Filler gitti, şimdi tepişme sırası eşeklerde
Günlerdir ABD seçimlerini filli Donald Trump’ın mı, yoksa eşekli Joe Biden’in mi kazanacağı üzerinden boş teneke gürültüsü yapılıyordu. Önceki gün akşam saatlerinde dananın kuyruğu koptu.
Ocak 2020’de dünyanın başına bela olan Koronavirüs
(Covid-19) acımasız saldırısını sürdürürken, “Yeni Dünya Düzeni”ne dair değişimler de kendini göstermeye başladı.
Politik figürlerin değişeceğinin ilk işaret fişeği ABD’de atıldı. Filler gitti,
eşekler geldi.
***
Biden, 3 Kasım’da yapılan seçimde resmi olmayan sonuçlara
göre oyların yüzde 50,6’sını 75.196.516 seçmenin desteğini alarak 290 delegeyle
başkanlık ipini göğüsledi. “Karakolda
mı, yoksa mahkemede mi biter?..” sorularıyla birlikte ABD’de uzun soluklu
bir seçim maratonunun ardından kazanan Demokrat Parti’nin adayı Joe Biden
ABD’nin 46. başkan oldu.
Peki kim bu Joe
Biden?..
Kurulacak yeni küresel sistemin yeni figürü, yeni aktörü. 78’ine merdiven dayamış, acılarla
yoğrulmuş, mücadeleci olduğu kadar Türkiye karşıtı fütursuz bir adam.
ABD’nin en genç ve uzun soluklu senatörü olarak anılsa da
asıl yıldızı Barack Obama döneminde
parladı.
Dünyaya barış getirmek vaadiyle 2008’de 44. Birleşik
Devletler Başkanı seçilen Barack Obama’nın Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın
başına açtığı belaların arka planında hep Joe Biden vardı.
Obama’nın 8 yıllık başkanlığı (2009–2017) döneminde Başkan
Yardımcısı olarak gölge gibi dolaşan Biden,
Afganistan’da Irak’ta, Libya’da daha doğrusu Ortadoğu’da yarım kalan işleri
tamamlamak için yeni bir fırsat yakaladı.
Özgürlük Madalyalı Biden arkasına aldığı Siyonist, Ermeni,
silah lobileri başta olmak üzere emperyal kliklerle yeni bir savaş oyununa
başlayacak. Fillerden sonra eşekler
tepişecek, sömürü düzeninin dişlileri arasında can veren insanlığın feryatları
dünyayı inim inim inletecek.
Siyahi Obama,
Beyaz Saray’a yürürken beyaz adam Biden’i gölgesi yapmıştı. Biden de ilklerin kadını
Kamala Harris’i. Güney Asya kökenli ilk kadın senatör olan siyahi Harris, şimdi de ABD’nin ilk kadın Başkan Yardımcısı oldu.
Önümüzdeki günlerde bu ismi dünya daha çok konuşacak, Başkan Joe Biden’den
bile.
***
Joe Biden’in Türkiye’ye bakışını bilmeyen yok. Gerek
senatörlüğü, gerekse de Obama dönemindeki görevi döneminde ortaya koyduğu
faaliyetlerde Türkiye aleyhtarlığını hiç gizlemedi.
Türkiye’nin 1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış
Harekatı’ndan sonra ABD’nin Türkiye’ye
uyguladığı silah ambargosunun altında senatör olarak onun imzası vardı.
Başkan yardımcılığı döneminde Türkiye’yi dört kez ziyaret
eden Biden’in ajandasında hep kirli senaryolar vardı.
Arap Baharı... DEAŞ tehdidi... FETÖ’nün 15 Temmuz Darbe girişimi...
Peki bu geliş ve
gidişler arasında neler yaşandı?
Biden, Başkan Yardımcısı olduğu dönemde Türkiye’ye karşı
yaptığı açıklamalar nedeniyle iki kez özür dilemek zorunda kaldı.
Bunlardan ilki 2014 yılında Suriye ve DEAŞ ile ilgili
yaptığı açıklamalar sonrası geldi. Türkiye’nin de dahil olduğu Ortadoğu’daki müttefiklerinin Beşşar Esad’ı devirmek için para ve silah
yardımı yaptığını iddia eden Biden, Türkiye’nin sert tepki göstermesi
üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak özür diledi.
Biden’ın ikinci özrü ise FETÖ’nün 15 Temmuz darbe
girişiminden sonra geldi. 2016’nın Ağustos ayında Türkiye’ye gelerek
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yüz yüze görüşen Biden, “Amerikan halkı sizin yanınızda. Obama, Erdoğan’ı arayan ilk isimlerden
biriydi. Ancak yine de özür dilemek istiyorum. Keşke daha erken buraya
gelebilseydim...” ifadelerini kullandı.
Biden her ne kadar
özür dilese de, bilinç altındaki Türkiye karşıtı kirli senaryolarını eyleme
dönüştürme iddiasından vazgeçmedi.
2020’nin Ağustos ayında gündeme bomba gibi düşen Erdoğan’ın
şahsında Türkiye’ye, “balans ayarı”
anlamına gelen, “Bence daha önce
yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri
için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve
onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçimle. Peki biz ne yapıyoruz?
Burada oturup boyun eğiyoruz...” ifadeleriyle büyük tepkilere neden oldu.
Ayasofya-i Kebîr
Câmi-i Şerîfi’nin 86 yıl sonra 24 Temmuz’da ibadete açılmasıyla, tekrar
kendisine vazife çıkaran Biden, “Türk
Hükümeti’nin Ayasofya’yı camiye dönüştürme kararından büyük üzüntü duydum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kararından dönmesi ve bu değerli yerin müze statüsünü
koruması çağrısı yapıyorum...” densizliğinde bulundu.
Bunların yanında dönem dönem sözde Ermeni soykırımıyla
ilgili çıkışlarda bulunan Biden, adaylığı belli olduktan sonra yaptığı
açıklamada eğer seçilirse soykırım
tasarısını destekleme sözü verdi.
***
ABD ile Türkiye ilişkilerinin yeni bir evreye geçeceği artık
daha aşikâr.
En başta şu günlerde sıcak çatışmaların yaşandığı Dağlık Karabağ’da
gelişecek olayları pürdikkat izlemek gerekiyor.
Minsk Üçlüsü’nün yeni Başkanı Biden’in Azerbaycan’ın işgal
altındaki Dağlık Karabağ topraklarını tekrar alma mücadelesini düğümlemek için
elinden geleni arkasına koymayacak.
Elini çabuk tut Can Azerbaycan!..