Filistin bu kaçıncı Ramazan
ABD ve beraberindeki batılıların
Irak’ı işgalinden önce, batılılar herhangi bir İslam coğrafyasına operasyon
yapacakları zaman, Ramazan, bayram vb. özel zamanları göz önünde
bulundururlardı. Çünkü İslam ümmetinin topyekun hışmına uğrama korkuları vardı.
Ancak İslam ümmetindeki tefrika ve bölünme kökleştikçe bu korkusu azaldı ve
hatta tamamen ortadan kalktı. Öyle ki, son yıllarda kendileri veya içimizden
devşirdikleri vekalet orduları vasıtasıyla yaptıkları saldırılarını özellikle
bizim özel günlerimize denk getirmektedirler.
İşte kaç yıldır, Suriye, Yemen,
Filistin, Libya ve değişik Afrika ülkelerinde Ramazanlarımızı ve Bayramlarımızı
zehir etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Özellikle Filistin bir asırdır
işgal altında ve Müslümanlar için bir nevi açık hava hapishanesi… İnsan
haklarından mahrumiyetler açısından bir cezaevi misali, ama günübirlik de
yıkım, cinayet ve harîm-i ismetlerin çiğnenmesiyle müdahale edilen bir cezaevi.
Tüm bu mezalim karşısında ABD ve Haçlı-Siyonist odakların etkisinde olan
uluslararası kurumların üç maymun kesilmesi şaşırtıcı değil. Sonuçta meşhur
tabirle “İt iti ısırmaz.” Ama İslam ülkelerinin liderleri ve güya uluslararası
İslami kurum ve kuruluşların sesi neden çıkmıyor.
İslam diyarının neredeyse her
yanının; işgal, sömürü, savaş, katliam, talan vs. zulümlerle çepeçevre
kuşatıldığı malum. Türkiye dışında tüm bu zulümler karşısında ses çıkaran da
neredeyse yok. İşte tam da bunun için, ümmetin son kalesi diyebileceğimiz
Türkiye ve özellikle Başkan Erdoğan da bin bir türlü oyunlarla çöktürülmeye
çalışılıyor. Ancak bu böyle gidecek değildir. Elbette zalimlerin hesap vereceği
günler de gelecektir.
Şu anda şartların, mazlum
Filistin halkı ve ümmet aleyhine olmasına bakıp karamsar olamayalım. “Gün
doğmadan neler doğar”, “Keser döner sap döner, gün olur hesap döner”
mazlumların zalimlerden intikam günü, zalimlerin zulüm gününden çok daha
ihtişamlı olacaktır. Zira “Şüphesiz onlar düzenlerini/tuzaklarını kurdular;
oysa dağları yerinden oynatacak olsa bile, bu tuzakları/düzenleri hep Allah'ın
kontrolündeydi.” (İbrahim 14/46) “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından
habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne
erteliyor.” (İbrahim 14/42)
Zalimlerin planı varsa, Allah’ın (cc) da bir planı var. Elbette Allah’ın
(cc) planı, tüm planların üstündedir.
Ayrıca Allah’ın (cc) öyle yiğit erleri
ve orduları vardır ki, biz onların çok azını biliyoruz. İşte bazı deliller:
“Rabbinin ordularını ancak Rabbin
bilir.” (Müddessir 74/31) “Hani sen mü’minlere,
“Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun.
Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar
ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz, özel nişaneli (özel tim) beş bin
melekle size yardım eder.”
(Âli İmran 3/124-125)
Tabi ki Allah (cc) İslam’ı ve onun mukaddes değerlerini koruyacaktır. Ama
bu da sihirli bir değnekle değil, İslam ümmetinin yiğit evlatları eliyle
olacaktır. Bunun müjdesini de yine Kur'an ve Sünnet vermektedir.
“Mü’minlerden öyle yiğitler vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar.
İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir
kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla
değiştirmemişlerdir.” (Ahzab. 33/23)
“Ümmetimden Allah'ın emrini
yerine getiren bir topluluk sürekli bulunacaktır. Onları aşağılayan veya
onlara muhalefet edenler, onlara asla zarar veremeyecektir. Öyle ki Allah'ın
kıyamet emri gelinceye kadar bu topluluk insanlara karşı böyle muzaffer halde
kalacaklardır.” (Buharı, Menâkıb
28, Tevhid 29; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/101) Bu hadisin başka bir
versiyonunda, bu yiğitlerin özellikle şam diyarı ve Kudüs kapılarını savunmak
için cenk edeceklerine vurgu yapılır. Kur'an ve Sünnet gelecekte olacak nice
hadiselere işaret etmiş ve işaret edildiği gibi gerçekleşmiştir. Bu da ilahi
müjde ve nebevi bir mucizedir.
İslam ümmetinin şehadete sevdalı yiğit evlatları ne kadar cesursa,
Siyonist ve haçlı sürüleri de bir o kadar korkaktır. İslam yiğitleri, keferenin
hayatı sevdiği kadar, şehid olup cennete uçmak isterler. Ahiretten nasibi
olmayanlarınsa, tapındıkları dünya hazlarını kaybetmekten ödleri kopar. Sinsi
ve kalleş planları da korkaklıklarındandır. Nitekim Kur'an-ı Kerim buna çok
kere işaret eder ki, işte sadece bir örnek: “Onların kalplerinde sizin
korkunuz, Allah'ın korkusundan fazladır. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir
topluluktur. Onlar toplu olarak sizinle
savaşamazlar, ancak, müstahkem şehirlerde yahut surların ardından (sizinle
savaşabilirler). Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu
sanırsın, oysa onların kalpleri dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını
kullanmayan bir topluluktur.” (Haşr
59/13-14) Allah’u (cc) ekber ve lillêhil hamd.