Fikir Özgürlüğünün Sınırı Nedir?
Fikir ve özgürlük. Birbirini besleyen insana has iki özellik. Fikirler ifade edilmek için özgürlüğe muhtaçtır, özgürlük fikirlerin doğmasına ve yeşermesini sağlar. Peki özgürlüğün bir sınırı olmalı mı? Sınırı olacak ise bu sınırı ne olmalı? Günümüzde birçok kişi fikir beyan etmekte ve bu firiklerinin kanunların koruduğu özgürlüğün sınırları içerisinde olduğunu iddia etmektedir.
Bunun son örneğini geçen hafta yaşadık. Peygamber Efendimize hakaret eden bir şahıs fikir özgürlüğüne sığınmıştır. Şahsın hakaret fiilini içeren sözleri fikirsizliğinin en belirgin göstergesidir. Ancak konumuz onun ne söylediği veya kişiliği ile ilgili değil? Hangi sözü fikir kabul edeceğiz ve özgürlük alanı içerisinde değerlendireceğiz, hangi sözü de hakaret kabul edeceğiz ve kanunlarla bu fiili işleyen kişiyi cezalandıracağız?
Bizde iki tür uygulama bulunmaktadır. Birincisi 5816 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun" ile Mustafa Kemal, şahsiyeti, büstü, kabri korunmakta ve bunları ihlal edenler hakkında ceza öngörülmektedir. İkinci olarak genel kurallar konulmuş olup hakimlere her somut olayda hakaret olup olmadığını değerlendirerek karar vermeleri yolu benimsenmiştir.
Avrupa'nın bazı ülkelerine baktığımızda ise Ermenilere soykırım yapılmadığı yönünde görüş belirtmek kanunlarca suç olarak sayılması yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar bizi yakından ilgilendirdiği için sık sık basına bu konuda haberler yansımaktadır. Yahudi soykırımının yaşanmadığını söyleyen ya da iddia edildiğinden daha az kişinin öldüğünü söyleyen birçok kişi bu ülkelerde yargılanmaktadır. Aynı topraklarda Peygamber efendimiz ile ilgili hiçbir Müslüman'ın kabul etmediği hakaret içerdiğini düşündüğü karikatürler yayınlanmakta ancak bunlar fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilmekte hiçbir cezai yaptırım uygulanmamaktadır. Avrupa toprakları ve burada yetişen kişiler ne yazık ki sürekli bu çelişkiyi yaşamaktadırlar. Olayları ilkeler üzerinden değil de çıkarlar üzerinden kendi bakış açıları üzerinden değerlendirdikleri için yanılgı payları çok yüksek olmaktadır.
Bizim topraklarımız da ise dindarlara karşı uzun süredir artarak devam eden hoşgörüsüzlük yerini bu dinin Peygamberine saldırmaya kadar vardırarak zirveye çıkmıştır. Bu bir kişinin zihninden mi çıkmıştır yoksa bir planın başlangıç aşaması mıdır? Bunu zaman gösterecek? Bu konu bizim fikir özgürlüğünü değerlendirmemiz açısından önemli bir vaka. Bir turnusol kağıdı görevi görecek. Müslümanlar için kabul edilemez olan bu sözler hukuk kuralları açısından değerlendirildiğinde bundan sonra ki olaylar için hangi düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirleme de yardımcı olacaktır. Bu olayı hiç yaşanmamış kabul etmek ile bunun üzerine giderek dava açmak bireysel olarak Müslümanların karar verecekleri bir konu. Ancak Peygamberin şahsi manevisi kanunla korunmalı mı yoksa genel kurallara mı tabi olmalı?
Geçen hafta peygamber efendimize hakaret edilmesinin sonrasında bazı ülkelerde karışıklıklar çıkması insanların yaralanması toplumda grupların birbiri ile karşı karşıya gelmesi gösteriyor ki toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren konularda devlet olayları akışına bırakmamalı. Fikir özgürlüğü sınırları belirlenmediğinde birilerinin özgürlüğünün kısıtlanmasına hayatlarının tehlikeye girmesine neden olabiliyor.
Karşılaştırmalı verdiğimiz örneklerle varmaya çalıştığımız nokta çok kültürlü çok dinli bir yapıda olan ülkemizde bir kişinin dikkatsizce veya kasıtlı olarak söylediği bir söz ile bizler de bu yabancı ülkelerde yaşanan olayları yaşar veya buna benzer sorunlar ile karşı karşıya kalır mıyız? Özel de ise Peygamber Efendimize karşı bundan sonra da bu tür hakaret amaçlı girişimler ile ilgili kanuni düzenleme yapılmalı mıdır?
Bu sorunun cevabı hiç düşünmeden Müslümanların çoğunlukta yaşadığı bir ülkede, Peygamberin şahsi manevisinin korunması gerekmektedir. Bu koruma gerçek bir koruma sağlayacak failler açısından caydırıcı cezaları öngörmelidir. Zira özellikle başka dinlerin vatandaşlarının ağırlıkta olduğu ülkelerde başlayan bu tür saldırılar ülkemize de bulaşmak üzeredir. Saldırılar karşı saldırıya dönmemesi için, Sevgi Peygamberine başka kişi veya grupların hakaret etmelerinin önlenmesi için Peygamberin şahsı manevisinin korunması amacı ile kanuni düzenleme yapılmalı ve bu tür girişimlerin önü kesilmelidir.