023 seçim sürecinde çok büyük provokasyonlar
meydana gelebilir.
Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girmesi;
Ukrayna, Moldova gibi ülkelerin de yolunu açarak, Türkiye ile Rusya’yı da karşı
karşıya getirerek, 3. Dünya savaşının çıkmasını hızlandırabilir.
*
ABD, İslam (Anadolu-Orta Doğu) dünyasında kan
dökerek yaptığı işgali, Avrupa Kıtasında şimdilik kan dökmeden, Avrupa’yıRusya
ile korkutarak yapmaya çalışıyor.
Bir de bakmışsın AB ülkeleri de birbirine
düşmüş,
Avrupa denen sahte cennet, Orta Doğu (cennete
dönmesi gereken) gibi bir cehenneme dönmüş.
Mümkün mü? Mümkün!..
Avrupa’nın geçmişi buna şahittir.
Etnik ve mezhebi sorunlar her zaman
alevlenmeye, kullanılmaya ve sonuç almaya müsaittir.
Yani Avrupa yeni bir Orta Doğu olmaya çok da uzak
değil.
Her an patlayabilir.
Bir de bakmışsın Avrupa, Orta Doğu’dan daha
beter bir duruma düşmüş.
*
ABD’nin korkutmasıyla; Finlandiya ve İsveç,
Rusya tehdidinden dolayı NATO’ya girmek istiyordu.
Türkiye haklı olarak bazı şartlar öne
sürerek, buna engel çıkardı.
Sonuçta Finlandiya ve İsveç Türkiye’nin
şartlarını kısmen kabul ettiler ve Türkiye de bu iki ülkeye NATO kapılarını
ihtiyatlı ve şartlı bir şekilde şimdilik açtı.
Gelişmeler olumlu yönde giderse, Türkiye
vetosunu tamamen kaldırabilir.
Finlandiya ve İsveç’in uzun dönemde verdiği
sözleri tutabileceğini düşünmüyorum.
Yani Finlandiya ve İsveç, 2. Yunanistan
olmaya daha yakındır.
Bundan dolayı Türkiye bu iki ülkenin NATO’ya
alınmasını (mümkün olduğunca) sürüncemede bırakmalıdır.
Nihai kararı da 2023 sonrasına bırakarak
zaman kazanmalıdır.
2023’ten sonra karar tekrar gözden
geçirilebilir.
Gerekirse meclisten geçirtmeyerek, Finlandiya
ve İsveç’in NATO’ya girmesini engelleyebiliriz.
Bunu da 2023 sonrası şartlara göre
değerlendirerek sonuca bağlarız.
Fırsatçı değil, stratejik hareket etmeliyiz.
*
Avrupa’yı ABD mi, Rusya mı işgal edecek?
Avrupa Kıtası/Ülkeleri, dünyanın iki işgalci
emperyalist ülkesi tarafından işgal ve istila ile karşı karşıya.
Tabi ki Avrupa Ülkelerinin de çoğu
emperyalist ülkelerden oluşmaktadır.
Avrupa’da üç emperyalist aktörün (ABD, AB
Ülkeleri, Rusya) mücadelesine şahit oluyoruz.
Avrupa’da şu anda bir yandan Rusya tehlikesi,
diğer yandan ABD tehlikesi var.
Avrupa Birliği çok sayıda ülkeden oluştuğu
halde, Rusya’ya karşı ABD’ye sığınmak zorunda kaldı.
ABD adeta AB ülkelerini kendisine sığınmaya
mecbur etti.
Bunu da Rusya-Ukrayna savaşı ile önemli
ölçüde başardı.
AB ülkeleri Rusya’nın işgalinden kaçıp, ABD
işgaline sığınıyor.
Türkiye bu durumda ADİL HAKEM rolünde.
AB ülkeleri de Rusya da Türkiye’ye güveniyor.
Aslında AB ülkeleri de Rusya da ABD’nin
politikalarına teslim olmak zorunda değil.
Hem AB hem Rusya Türkiye’yi hakem olarak
kabul edip bu durumdan kurtulabilir.
İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, …
Türkiye’nin hakemliğini ve liderliğini ön plana çıkarabilir.
Türkiye, Rusya-Ukrayna ile AB arasında
arabuluculuk yaparak, hem 3. Dünya savaşına hem de Avrupa’nın(ABD-RUSYA) işgal
edilmesine engel olabilir.
ABD ile Rusya aralarında (Sykes-Picot
Anlaşması gibi gizli anlaşmalarla) Avrupa’yı, Asya’yı paylaşabilirler.
AB ülkeleri, Türkiye yerine ABD’ye güvenirse,
kaybederler.
3. dünya savaşının ayak sesleri geliyor.
