FİLİSTİN'İN ÖZGÜRLÜK TAPULARI
SABRİ GÜLTEKİN
Sözün bittiği yerde fotoğraflar konuşuyorsa, masumiyetin bittiği yerde bombalar patlıyorsa, insanlığın bittiği yerde siyonist İsrail dolaşıyorsa; daha yapacak çok şey var demektir. Çünkü Mekke, Medine, Kudüs, İstanbul, Srebrenitsa ne kadar namusumuzsa; İsrail'in tecridi altındaki Filistin de o kadar namusumuz.
***
Yarın siyonist İsrail'in Gazze'ye insani destek vermek üzere yola çıkan Mavi Marmara gemisine düzenlediği kanlı baskının 4. sene-i devriyesi. Siyonistlere göre İsrail'in amacına uygun çözüm, "Mavi Marmara'yı tarihten silmek, üzerini örtmek, hafızalardan çıkarmak ve unutturmak"tır. İHH İnsani Yardım Vakfı, işlenen insanlık suçunu unutturmamak için yarın saat 17.00'de İstanbul Sultanahmet Meydanı'nda haksızlığa direnenlerle büyük buluşmayı gerçekleştiriyor.
***
"Cihad edilmeyen yerde İslam yaşamaz"
YARINyasa boğulduğumuz günün 4. sene-i devriyesi. İskenderun ve Mavi Marmara baskınlarının sabahında buluştuğumuz Millu00ee Görüş Lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan İslam coğrafyasına seslenerek, düşülen kötü durumun "ruh haritası"nı çizmişti. Ders çıkartmak için 31 Mayıs 2010 tarihine geri dönüp, Erbakan hocayı bir kez daha dinleyelim...
***
31 Mayıs 2010 Pazartesi sabahı "hasret"i, kucaklaşmaya dönüştürecek bir toplantı için Millu00ee Gazete tesislerinde buluşuyoruz. Sabahı "hüzün"e doğan bugünün sıkıntılarını yüreklerimizde hissederek her zamankinden daha sıkı sarılıyoruz birbirimize. PKK bir koldan, siyonist İsrail bir koldan vuruyor ciğerparelerimize. Hatay'daki Deniz Askeri Üssü'müzde 6, Gazze'ye yardım götüren "Rotamız Gazze Yükümüz İnsani Yardım Konvoyu"nda 10 (Mavi Marmara baskınında yaralanan ve 4 yıldır komada olan Uğur Süleyman Söylemez 23 Mayıs 2014 Cuma günü şehitler kervanına katıldı) canımızın kanı akıtılıyor. Açık açık bir "kıyamet senaryosu" yazılıyor.
Bekleşiyoruz, sessizce... Ve salondaki sessizliği, Allah'ın selamıyla Millu00ee Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan bozuyor...
Ömrünü haksızlıklara ve siyonizmle mücadeleye adayan insanın simasında umutsuzluğun zerresi yok. Mahzun da değil. Davasındaki haklılığının sebeplerini adeta dinini tebliğ edercesine bir kez daha sıralamaya başlıyor.
Erbakan hoca, "Başınızı şu pencereden dışarıya uzatıp, şu semavata bir bakınız. Allah, kendisinin yüceliğinin kanıtı olarak bütün alemi o kadar muhteşem yaratmış ki, ne bir eksik, ne de bir fazla bulabilirsiniz" diyerek çizeceği haritanın uçsuz bucaksız sınırları hakkında ipuçları veriyor.
Nebatatın, hayvanatın ve yaratılmışların en şereflisinin biyolojik evrelerini, maddi ve manevi manalarıyla öyle bir güzel resmediyor ki, hayran kalmamak mümkün değil.
Erbakan hocanın yaşının ilerlemesine, bir takım illetlerin peşini bırakmamasına rağmen "dinini tebliğ" etmekten asla ödün vermeyeceği, dimağından dudaklarına dökülen cümlelerine sirayet ediyor."Cihad dinin zirvesidir" diyor, mükemmel bir Allah'ın mükemmel bir alemi yaratmasındaki sırları açıklıyor.
Erbakan hoca, 2.5 milyarlık İslam aleminin içinde bulunduğu sıkıntıların asıl kaynağının "ümmet şuuru"ndan uzaklaşmasına bağlıyor. 350 yıldır siyonizmin köleleştirdiği Müslüman coğrafyanın tekrar ayağa kalkmasının yolunun "cihad farzı"ndan geçtiğini beyan ediyor. "Cihad edilmeyen yerde İslam yaşamaz" diyor. Sonra en mühim meseleyi maddeler halinde birbiri ardınca sıralıyor...
Cihad; Kur'an'da en çok bahsi geçen emir. Cihad; takat kesilinceye kadar yapılacak eylem. Cihad; bütün zamanları kaplayan sevda. Cihad; ümmetle eda edilebilen direniş. Cihad; önce ümmet şuuru, sonra ibadet. Cihad; dinin zirvesi. Cihad; "ittifak, ihlas, ittika, ahlak, ihsan, istişare, itaat, infak, sadaka ve İslam'ın diğer farzlarını yapmak..." gibi hasletleri içinde barındıran bir hayat tarzı.
Erbakan hoca, meseleyi daha vurgulu duymak isteyenlere; "Namaz dinin direği, cihad ise dinin zirvesi" diye tarif ediyor.
Mesele bu kadar basit değil; bu kadar önemli...
Bu noktadan sonra Erbakan hoca sözü "kan ve gözyaşı"ndan beslenen siyonist İsrail'e getiriyor. "Narkozlanan Ümmet" uyansın diye...
Demokratur sistemiyle insanları emellerine alet eden "siyonizm"in, sarmalına doladığı ülkelerin medyalarını, bankalarını, millu00ee müesseselerini satın alarak "büyük siyasi tavizler"i nasıl kopardığını ifade ederken yeni bir şeyler daha öğreniyoruz Erbakan hocadan.
Türkiye'yi yumuşak lokma haline getirmek için Haim Nahum doktrininin taşeron rejisörlere ihale edildiğini belirten Erbakan, bu işbirlikçilerin siyonistlerin tahsildarları gibi çalışarak, milletten topladıkları vergileri faiz olarak nasıl ödediklerini kalem kalem açıklıyor.
Bu taşeronlar hem siyonist İsrail'le işbirliği yapıyor, hem de İsrail'in kurşunlarına hedef olan masumlar için oturup milletle birlikte ağlıyorlar!..
Bir kez daha anlıyoruz ki, bütün mesele yanlış içinde olanlara yanlışlarını hatırlatarak; "Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılarak" son nefesimize kadar batılla mücadele etmekle mükellefiz.
***
Bütün şehidlerimize ve Erbakan hocamıza tekrar rahmet diliyor, mekanları Cennet olsun duasıyla yad ediyoruz.