Filistin toprakları satılmadı GASP EDİLDİ!
Maalesef dünya tarihinin en kapsamlı soykırımı yaşanıyor
Filistin’de. İsrail Terör Örgütü sırtını yandaşı ve terörün babası ABD’ye
dayamış dünyanın gözünün içine bakarak utanmadan, sıkılmadan ve gözünü kırpmadan
vahşet ve cinayet dolu tarihine yeni zulüm sayfaları eklerken içinde zerre
kadar vicdan taşıyan herkes bu duruma isyan ediyor. Tüm dünyada İsrail denen
Terör Örgütüne karşı tepkiler çığ gibi büyürken maalesef içimizdeki bazı
şaşkınlar “Bu işi Hamas başlattı”, “Araplar bizi sırtımızdan vurdu”, “Araplar
topraklarını İsraillilere sattı” gibi bir sürü yıllanmış, ağızdan ağıza düşmüş
ve kokuşmuş yalanları, iftiraları çiğnemeye devam ediyorlar.
Toprak sattılar safsatasının aslı hiç de öyle değil. Filistin
1917’de elimizden çıktıktan sonra İngilizlerin eline geçti bu bir. 1922’de Cemiyeti
Akvam yani BM’nin de onayı ile İngilizler tarafından Filistin’de Birleşik
Krallık Filistin Mandası adında bir cumhuriyet kuruldu. Ancak her nasılsa Ürdün
Emirliği'ne bağlı bir özerk bölge olan Filistin Mandası 1946 yılında
bağımsızlığını ilan ederek Ürdün'den ayrıldı. Ama Filistin'deki İngiliz
hakimiyeti 1948 yılına kadar devam etti.
2 Kasım 1917’de dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur
James Balfour Dünya Siyonist hareketin önemli isimlerinden Baron Walter
Rothschild’e Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması amacıyla mektuplar yazdı.
Bu mektuplar "Balfour Deklarasyonu" olarak tarihe geçti. Deklarasyonun
mottosu da "Halksız vatana, vatansız halkı yerleştirme" şeklinde ilan
edildi. Bu deklarasyon sayesinde 1920-1940 yılları arasında Filistin
topraklarına sistemli bir Yahudi göçü başlatıldı.
Osmanlı Devleti 1856'ya kadar Filistin'de hiçbir yabancının
toprak satın almasına izin vermiyordu. Ancak Yahudi lobileri Filistin’e
yerleşmek için sürekli Osmanlıya baskı yapmaya başlamıştı. Osmanlı Devleti
1881’de yabancı Yahudilerin Filistin hariç Osmanlı İmparatorluğu içinde
herhangi bir yere göç edebileceklerini ve yerleşebileceklerini kararlaştırdı.
Hatta Osmanlı hükûmeti 1892'de, Filistin'deki toprakların Osmanlı vatandaşı
olsalar bile Yahudilere satışını kesin olarak yasaklamıştı. Ancak bu tarihlerde
çıkan ve çoğu Osmanlının yenilgisiyle sonuçlanan savaşlar bu kararın
uygulanmasını engelledi ve 1918'deki I. Dünya Savaşında yaşanan mağlubiyet
artık bölgede Osmanlı hakimiyetine son verdi.
Osmanlı devletinde ilk Yahudi lobisini oluşturan Yusuf
Nassi’nin Kanuni’yle iyi ilişkilerinden dolayı onun zamanında Taberiye gölü
civarında bazı arazileri bağışlamasıyla başlayan Yahudilerin Filistin’de mülk
edinmeleri mücadelesi neticesinde Yahudiler, tüm engellemelere rağmen 1917’de İngilizlerin
Filistin’in işgaline kadarki süre içinde toplam 650 bin dönüm arazi
edinmişlerdi.
Bazı araştırmacılara göre 1918’de Osmanlı hakimiyeti
yıkıldığı sırada Filistin topraklarının %1,5’u Yahudilerin elinde idi. Bu
toprakların %93’ü Lübnanlı toprak sahiplerinden alınmıştı. Lübnan ile
Filistin’in ayrılması sebebiyle bu aileler topraklarını satmaya mecbur
kalmışlardı. 1918’de başlayan İngiliz mandası zamanında, Yahudiler
Filistin arazisinin %4,5’unu daha satın aldılar. Zira İngilizler,
Filistinlilere yüksek emlak vergileri koymuş, ödemeleri için de onları yüksek
faizli kredi kullanmaya zorlamıştı. Öyle ki arazi vergisi, değerinin beş-on
katıydı. Sonuçta ödenemeyen borçlara karşılık bu topraklar haczedildi. Böylece
haczedilerek kamulaştırılan 300 bin dönümlük topraklar bedelsiz olarak Yahudi
göçmenlere peşkeş çekildi. İngilizler ayrıca 200 bin dönüm araziyi de Yahudilere
göstermelik bir şekilde sattılar. Yine bu konuda yazılan yazılardan Yahudilerin
elde edilen bu araziler üzerine 50’ye yakın koloni kurduğunu ve Kudüs
surlarının hemen dışında tesis edilen mahallelere 85 bin Yahudi göçmenin iskân
edildiğini öğreniyoruz. Hatta Almanya’da yaşayan ve Filistin’e göç etmek
istemeyen Yahudileri zorlaması için Hitler’in Yahudi lobilerince finanse
edildiği ve malum soykırımın bu amaçla yapıldığı da iddia edildi.