İslam-Türk dünyasının lideri Türkiye,
Avrupa’ya liderlik yaparak, Rusya ile Ukrayna ve AB arasında arabuluculuk
yaparak buna engel olabilir.
Rusya’nın Avrupa’yı işgal etmesi uzak bir
ihtimal ama 3. dünya savaşı yakın bir ihtimaldir.
***
Madrid Zirvesi zafer mi hezimet mi?
İspanya'nın başkenti Madrid'de organize
edilen 32. NATO Zirvesi, İspanya Kralı 6. Felipe'nin Kraliyet Sarayı'nda
liderlere verdiği akşam yemeği ile (28.06.2022) başladı.
Erdoğan’ın diplomatik zafer dediği Madrid
Zirvesi için, zafer ya da hezimet demek için henüz çok erken.
Zaten Erdoğan da ‘şatlarımız yerine
getirilmezse’ uyarısını yaptı.
Erdoğan, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğinin
TBMM'de bloke edilebileceği uyarısını açık ve net bir şekilde ifade etti.
Zafer demek için henüz erken olmakla birlikte,
bazı kazanımlar da elde ettik.
Bu kazanımları küçümsemeye gerek yok. Büyük
bir diplomasi başarısını göz ardı edemeyiz.
*
İspanya’nın başkenti
Madrid’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı
Sauli Niinistö, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve NATO Genel Sekreteri
Jens Stoltenberg’le gerçekleştirilen dörtlü görüşmenin ardından bir memorandum
imzalandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, İsveç Dışişleri Ann Linde’nin imza attığı memorandumda şu maddeler yer aldı:
1. Bugün, NATO Genel Sekreterinin kolaylaştırıcılığında bir araya gelen Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in temsilcileri müteakip hususlarda mutabık kalmışlardır.
2. NATO, müşterek savunma ve güvenliğin bölünmezliği ilkeleriyle ortak değerlere dayalı bir İttifaktır. Türkiye, Finlandiya ve İsveç Washington Antlaşması’nda belirtilen ilkelere ve değerlere bağlılıklarını ifade ederler.
3. İttifakın en temel unsurlarından biri üye devletlerin milli güvenliğinin yanı sıra uluslararası barış ve istikrara doğrudan tehdit teşkil eden terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadelede tam dayanışma ve işbirliğidir.
4. Müstakbel NATO Müttefikleri olarak Finlandiya ve İsveç, milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye’ye tam destek verirler. Bu çerçevede, Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklardır. Türkiye de milli güvenliklerine yönelik tüm tehditlere karşı Finlandiya ve İsveç’e tam destek verir. Finlandiya ve İsveç terörizmi tüm biçim ve tezahürleriyle en kuvvetli şekilde reddeder ve kınar. Finlandiya ve İsveç, tüm terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı gerçekleştirdikleri saldırıları açık ve net biçimde kınar, Türkiye’yle ve mağdurların aileleriyle en derin dayanışma duygularını ifade eder.
5. Finlandiya ve İsveç, PKK’nın yasaklanmış bir terör örgütü olduğunu teyit eder. Finlandiya ve İsveç, PKK ve diğer tüm terörist örgütlerin, bunların uzantılarının faaliyetleri ile iltisaklı kuruluşlar ve paravan örgütler içerisinde yer alan veya bu terör örgütleriyle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engelleyeceklerini taahhüt eder. Türkiye, Finlandiya ve İsveç bu terör örgütlerinin faaliyetlerini engellemek amacıyla aralarındaki işbirliğini artırmaya karar vermişlerdir. Finlandiya ve İsveç, bu terör örgütlerinin emellerini reddeder.
6. Buna ilaveten, Finlandiya 1 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe giren Ceza Yasası’nda yaptığı bir dizi değişiklikle cezalandırılabilir terör suçları kapsamına yeni faaliyetler eklemiştir. 1 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe giren bu son değişikliklerle terörist grupların faaliyetlerine katılım suçunun kapsamı genişletilmiştir. Aynı zamanda, kamusal alanda terörizmi tahrik eylemleri ayrı bir suç olarak cezalandırılmıştır. İsveç, yeni ve daha etkin bir Terör Suçları Kanunu’nun 1 Temmuz itibariyle yürürlüğe gireceğini ve hükümetin terörle mücadele mevzuatını daha da tahkim edeceğini teyit eder.
7. Türkiye, Finlandiya ve İsveç aralarında artık hiçbir milli silah ambargosu bulunmadığını teyit ederler. İsveç, NATO Müttefiklerine yönelik olarak silah ihracatına ilişkin milli mevzuatını tadil etmektedir. Gelecekte, Finlandiya ve İsveç’ten yapılacak savunma sanayii ihracatı Müttefik dayanışmasına ve Washington Anlaşması’nın 3. Maddesi’nin ruhuna ve lafzına uygun biçimde yürütülecektir.
