Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Kasım 2020

Fikir Dünyamıza Yeni Eserler

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de koronavirüs dolayısıyla olağanüstü bir dönem yaşanırken yayıncıların yeni çıkardığı kitaplar okuru sevindiriyor.

Virüs salgını, artışa rağmen Türkiye’de kontrol altında tutulurken kitapseverleri sevindiren gelişmeler de yaşanıyor. Sezon başladıktan sonra yayıncıların art arda yayımladığı kitaplar, okurun ilgisini çekiyor. Yayıncılık sektörü mevcut sıkıntılara rağmen canlılığını koruyor. Yayınevleri yeni yazarların kitaplarını okuyuculara ulaştırırken klasikleşmiş eserleri de yeniden kültür hayatımıza kazandırıyor.

Ötüken Neşriyat, Servet-i Fünun Edebiyatı’nın önemli isimlerinden Halit Ziya Uşaklıgil’in bütün eserlerini iyi bir baskı ve titiz bir hazırlık ile roman severlere ulaştırıyor. Bazıları televizyon dizisi yapılan Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar ve Nemide, yayınevinin bugünlerde vitrinleri süsleyen kitapları. Sevindirici olan husus şu ki, eserlerin orijinal hâli bozulmuyor. Romanlar, yazarın kaleme aldığı şekliyle okura ulaştırılıyor.

Uşaklıgil’in eserlerinin “açıklama ve Notları” Selçuk Karakılıç’a ait. İyi bir edebiyat araştırıcısı olan Karakılıç, izaha muhtaç kavramları ve isimleri dipnotlarda açıklarken bugün için anlaşılması zor olan kelimelerin de karşılığını yine sayfa altlarında okura sunuyor. Böylece okuyucu, romanda bilmediği kelimeleri de öğrenmiş oluyor. Halit Ziya gibi bir döneme imza atmış olan bir edebiyatçıyı merak edenler için tavsiye edeceğim bir külliyat. Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek’in yayıma hazırladığı bir başka roman, Safvet Nezihi’nin Kadın Kalbi’dir. Zavallı Necdet romanıyla geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Nezihi’nin, bu beşinci romanı, ilk defa Latin harflerine aktarılmış bulunuyor. Roman daha önce, 1905 ve 1927 yıllarında iki defa eski alfabeyle basılmıştı.

Tarık Buğra’nın Tiyatroları

Türk tiyatro yazarları arasına seçkin bir yeri bulunan Tarık Buğra’nın İbiş’in Rüyası ve Akümülatörlü Radyo’su biliniyor. Bu iki güçlü eser, uzun yıllardan beri çeşitli tiyatrolar tarafından sahneleniyor. Ötüken’in 1988 yılında ilk defa neşrettiği Güneş ve Arslan ile 1979’da ilk olarak kitapseverlere sunduğu Yüzlerce Çiçek Birden Açtı ise pek bilinmiyordu. Usta yazarın eserlerini toplu olarak okuyucularına kazandıran yayınevi, iyi ki bu iki kitabı yeniden yayımladı. Güneş ve Arslan için yazarı, “Tarihî bir oyun değildir, belki bir masaldır, ama evvel zaman içinde yerine, gelecek zamanlar içinde diye başlanacak bir masaldır.” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Gelecek zamanlar içinde diye başlanacak bir masaldır ki, mutlu bir dünyanın olabileceğini, yâni sevginin, barışın, bağımsızlığın, ezmek, hükmetmek, sömürmek tutkusunu yenebileceğini anlamaya hiç değilse düşündürtmeye yönelir.” Buğra’nın “En sevdiğim eserlerimdendir” dediği Yüzlerce Çiçek Birden Açtı piyesi, 1989-1990 yıllarında Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenmişti. Oyunda, baskı rejimlerinin insanın mutlu olma hakkını nasıl elinden aldığı, onu nasıl buhrana sürüklediği dile getiriliyor. Türk edebiyatının yüz aklarından biri olan Tarık Buğra’nın büyük romancı olduğu aşikâr. Ama o aynı zamanda iyi bir hikâyeci ve mükemmel bir tiyatro yazarıdır da. Edebiyatın bu türlerinde de başarılı örnekler vermiştir.

