Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ekim 2023

​Filistin toprakları satılmadı GASP EDİLDİ!

Maalesef dünya tarihinin en kapsamlı soykırımı yaşanıyor Filistin’de. İsrail Terör Örgütü sırtını yandaşı ve terörün babası ABD’ye dayamış dünyanın gözünün içine bakarak utanmadan, sıkılmadan ve gözünü kırpmadan vahşet ve cinayet dolu tarihine yeni zulüm sayfaları eklerken içinde zerre kadar vicdan taşıyan herkes bu duruma isyan ediyor. Tüm dünyada İsrail denen Terör Örgütüne karşı tepkiler çığ gibi büyürken maalesef içimizdeki bazı şaşkınlar “Bu işi Hamas başlattı”, “Araplar bizi sırtımızdan vurdu”, “Araplar topraklarını İsraillilere sattı” gibi bir sürü yıllanmış, ağızdan ağıza düşmüş ve kokuşmuş yalanları, iftiraları çiğnemeye devam ediyorlar.

Toprak sattılar safsatasının aslı hiç de öyle değil. Filistin 1917’de elimizden çıktıktan sonra İngilizlerin eline geçti bu bir. 1922’de Cemiyeti Akvam yani BM’nin de onayı ile İngilizler tarafından Filistin’de Birleşik Krallık Filistin Mandası adında bir cumhuriyet kuruldu. Ancak her nasılsa Ürdün Emirliği'ne bağlı bir özerk bölge olan Filistin Mandası 1946 yılında bağımsızlığını ilan ederek Ürdün'den ayrıldı. Ama Filistin'deki İngiliz hakimiyeti 1948 yılına kadar devam etti.

2 Kasım 1917’de dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour Dünya Siyonist hareketin önemli isimlerinden Baron Walter Rothschild’e Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması amacıyla mektuplar yazdı. Bu mektuplar "Balfour Deklarasyonu" olarak tarihe geçti. Deklarasyonun mottosu da "Halksız vatana, vatansız halkı yerleştirme" şeklinde ilan edildi. Bu deklarasyon sayesinde 1920-1940 yılları arasında Filistin topraklarına sistemli bir Yahudi göçü başlatıldı.

Osmanlı Devleti 1856'ya kadar Filistin'de hiçbir yabancının toprak satın almasına izin vermiyordu. Ancak Yahudi lobileri Filistin’e yerleşmek için sürekli Osmanlıya baskı yapmaya başlamıştı. Osmanlı Devleti 1881’de yabancı Yahudilerin Filistin hariç Osmanlı İmparatorluğu içinde herhangi bir yere göç edebileceklerini ve yerleşebileceklerini kararlaştırdı. Hatta Osmanlı hükûmeti 1892'de, Filistin'deki toprakların Osmanlı vatandaşı olsalar bile Yahudilere satışını kesin olarak yasaklamıştı. Ancak bu tarihlerde çıkan ve çoğu Osmanlının yenilgisiyle sonuçlanan savaşlar bu kararın uygulanmasını engelledi ve 1918'deki I. Dünya Savaşında yaşanan mağlubiyet artık bölgede Osmanlı hakimiyetine son verdi.

Osmanlı devletinde ilk Yahudi lobisini oluşturan Yusuf Nassi’nin Kanuni’yle iyi ilişkilerinden dolayı onun zamanında Taberiye gölü civarında bazı arazileri bağışlamasıyla başlayan Yahudilerin Filistin’de mülk edinmeleri mücadelesi neticesinde Yahudiler, tüm engellemelere rağmen 1917’de İngilizlerin Filistin’in işgaline kadarki süre içinde toplam 650 bin dönüm arazi edinmişlerdi.

Bazı araştırmacılara göre 1918’de Osmanlı hakimiyeti yıkıldığı sırada Filistin topraklarının %1,5’u Yahudilerin elinde idi. Bu toprakların %93’ü Lübnanlı toprak sahiplerinden alınmıştı. Lübnan ile Filistin’in ayrılması sebebiyle bu aileler topraklarını satmaya mecbur kalmışlardı. 1918’de başlayan İngiliz mandası zamanında, Yahudiler Filistin arazisinin %4,5’unu daha satın aldılar. Zira İngilizler, Filistinlilere yüksek emlak vergileri koymuş, ödemeleri için de onları yüksek faizli kredi kullanmaya zorlamıştı. Öyle ki arazi vergisi, değerinin beş-on katıydı. Sonuçta ödenemeyen borçlara karşılık bu topraklar haczedildi. Böylece haczedilerek kamulaştırılan 300 bin dönümlük topraklar bedelsiz olarak Yahudi göçmenlere peşkeş çekildi. İngilizler ayrıca 200 bin dönüm araziyi de Yahudilere göstermelik bir şekilde sattılar. Yine bu konuda yazılan yazılardan Yahudilerin elde edilen bu araziler üzerine 50’ye yakın koloni kurduğunu ve Kudüs surlarının hemen dışında tesis edilen mahallelere 85 bin Yahudi göçmenin iskân edildiğini öğreniyoruz. Hatta Almanya’da yaşayan ve Filistin’e göç etmek istemeyen Yahudileri zorlaması için Hitler’in Yahudi lobilerince finanse edildiği ve malum soykırımın bu amaçla yapıldığı da iddia edildi.