8. Türkiye, Finlandiya ve İsveç bugünkü görüşmelerden sonra müteakip somut adımları atacaklarını taahhüt ederler:
- Terörizmle, örgütlü
suçlar ve diğer ortak sınamalarla mücadelede mutabakat temelinde işbirliğini
geliştirmek için kolluk kuvvetlerini ve istihbarat kuruluşlarını da içeren her
düzeyde hükümetler arası yapılandırılmış bir diyalog ve işbirliği mekanizması
tesis edeceklerdir.
- Finlandiya ve İsveç, ilgili NATO belgelerinin ve politikalarının hükümleriyle uyumlu biçimde terörizmle mücadeleyi kararlılık ve azim içinde yürütecek ve yerel mevzuatlarını bu doğrultuda güçlendirmeye yönelik gerekli tüm adımları atacaklardır.
- Finlandiya ve İsveç, Avrupa İade Sözleşmesi’yle uyumlu biçimde, Türkiye tarafından sağlanan bilgi, delil ve istihbaratı dikkate alarak Türkiye’nin terör zanlılarına dair sınır dışı veya iade taleplerini ivedilikle ve bütün boyutlarıyla işleme koyacak ve Türkiye’yle iade ve güvenlik işbirliğini geliştirmek için gerekli ikili ahdî düzenlemeler yapacaklardır.
- Finlandiya ve İsveç, 5. paragrafta kayıt altına alındığı çerçevede, PKK terör örgütünün ve bütün uzantıları ile iltisaklı kuruluşlarının ve paravan örgütlerinin para toplama ve eleman devşirme faaliyetlerine yönelik soruşturma başlatacak ve bunları yasaklayacaklardır.
- Türkiye, Finlandiya ve İsveç dezenformasyonla mücadele edeceklerini taahhüt edecek ve yasalarının, Türkiye’ye yönelik şiddeti kışkırtan faaliyetler dahil olmak üzere, terör örgütlerinin propagandası amacıyla istismar edilmesini engelleyeceklerdir.
- Finlandiya ve İsveç, silah ihracatına dair mevzuatlarının Müttefiklere yönelik yeni taahhütleri mümkün kılmasını ve NATO’daki üyelik statüleriyle mütenasip olmasını temin edeceklerdir.
- Finlandiya ve İsveç, Türkiye’nin askeri mobilite konusundaki PESCO projesine katılımı dahil olmak üzere, Türkiye ve diğer AB üyesi olmayan Müttefiklerin Avrupa Birliği’nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası’nın mevcut ve müstakbel girişimlerine mümkün olan en geniş şekilde dahil edilmesine destek vereceklerdir.
9. Bu adımların hayata geçirilmesi için, Türkiye, Finlandiya ve İsveç Dışişleri, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları, İstihbarat Servisleri ve Güvenlik Kurumlarından uzmanların katılımıyla bir Daimi Ortak Mekanizma tesis edeceklerdir. Daimi Ortak Mekanizma diğer ülkelerin katılımına açık olacaktır.
10. Türkiye, NATO’nun Açık Kapı politikasına uzun zamandır devam eden desteğini teyit eder ve Madrid Zirvesi’nde Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olmak üzere davet edilmelerine desteğini ifade eder.
*
Madrid Zirvesi’nin önemli sonuçları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO'ya üye olmak
isteyen Finlandiya ve İsveç için, FETÖ ve PKK/PYD-YPG terör örgütlerinin adeta
kuluçka merkezleri haline geldiklerini gündeme getirerek;
1. Terör örgütlerine üye 73 kişinin
iadelerini yapmadıkça,
2. Terör örgütlerine destekten vazgeçmedikçe,
3. Savunma sanayiinde ambargoya son
vermedikçe,
üyeliklerine onay vermeyeceğimizi açıkça
ifade etmişti.
Bu koşulların yerine getirilmesine ilişkin de
sözle değil, yazılı ve belli bir taahhüt vererek ortaya koymaları gerektiğini
şart koşmuştu.
Memorandum bu şartlar altında yapıldı.
*
Memorandum maddelerini analiz etmeye gelince;
Şimdiye kadar Batı için genel olarak (İslam
ile özdeşleştirildiği için) sadece DEAŞ/IŞİDtam olarak terör örgütü olarak
kabul ediliyordu.
Usulen, iş olsun diye, dostlar alışverişte görsün misali, zaman zaman PKK’yı terör örgütü olarak kabul ettiklerine dair beyanları da oluyor. Ama, PKK’nın bizzat kurduğu YPG/PYD (PKK’nın ikiz kardeşine)’yi terör örgütü olarak görmekten sürekli kaçıyorlardı. Böylece, uluslararası bir anlaşmada ilke kez PKK/YPG/PYD birlikte yer aldı.
