Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ekim 2023

​Filistin vicdan meselesidir

Gözlerin arza bakar, yüreğin ufka,

Hıçkırarak sanki yarışacak bulutla.

Belki yarın diner diye

Bekliyorsun umutla

Açık tut umut kapılarını yıkılma

Ama

Yüreği titrek bebek

Belki de bu elindeki son lokma…

Bebeklerin ve masum çocukların öldüğü bir savaşta hiç bir ideoloji ve dava haklı değildir...

Savaşlar sadece savaşanların değil, tüm insanlığın ağır imtihanı olup, dil, din kimlik ve ideolojilerin de savaşına dönüşen ikiyüzlü bir durumdur.

Kurulduğu günden beri bütün bölgede gücünü, istihbaratını, savaş maharetlerini bir korku makinası gibi çalıştıran İsrail, gök kubbesinin altında kaldı. Karşısında sadece iman gücü dışında, gücü olmayan ve tek başına bırakılmış Filistinliler var.

Özelde Hamas’ın genelde Filistinli direniş gruplarının İsrail’e karşı başlattıkları Aksa Tufanı saldırılarını, Filistin direniş tarihi sürecinde en önemli intifada olduğunu görüyoruz.

Aksa Tufanı saldırısı, İsrail’in istihbarat gücüne dair pek çoğumuzun zihnindeki imajı yıpratan sürpriz bir gelişme oldu. Ortada yalnızca istihbarat sorunu değil, sınır güvenliği açısından stratejik hesap hataları olduğu ve güvenlik zafiyeti yaşandığı anlaşılıyor. İsrail halkı her ne kadar şuan için Netanyahu hükümetini destekliyor görünse de sonrası için hesap sorulacağını düşünüyorum.

İsrail-Hamas savaşı Batı'yı ve bazı ideolojileri ikiye böldü: ABD ilk günden İsrail’in yanında ve arkasında durdu. Nerdeyse tüm Avrupa ülkeleri de bu tutumdan geri durmadılar. Rusya ve Latin Amerika ülkeleri de Filistin halkının yanında olduklarını duyurdular. Bu taraf görünme durumu bize üçüncü Dünya savaşına sürüklendiğimizi gösterse de ben buna çok ihtimal vermiyorum. Savaşın bile mertliği kalmadığı için…

İsrail - Filistin savaşında, farklı bir sosyoloji oluştu. Tüm dünya ülkelerin de nefret ve bölünmeler oldu. Özellikle ülkemizde seküler, sosyalist, nihilist, hümanist geçinen ve en şaşırtıcı olan Kürtçülük yapan zümrelerin İsrail tarafında olmaları belki de savaşın en kirli ve üzücü tarafı olsa gerek...

Ezber edinmiş slogan sözlerle “Filistin meselesi” bizim meselemiz değil diyenler, hiçbir zaman bu kadar cüretkâr olmamışlardı. Oysa Kudüs’ün fatihi Selahaddin Eyyubi ortak mirasımız ve kahramanımızdı…

Daha önce Kudüs’ü fethetmeyi bir Kürt’e nasip eden Allah, Kudüs’e zulmeden İsrail ve siyonizmle dost olmaz.

Bazıların popüler kültürün etkisiyle tepkisel davranarak İsrail'in zulmüne ve katliamına alkış tutmasını ve meşrulaştırmasını doğru bulmuyorum.

Vahşet kimden gelirse gelsin lanetlemeli ve karşı çıkmalıyız. İşgalci İsrail’in Filistin topraklarını gasp etmesini tekrar tekrar yazmaya gerek yok. Bunu herkes çok iyi biliyor. Nerdeyse yüz yıldır sistematik bir şekilde Filistin yok ediliyor.

İsrail ‘in orta vadeli hedefi Gazze’yi ilhak edip kontrolü sağladıktan sonra birbirlerinden kopuk birkaç bölgeyi ihtiva eden bir "bağımsız Filistin" için masaya oturmak. “Gazze’yi boşaltın" telkinleri, bu şeytani planın bir parçası.

Gazze'de hâkimiyet kurarsa, deniz enerji kaynaklarının hepsini eline geçirir. İsrail son kaleyi bu şekilde yıkıp deniz ve doğalgaz rezervlerine ulaşmak.

İsrail'in açık hava hapishanesine çevirdiği ve soykırım suçu işlediği Gazze'de İsrail açısından çok önemli doğalgaz rezervi bulunduğunu biliyor muydunuz?

Filistin meselesi sadece din, kimlik ve toprak meselesi değil. Küresel güçlerin bitmeyen Dünya zenginliklerine ulaşma savaşıdır.

Bu meseleye insani, vicdani ve İslami bakmalıyız. Filistin her şeyiyle bir vicdan meselesidir.