Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Eylül 2024

​Filistin'in İstiklal Marşı yazılacak mı?

Ümitsizliğe düşmeme çabasına dair bir kurbağa hikâye anlatılır. Bir grup kurbağa, ormanda gezintiye çıkmıştı. İçlerinden ikisi ansızın, derince bir çukura düşmüştü. Öteki kurbağalar, hemen çukurun etrafını sarıvermişler ama nafile. Yukarıdaki kurbağalar çukura düşen arkadaşlarına seslenmiş.

“Ah zavallı dostlar! Hâliniz yüreğimizi parçaladı. Ama velakinelimizden bir şey gelmiyor. Sizi oradan kurtaracak bir şeyimiz yok. Bir kurbağanın böyle bir çukurdan çıkması da mümkün değildir.”

Yukarıdaki kurbağalar, bir müddet sonra çukurdan çıkmak için azmeden ve zıplayan kurbağalara şöyle seslenmiş: “Çukur çok derin! Oradan çıkmanız imkânsız!” dedi.

Aşağıdaki kurbağalar ise kan ter içinde zıplamaya ve çukurdan dışarıya çıkmaya çalışıyorlardı.

Yine seslenmişler, bu sefer temkinli bir şekilde aşağıya eğilerek: “Boşuna uğraşıyorsunuz!” demişlerdi.

Aşağıdaki kurbağalar, bütün bu ümit kırıcı sözlere aldırış etmeden bir süre daha tüm güçleri ve gayretleriyle çukurdan çıkmaya çalışsalar da bir müddet sonra bir tanesi hoplayıp zıplamaktan vazgeçmiş, çukurun bir köşesine oturup ölümünü beklemeye başlamıştı.

Ya çukura düşen öteki kurbağa ne yaptı. O ise bütün bunlara aldırış etmeden hâlâ dışarıya çıkmaya çalışıyordu. Yukarıdaki kurbağalar ise onun bu hâline şaşırmışlardı. Böyle didinip duracağına arkadaşı gibi bir köşede oturmasının daha akıllıca olacağını söylüyorlardı. Yukarıdakiler ona çıkamazsın dedikçe o daha fazla zıplıyor, daha fazla yükseliyordu. Zıplamayı sürdüren azimli kurbağa ne mücadeleyi bırakan arkadaşına, ne de yukarıdaki kurbağalara bakıyordu. O kendine bir yol çizmişti. Sonunda çukurun en dibinden zıplamak için öyle bir gerindigerindi ki bütün gücüyle hooop diye çukurun üzerine çıkıvermişti. Hoplama sesinden ve sıçrama seyrinden hayretler içinde kalan arkadaşları bin pişman ve pişkinlik içinde bir ona bakıyor bir de çaresizliğe kurban ettikleri aşağıdaki kurbağaya bakıyorlardı.

Hikâye anlatıcıları derler ki bu zıplayan ve çukurun üzerine çıkan kurbağa sağır bir kurbağa imiş. Arkadaşlarını dinlememe sebebi bu yüzden imiş. Bazen insan,arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerinin hiçbirisini duymak istemez.

Bu hikâyenin birkaç versiyonunu daha önce okumuş ve dinlemiştim. Günümüzde katil İsrail’in soykırımını çaresiz bir şekilde izlerken bu hikâye aklıma geldi. İsrail’in Filistin’de yaptığı soykırım karşısındabütün dünya çaresiz izlemekten başka bir iş yapmıyor. Zaten öteden beri dünyamız rotasını kaybetmiş pusulasız bir gemi gibi sürüklenip durmakta. Bu yalpalayan dünya, bir avuç Yahudi’nin sözüm onlara Siyonist’in esaretinde ne yapacağını şaşırmış durumda.

Protesto, boykot tek silahımız. Öfkemiz dolup taşıyor. Dünyada en büyük öfke Müslüman ülkelerden ziyade Müslüman olmayan ülkelerden onların halkından geliyor. Başta ABD halkı kendi yönetimlerine ve İsraile büyük bir öfke duyuyorlar. Çünkü paralarıyla, vergileriyle soykırım yaşanıyor. Kimisi televizyonda katil Netenyahu’nun ekrandaki yüzüne sopayı indiriyor. Kimisi Netenyahu’nun ekrandaki suratını tekmeliyor.

Dün televizyonda izlemiştim. Batı Şeria’da üstü başı temiz bir çocuk pes ediyor, gidip direklere ip asıp intihar ediyor. Hemen pes etmek olmaz. İmtihan devam ediyor. Allah’ın bizi nasıl imtihan edeceği bilinmiyor. Kim bilir bu Filistinli çocuk ne travmalar yaşadı. Annesi, abisi, kardeşi katil sürüsü tarafından hunharca katledildi. Çocuk dayanamayıp ölmeyi tercih ediyor. Daha fazla travma yaşamak istemiyor. Aslında modern dünyanın da ondan istediği budur.

Ya öleceksin ya da öldürüleceksin.

Oysa Gazze kesiminde insanlar öyle yapmıyor. Hamas’ın öğretisini, Hamas’ın şuurunu insanlar öyle benimsemiş ki onların felsefesi sabırla dolu ve sabırla direnmeyi öğrendiler. Sabırla yücelmeyi… Gazze’dekiler ölürken bile insanlık onların şahsında yeniden onurlu bir şekilde diriliyor. Bence sıçrayıp çukurun üzerine çıkan kurbağa Gazze’deki Filistinlileri temsil ediyor. Onlara mücadeleyi bırakın diyenler ise dünyadaki Müslümanlardır.

Hiç unutmam İsrail saldırılarının ilk günlerinde Gazze şeridinin kuzeyinde Cebaliye (Cibaliye) şehrinde, Cibaliye Mülteci Kampı'nda Filistinli bir genç beline kadar ulaşan sel suları içinde İsrail bombardımanında şehit olan kız kardeşinin cenazesini taşımıştı. Bu insanlar için insanlık için sabrın ve direnişin sembolüydü. Unutmayın zafer daima direnenlerindir. Yazılacaksa Filistin İstiklal Marşı, altında Ebu Ubeydelerin imzası olmalıdır.