Yine o tarihlerde Lübnan ile Filistin ayrılınca Filistin’e
girmesi yasaklanan Lübnanlıların toprakları da zorla sattırılmıştı ki bu miktar
Yahudilerin gasp ettiği %4,4’lik toplam alanın %55,5’lik bölümüne tekabül
ediyordu. Bazı kaynaklarda bu miktarın da 600 bin dönüm olduğu yazılmaktadır.
İşte herkesin ağzına sakız ettiği toprak satma hikayesi
budur. Önce astronomik miktarda vergi koy sonra yüksek faizli kredi kullandırt sonra
da haczet! Oh ne âlâ memleket!
1948’de İsrail Terör Devleti kurulduğunda Yahudilerin sahip
oldukları arazi miktarı 2 milyon dönümdü. 28 milyon dönüm olan Filistin
arazisinin tamamı göz önünde tutulduğunda bu miktarın tüm Filistin
topraklarının %7’si kadarı olduğunu görüyoruz. Bu da gösteriyor ki Yahudilerin
1948’e kadar gasp ettikleri arazilerin 8’de 7’sinde Filistinlilerin müdahalesi
söz konusu bile değildir.
1948’te İsrail kurulduğunda, Araplar Filistin topraklarının
%94’ünü ellerinde tutuyordu. 1948'de İngiliz Mandası döneminin sonunda, Yahudi
çiftçiler 425.450 dönüm araziye sahipken, Filistinli çiftçiler 5.484.700
dönüm araziye sahipti. Bu tarihten sonra Filistinli Arapların %58’i ya sürüldü
ya da zorla vatanlarını terk etmek zorunda bırakıldı.
Peki Filistinliler topraklarını gönüllü sattı iddiasında
bulunan bu zevat hiç hayatlarında 1948 Deir Yassin katliamını duymuşlar mı
acaba!
Başlarında sonraki yıllarda İsrail başbakanlığı yapacak olan
Menahem Begin’in olduğu Revizyonist Siyonist Irgun terör örgütüne bağlı
militanlar 9 Nisan 1948’de Deir Yasin köyünde 254 Filistinliyi kurşuna dizerek
katlettiler ve cesetlerini kuyulara attılar. Köyü de yakıp yıktılar. Deir Yasin
köyünün haritadan silindiği bu katliamın amacı da Filistinli Arapları bu
topraklardan atmaktı. Deyr Yasin köyü bugün, Givat Şaul isimli bir İsrail
mahallesine dönüşmüş durumda.
Menahem Begin’in bu katliamı; “Eğer Deir Yassin zaferi
olmasaydı, İsrail Devleti de olmazdı.” sözleriyle tanımlaması da boşuna değil.
Bu katliam Arap- İsrail savaşının fitilini ateşleyen en önemli sebepti.
İsrailli Tarihçi İtamar Radai yaşananlar ile ilgili,
"Sahada gerçekte olan şey, tüm bölgedeki Filistinli köylüler ve belki de
tüm Filistin topraklarındakiler Deir Yasin Katliamı'nı haber aldıklarında
dehşete düştü. Kendi köylerini boşaltmaya başladılar, hatta bazı yerlerde
Yahudi güçleri saldırmadan kaçtılar." demekte.
BM’in bile kabul ettiği 1982'de Lübnan'daki Filistin mülteci
kampları Sabra ve Şatilla katliamları, 2002 Nisan’ında Cenin mülteci kampı
katliamı… 2004, 2006, 2008, 2010, 2012, 2014, ve bugün yaşanan Gazze katliamları,
20 Temmuz 2014 Şucaiyye Katliamı… Say say bitmez İsrail katliamları…
Kısacası Yahudiler, Filistin topraklarını gasp etmişlerdir.
Buna da zemin hazırlayan İngilizlerdir. Bugün de Yahudiler Filistin’i neredeyse
tamamen işgal etmiştir. Bunun da en büyük destecisi büyük şeytan Amerika’dır.
Arap ve Müslüman düşmanlarına, Yahudi sevicilerine ve Amerikan aşıklarına
duyurulur. Tabi sizlerin Filistin’de yaşanan vahşetten ve katliamdan rahatsız
olmanızı da asla beklemediğimizi de belirterek…