Filistin direnişinin zarif gücü: Murabıtlar
Filistin direnişi, çözümler üretmekte, açılımlar yapmakta, rol modeller ortaya çıkarmakta son derece nitelikli yapılardan oluşur. 2. İntifada sürecinde yaşanan tutuklama furyası Mescid-i Aksa’yı muhafaza edecek erkeklerde ciddi düşüşler meydana getirince, Filistinli hanımefendilerin inisiyatif almasına ve sahaya daha fazla inmelerine sebep oldu. Kudüs’ten ve diğer şehirlerden kendi imkânlarıyla Aksa’ya gelen hanımefendiler hem ibadetlerini yapıyor hem ilmî derslerle meşgul oluyor hem de külliyeyi koruyorlardı. Her yaştan katılımın olduğu grupları şöyle tanırdınız: avlularda, ağaç altlarında, Kadim Mescit’te yahut Kıble Mescidi içinde halkalar halinde otururlar, gün boyu oralarda duracakları için birbirinden güzel yiyecekler tencereler, kaplar, tepsiler içinde hemen yanlarında dururdu. Sayıları 600’ü geçen bu hanımefendilere “Murabıta” denirdi. Murabıta, gönüllü nöbetçi, Allah’a kalpten bağlı insan, İbadetine düşkün kişi ve benim tercihim olan savaşçı derviş olarak tanımlanıyor.
Ebu Hummus, Ebu Eyyub, ayak ayak
üstüne atmasıyla hatırladığımız Arif Amca gibi yaşlı murabıtlar elbette varlar
ve varlıklarını sürdürüyorlar. Kur’an okurken, ip atlarken, çocuklarla futbol
oynarken dahi görüyoruz onları. Ama etkileyicilik, kamuoyu oluşturma ve işgalci
İsrail’in zulümlerini ortaya koymada hanımefendilerin baskın bir rolü olduğunu
da belirtmek gerekiyor.
Murabıtaların, Mescid-İ Aksa külliyesi
içindeki varlıklarının kıymeti, harem-i şerife baskına gelen Siyonistlere
cesurca, dik ve vakarlı duruşlarıyla karşı çıkmalarıyla öne çıktılar. Şiddete
başvurmayan, vakarlı bir duruşla meydan okuyan halleri işgalcileri
çıldırtıyordu. İşgalci İsrail’in güvenlik güçleri murabıtaları caydırmak için
her türlü yolu denedi. Murabıtalar dövüldüler, yerlerde sürüklendiler,
tutuklandılar. Yedikleri dayaktan dişleri kırılanlar oldu. Sağlık güvenceleri
iptal edildiği için ilaç dahi alamayanlar vardı. Seyahat yasaklarından dolayı
eğitim hakları ellerinden alındı. Bir kısmının evleri yıkıldı, yakın akrabaları
tutuklandı ve sık sık da uzaklaştırma cezası aldılar. Bazıları evlerinden çok
neredeyse Batı Kudüs’teki Maksubiye karakolunu gördü.
Öncülükleriyle, misyonları ve
kendilerini ifade edişleriyle öne çıkan murabıta hanımefendiler Hanadi Halavani, Ayide es-Saydavi,
Hatice Huveys, Zineh Umru ve Ayda El-Disi olarak belirtebiliriz. Bu isimler
sürekli ceza alarak Mescid-i Aksa külliyesinden uzak tutuluyorlar. Böylesine
ağır ceza alan kişilerde yılgınlık, geri çekilme ve ceza bitiminin evde
beklenmesi gibi davranışlar beklenirken aksine direnişi kararlılıkla
sürdürdüklerini görüyoruz. Aksa’ya giriş yasaksa, en yakın yer neresiyse orada
bekliyorlar. Aslanlı kapı önünde oturup Kur’an okuyorlar aralıksız; gözaltına
alınana kadar. Külliyenin karşısında yer alan Zeytin Dağı’nın seyir kısmının
hemen arkasındaki küçük yeşilliğe sofra serip iftar açıyorlar. Kadim Kudüs
sokaklarında herhangi bir kapının önünde sofra bezlerini serip, arkalarında
silahlı işgalciler varken bile iftar yaptıklarını görebilirsiniz.
Türkiye’ye
gelip Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan tarafından ağırlanan Hatice
Huveys’in şu çağrısı önemli: “Okçular tepesinde kalacağız, arkamızda bizi
titreten Peygamberimizin hitabı var, ‘Ayrılmayın’… Kubbelerin altında,
kapıların yanında ve tepelerde Allah’ın emri gelene kadar mücadelemize devam
edeceğiz.” Okçular tepesini boş bırakmamaya ant içmiş, kendilerini Kudüs’ün
ve Filistin’in kurtuluşuna adamış bu insanlar büyük bir saygıyı hak ediyorlar.
Hatice
Huveys’in yakın dava arkadaşı Hanadi Halavani’de Türkiye’yi ziyaret edip üst
düzeyde ağırlanmış ve Filistin’e geri döndükten sora yurt dışı yasağına maruz
bırakılmıştı. Kaç kere gözaltına alındığını kendisinin bile sayamadığı
defalarca kez para cezası alan, internet kullanması bile yasaklanan, toplamda
7,5 yıl Kudüs’ten uzaklaştırılan bu hanımefendi gençler için büyük bir rol
model. Filistin direnişi hem erkeklerden hem de hanımefendilerden çıkardığı
liderlerle, rol modellerle direnişine devam ediyor.
Murabıt/alık
bir paye, yahut verilen bir görev değil. Sivil bir inisiyatif ve bağımsız bir
hareket. Murabıt/a olmak için Filistinli olmanız da gerekmiyor. Mescid-i Aksa’yı
yalnız bırakmama saikiyle atılan her adım, durulan her saat bu vazife ifa
edilebiliyor. Hazır seçim önü gençlere bilgisayar, telefon, tablet gibi vaatler
veriliyorken çok cüz’i fiyatlarla Kudüs ziyaretleri de listeye eklenebilir.
Filistin ne kadar çok ziyaret edilirse, Mescid-i Aksa’nın safları ne kadar çok
dolarsa, külliyenin taşlarına sahip çıkan insan sayısı ne kadar fazla olursa
işgalci İsrail güçlerinin ve baskına gelen Siyonistlerin o kadar işi
zorlaşıyor. Filistin’e yapılacak en büyük destek para göndermek değil fiilen
oralara gidip saflarına arasına karışmaktır. Her Müslümanın içinde
uyandırılmayı bekleyen bir murabıt, bir murabıta muhakkak vardır. Uyandırmak
için geç kalmayın.