Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 May 2021

Filistin Ve Jeopolitik Gelecek

Coğrafya bir ülkenin kaderidir. Siyaset ise o kaderin değiştirilmesi için uygun yol ve yöntemleri bulmak için yapılır. Birçok stratejistin belirttiği gibi coğrafya ile siyaset arasındaki bağı jeopolitik kurar.

Ancak her siyasi eylem ya muhafaza etmeyi ya da değiştirmeyi hedefler. Muhafaza etmeyi arzuladığımızda daha kötüye yönelik değişimi engellemek isteriz, değiştirmeyi arzuladığımızda ise, daha iyi olana ulaşmaya çalışırız.

Bugün bütün Müslümanlar topluca acı çekmektedir. Bu nedenle her Müslüman daha iyi bir gelecek için İslam ülkelerindeki mevcut durumun değişmesini arzulamaktadır. Ancak daha iyi bir gelecek tasavvuru üzerinde düşünürken iki hususun farkına vardım.

Bunlardan biri geleceği şekillendirme düşüncesinin insana umut, diğeri ise, belirsizliklerle dolu olan geleceğin insana verdiği karamsarlık duygusudur. Umut ile karamsarlık duygusu arasında coğrafyamızı daha iyi bir geleceğe taşımak için başvuracağımız disiplin jeopolitiktir.

Jeopolitik: Devletlerin coğrafi özellikleri ile toplumun özelliklerini inceleyerek karar vericilerin işini kolaylaştırır. Ancak daha iyi bir gelecek için iki şeye ihtiyacımız var: Bir, böyle bir niyete, iki, o niyeti gerçekleştirecek bir felsefeye, vizyona, programa sahip olmak. Mustafa Kutlu bir yazısında: ‘’Bize iktidardan önce bir fikir lazım’’ ifadesi fikrin önemini çok çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştu.

İsrail’i durdurmak

Bütün bunları anlatmamın nedeni, İsrail’in Filistin’de işlediği vahşet ‘’nasıl durdurulur?’’ Sorusuna cevap aramaktı. Zira ne İsrail’in vahşete sınırı, ne de onu durduracak dünya güçlerinin vicdanı var.

İsrail’i ancak Müslümanların birliği ve jeopolitik düşünce gücümüz durdurabilir. Bu konuda en somut öneriyi ‘’Mavi Vatan’’ kavramının mimarlarından müstafi Amiral Cihat Yaycı’dan geldi.

Filistin konusunda Y. Şafak gazetesine önemli açıklamalar yapan Doç. Dr. Cihat Yaycı, İslam İşbirliği Teşkilatına büyük iş düştüğünü: ‘’Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’ni birtakım yaptırımlarla zorlamalı. Üye devletlerin çoğunda petrol ve doğal kaynaklar var. Bugünlerde bir koz olarak kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak?’’ İfadesi gerçekten önemliydi.

Türkiye’nin Libya ile yaptığı gibi Filistin’le de bir anlaşma yapması gerektiğini belirten Yaycı: ‘’Filistin Doğu Akdeniz Gaz Formuna üye olabiliyorsa bizimle de anlaşma imzalayabilir’’ İfadesi hem İsrail hem Yunan medyasında rahatsızlığa neden oldu.

Müstafi Amiralimizin açıklamalarına yer veren Yeni Şafak gazetesini itibarsızlaştırmak için çirkin ifadeler kullanan İsrailli The Jarusalem Post bilmelidir ki; Yeni Şafak Gazetesi kuruluşundan günümüze kadar medeniyet değerlerimize uygun yayın anlayışı ve entelektüel derinliğiyle Milletimizin kalbinde yerini almıştır.

Sonuç

Unutulmamalıdır ki İsrail, maddi gücünü ABD’den ancak cesaretini Müslümanların parçalanmışlığından almaktadır. Kişisel iktidar hırsları ve onu manipüle eden sömürgeci güçlerin propagandası parçalanmışlığı daha da derinleştirmektedir.

Filistin’i bu hâle getiren geçmişin sebepleri iyi incelendiğinde geleceğin tehditlerine karşı ‘’Birlik’’ fikrinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Birliğin önemi anlaşılırsa, tarihin akışı yeniden Müslümanların eliyle insanlığın özlediği barış ve adalet sağlanabilir.

Bu nedenle İslam dünyası bir an önce kısır tartışmalar yerine büyük resme bakıp jeopolitik gerçeklere odaklanmalıdır. Zira jeopolitik gereceklere sırtını dönerlerse, etrafındaki çember gittikçe daralacaktır.

Filistin tüm Müslümanları birleştiren ortak bir noktadır, dış politika güç toplama ve bu gücü kullanma yeteneğidir. Bu bakımdan Yaycı Amiralimizin Filistin’le anlaşma önerisi, her iki ülkenin tarihine, kültürüne, coğrafyasına ve jeopolitik geleceğine uygun değerli bir katkıdır.