Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Haziran 2018

Fikirden yoksun hazımsız sözler

Eskiden iyi kötü kendinden menkul bir paragrafı, bir cümlesi hatta bir mısraı olurdu bazı dostlarımın. Yazıp çiziktirirlerdi onlar. Ve sonra "nasıl olmuş, bir bak" derlerdi. Slogan da olsa kabul ederdik bu çiziktirilenlere ve öylece eleştiri mihengine koyardık onları.

Kendisinden menkul sözleri, düşünceleri olan dostlarımı bu günlerde bir bir kaybediyorum. Hayır, onlar bu dünyadan göç etmediler. Zihinleri, melekeleri, dünyaya bakış açıları ve fikirleri hızlı gelişen olaylar karşısında edilgen bir duruma düştüler.

İrtifa kaybeden düşünceleri, onları merkezden gelen onlarca bilgiye adeta bayilik yaptırıyor şimdilerde. Hangi mutfakta hazırlandığı belli olmayan bir cümle veya birkaç cümlecik bu insanlara gelir. Ve onlar da hemen kendi rehberlerinde kayıtlı insanlarla paylaşıyor. Ne selam var ne kelam ne de bir merhaba. Bu mesajı ne için gönderdiğini belirtmedenu2026

Onlar ki bir bakıyorsunuz Konfüçyüs'e ait olmayan bir sözü bile allayıp pullayıp güzel süslemelerle sosyal çevrelerinde yayıyorlar. Sonra peşine düşüyorsunuz "yahu kardeşim bu söz Konfüçyüs'ün değil. Hem söylese Konfüçyüs, böyle bir söz söylemez. Hatta bu sözü söylemek için Konfüçyüs olmaya gerek yok." Çünkü normal insanların da söyleyebileceği bir söz bu.

Bir iletiyi hiç unutmayacağım. Sürekli iletilerine maruz kaldığım bir dostum bu sefer gönderdiği mesajın başına açıklayıcı bir cümle eklemiş. "Almanya'dan bir doktor arkadaşım gönderdi. Lütfen dikkate alalım ve paylaşalım. Önemli bulduğum için sizinle paylaşıyorum." Ondan sonra "ver mehteri" dercesine uzun uzadıya bir mesaj. İnanın akşam yatağa girmeden önce insanın okuyacağı bilgilerdi. Yine de bu mesajı gönderen dostumuz ihtiram ve saygı ifadelerini de başa eklediği için hoşuma gitmiş, bu dostumun tekrar aydın günlerine geri döneceğine dair umudum artmıştı. Fakat ne hikmetse internetle yeni tanışan ve köyde çobanlık yapan bir yakınım da aynı mesajı göndermesin mi? Eyvah! Yine eyvah! Kırıldı düş dünyamın pencereleri...

Bazen de öyle paylaşımlar oluyor ki bu mesajları gönderen aydın dostlarım yanlışlıkla mesajın yarısını kopyalayıp da gönderiyorlar. Ve nakilden nakile ulaşırken bu bilgiler değişik anlamlar da kazanmıyor değil.

Halbuki bizler, bilginin İslamileştirilmesi için çabalamalıyız. Muhsin ve berrak bir bilginin peşinde koşmalıyız. Dostlarımıza bir söz ya da kısa bir mesaj gönderirken iki kere düşünmeliyiz Acaba dostumuzun ne kadar hoşuna gider ve acaba ne kadar yüce Mevla'nın hoşuna gider. İmbiklerden süzülen mihenk taşına vurulan düşünce dalgalarıyla boğuşup duygu sahiline sağ salim ulaşabilen bilgilerin peşinde koşmalıyız. Bu konuda sabır, bizim en iyi yol arkadaşımız olmalı. Ancak o vakit bilgiden lezzet alabiliriz.

Bizler, sanal alemde dolaşan bilgileri vahyin imbiğinden geçirerek içselleştirmeliyiz. Beşeri bilgiyi ilahi bilgiyle uyumlu getirmeliyiz. İlahu00ee bilgiye ters düşen bilgileri tahlil etmeliyiz. Bilginin neresinde kopukluk var orayı tamir etmeliyiz.

Edebiyat Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı Şubesinde okuyanlar bilirler. Artık sözle işimiz olduğu için hocalarımız ilk olarak sözün mertebelerinden başlardı. "Küfür: Küfürbazların söylediği... Laf: Sokakta serseri gurubun söyledikleri... Söz: Normal insanların söylediği... Kelam-ı kibar: şairlerin, ediplerin söylediği... Hadis-i Şerif: Peygamberlerin söylediği... Ayet-i Kerime: Allah'ın söylediği söz..." Bu manevi iklimden yetişmiş biri olarak sözün gücünün farkında olmalıyız ve sözü kelam-ı kibar mertebesinde tutmalıyız.

Günümüzde artık yaptığı iş dolayısıyla kafası ve kalbi boşalan dostlarımıza neden bu mesajı gönderiyorsun, bu da nereden çıktı diyemiyoruz. Desek bir türlü demesek bir türlü. Seni farklı bir cenahta gösterebilirler. Kendilerine karşıymış gibi gösterebilirler. Kısacası çamur da atabilirler.

Korkum şudur ki bu hazımsız bilgiler paylaşıldıkça daha doğrusu bu hazımsız bilgilere iltifat edildikçe önümüzdeki asırda Mehmet Akif, Gemuhluoğlu, Sezai Karakoç, Atasoy Müftüoğlu gibi kendi şahsına münhasır aydınlar bu topraklarda yetişemeyecek. Yedi Güzel adam, Maviciler, Garipçiler, İkinci Yeniler gibi farklı fikir akımları da doğmayacak. Çünkü görünmez bir el, hepimizi birbirimize benzetmeye çalışıyor.