Yine o tarihlerde Lübnan ile Filistin ayrılınca Filistin’e girmesi yasaklanan Lübnanlıların toprakları da zorla sattırılmıştı ki bu miktar Yahudilerin gasp ettiği %4,4’lik toplam alanın %55,5’lik bölümüne tekabül ediyordu. Bazı kaynaklarda bu miktarın da 600 bin dönüm olduğu yazılmaktadır.

İşte herkesin ağzına sakız ettiği toprak satma hikayesi budur. Önce astronomik miktarda vergi koy sonra yüksek faizli kredi kullandırt sonra da haczet! Oh ne âlâ memleket!

1948’de İsrail Terör Devleti kurulduğunda Yahudilerin sahip oldukları arazi miktarı 2 milyon dönümdü. 28 milyon dönüm olan Filistin arazisinin tamamı göz önünde tutulduğunda bu miktarın tüm Filistin topraklarının %7’si kadarı olduğunu görüyoruz. Bu da gösteriyor ki Yahudilerin 1948’e kadar gasp ettikleri arazilerin 8’de 7’sinde Filistinlilerin müdahalesi söz konusu bile değildir.

1948’te İsrail kurulduğunda, Araplar Filistin topraklarının %94’ünü ellerinde tutuyordu. 1948'de İngiliz Mandası döneminin sonunda, Yahudi çiftçiler 425.450 dönüm araziye sahipken, Filistinli çiftçiler 5.484.700 dönüm araziye sahipti. Bu tarihten sonra Filistinli Arapların %58’i ya sürüldü ya da zorla vatanlarını terk etmek zorunda bırakıldı.

Peki Filistinliler topraklarını gönüllü sattı iddiasında bulunan bu zevat hiç hayatlarında 1948 Deir Yassin katliamını duymuşlar mı acaba!

Başlarında sonraki yıllarda İsrail başbakanlığı yapacak olan Menahem Begin’in olduğu Revizyonist Siyonist Irgun terör örgütüne bağlı militanlar 9 Nisan 1948’de Deir Yasin köyünde 254 Filistinliyi kurşuna dizerek katlettiler ve cesetlerini kuyulara attılar. Köyü de yakıp yıktılar. Deir Yasin köyünün haritadan silindiği bu katliamın amacı da Filistinli Arapları bu topraklardan atmaktı. Deyr Yasin köyü bugün, Givat Şaul isimli bir İsrail mahallesine dönüşmüş durumda.

Menahem Begin’in bu katliamı; “Eğer Deir Yassin zaferi olmasaydı, İsrail Devleti de olmazdı.” sözleriyle tanımlaması da boşuna değil. Bu katliam Arap- İsrail savaşının fitilini ateşleyen en önemli sebepti.

İsrailli Tarihçi İtamar Radai yaşananlar ile ilgili, "Sahada gerçekte olan şey, tüm bölgedeki Filistinli köylüler ve belki de tüm Filistin topraklarındakiler Deir Yasin Katliamı'nı haber aldıklarında dehşete düştü. Kendi köylerini boşaltmaya başladılar, hatta bazı yerlerde Yahudi güçleri saldırmadan kaçtılar." demekte.

BM’in bile kabul ettiği 1982'de Lübnan'daki Filistin mülteci kampları Sabra ve Şatilla katliamları, 2002 Nisan’ında Cenin mülteci kampı katliamı… 2004, 2006, 2008, 2010, 2012, 2014, ve bugün yaşanan Gazze katliamları, 20 Temmuz 2014 Şucaiyye Katliamı… Say say bitmez İsrail katliamları…

Kısacası Yahudiler, Filistin topraklarını gasp etmişlerdir. Buna da zemin hazırlayan İngilizlerdir. Bugün de Yahudiler Filistin’i neredeyse tamamen işgal etmiştir. Bunun da en büyük destecisi büyük şeytan Amerika’dır. Arap ve Müslüman düşmanlarına, Yahudi sevicilerine ve Amerikan aşıklarına duyurulur. Tabi sizlerin Filistin’de yaşanan vahşetten ve katliamdan rahatsız olmanızı da asla beklemediğimizi de belirterek…