Elde edilen bir diğer kazanım da uluslararası bir metinde ilk kez FETÖ 'terör örgütü' olarak geçti.
Madrid'den dünyaya duyurulan haberlerin manşetleri de birbirine çok yakındı: "Türkiye'nin zaferi" veya "Türkiye istediğini aldı" şeklinde yansıdı dünya medyasına.
İsveç ile Finlandiya, Türkiye'ye yönelik herhangi bir açık ya da örtülü yaptırım uygulamamayı taahhüt etmiş oldular. Metin aslında İsveç ve Finlandiya'nın PKK'yı terör örgütü olarak görmesi (teyit) anlamına da geliyor. İki ülkede buna mecbur kaldı/bırakıldı. Amerika başta olmak üzere birçok NATO müttefikimiz, PKK'yı terör örgütü olarak tanımışlardı ancak bu iki ülke bu tanımadan sürekli kaçıyorlardı. İsveç ve Finlandiya şimdilik, PKK'nın bir terör örgütü olduğunu "teyit" etmiş oldular. Ayrıca ülkeleri içinde PKK'ya müzahir grup ve kişilerin faaliyetlerini yasaklayacaklarını da kabul ettiler.
Ayrıca PYD/YPG'ye herhangi bir destek sağlamayacaklarını da kabul ettiler.
PYD ve FETÖ’nün metinde aynı maddede ele alınması ayrıca çok önemli. Metinde
FETÖ'ye de destek verilmeyeceği taahhüt altına alındı.
Zamanla Madrid Zirve sonuçlarını tam bir zafere
dönüştürebiliriz.
Hayırlı olsun.
***
Asgari kira belirleme komisyonları kurulmalıdır
Ekonomik krizi fırsata çevirenlerin başında
ev ve işyeri sahipleri geliyor.
Evimi satıyorum, tadilat yapacağım, çocuğum
eve yerleşecek, kendim yerleşeceğim gibi yalanlarla kiracıyı çıkarmaya
çalışıyorlar.
Yasal olarak (belli bir -5,10 yıl- süre
geçtiği için) işyerinden ya da evinden çıkaramama süresi biten işyeri ve ev
sahipleri de %100’den daha fazla zam isteyerek, kiracıları çıkmaya zorluyorlar.
Sorunlar gittikçe artıyor ve birikiyor.
Biriken bu sorunlar da bir gün patlayacak.
*
Hükümet, bu haksızlıkları engellemek,
mağduriyetleri azaltmak için bazı adımlar attı ama, bunlar yeterli olmadı.
Hukukun üstünlüğü ilkesi henüz toplumumuza
yerleşmiş değil.
Neredeyse herkes kendi hukukunu uyguluyor.
Hukukun üstünlüğü ve işini hukukla yapma
anlayışı, geleneği, bilinci, … maalesef yok denecek kadar az.
Durum böyle olunca huzursuzluklar oluşuyor.
Kiracı ile yer sahipleri arasında
sürtüşmeler, anlaşmazlıklar oluyor ve bunlar çözülemiyor.
Komşular birbirleriyle davalı durumlara
düşüyor.
Sorunlar artarak birikiyor.
*
Hükümetin bu konuya bir an önce el atması
gerekiyor.
Her ilde asgari kira belirleme komisyonu/komisyonları
kurulmalı.
Bu komisyonda vali/kaymakam, belediye
başkanı, muhtar, kiracı ve yer sahibi temsilcileri
bulunmalıdır.
Her mahalle, cadde, sokak, iş merkezi için
kira oranları ve kira artış oranları belli bir standarda bağlanmalıdır.
Bunun için bir kanuni düzenleme de yapılabilir.
AK-BK (Asgari Kira Belirleme Komisyonu), yer
sahipleri ve kiracıları mağdur etmeyecek bir şekilde, kira fiyatlarını ADİL bir
şekilde belirlemelidir.
Ayrıca, HİÇBİR MESKEN KAYITSIZ OLARAK
KİRALANMAMALIDIR.
Kiralanan her mesken kayıt altına
alınmalıdır.
*
AK Parti’nin bazı merkez ve yerel yetkilileri
nerdeyse her olayı Erdoğan’ın sırtına yüklüyorlar.
Her şeyi Erdoğan yapsın, Erdoğan’a sorun,
Erdoğan’a ulaşın, bu bizi aşar, gibi bahanelerle çalışmaktan ve sorumluluktan
kaçanlar maalesef çok.
Parti teşkilatları, il ilçe başkanları,
belediye başkanları neden var?
Eğer her şeyi Erdoğan yapacaksa, siz neye
yarıyorsunuz?
***