Tasavvufa Kitaplarına İlgi

Bazı televizyonlarda bilgisiz kimi konuşmacılar her ne kadar tarikatların aleyhinde atıp tutsa da yayın dünyasında tasavvuf kitapları büyük rağbet görüyor. Aslında bu tasavvufî eserler, evvelâ o ‘ehliyetsiz’ ve ‘liyâkatsız’ konuşmacılara okutulmalı. Her konuşmalarında siyasete ayar vermek için ‘liyakat’ı öne çıkarmalarına rağmen bu kişilerin ‘ehliyet’ten bîbehre olduğu gün gibi ortada. Esasen bu ayıp, birçok uzman dururken öncelikle o cahilleri konuşturanlarda! Kapı Yayınları’nın yeni yayımladığı üç eser, inanç dünyamızın üç konusuna dair. İlki bir şark klasiği: Ferîdüddin Attâr’ın Esrârnâme’si. Fatma Kopuz Çetinkaya’nın hazırladığı kitap, gönül dünyamızın ana kaynaklarından birisi olarak vitrinleri süslüyor. Asırlardan beri İslam dünyasında okunagelen Attâr’ın tasavvufî ve hikmet muhtevalı hikâyeleri bugüne kadar dilden dile okundu, yürekten yüreğe yayıldı. “Sırlar kitabı”, insanoğlunu eşyanın katılığından, maddenin karanlığından manevi aydınlığa davet eden bir rehber…

Râbilatü’l-Adeviyye

Tarih boyunca dünya hayatından uzaklaşıp züht ve takva ile ahiret yolculuğuna hazırlanan, ömrünü iyilik ve güzellikle geçiren, ruhlarını arındıran ve nefsini terbiye eden mutasavvıflar pek çoktur. Ancak bu Allah dostlarının neredeyse tamamı erkek. Râbiatü’l-Adeviyye ise, bir ‘kadın evliya’ olarak tanınmış, sadece Müslümanlar arasında değil bütün insanlar tarafından da kabul ve alaka görmüş, hayatı farklı kişilerce yazılmış ve efsaneleşmiş bir hanım ermiş. Mehmed Âkif Ersoy’un damadı Ömer Rıza Doğrul’un kaleme aldığı Aşkın Saf İncisi Râbiatü’l-Adeviyye isimli eser, bu kutlu kadının tarih boyunca nasıl anlaşıldığı ve anlatıldığı, sahih kaynakların yardımıyla okura sunuluyor.

Tasavvuf Meseleleri

Tasavvuf ve tarikatlarla ilgili pek çok esere imza atan, eski kültürümüzü en iyi bilenlerden edebiyat tarihçisi ve araştırıcısı Abdülbaki Gölpınarlı’nın Tasavvuf Meseleleri Sorular ve Cevaplarla, Kapı’dan meraklı okura ulaştı. ‘Tasavvuf’, ‘Sufi’, ‘Mutasavvıf’ kelimelerinin ve tasavvuf kavramlarının açıklandığı ilk bölümden sonra ‘tekke’, ‘derviş’, ‘tasavvufun kaynakları’, ‘tasavvuf ve sufiler’ gibi konular ayrıntılı biçimde aktarılıyor. Kitapta diğer işlenen konulardan bazıları: ‘Tasavvufun ilk mümessilleri’, ‘Taç, Hırka ve Zikir’, ‘Vahdet-i Vücut’, ‘İnsan ve Yaratılış’, ‘Aşk ve Cezbe’, ‘Bâtınilik’, ‘Melâmet’, ‘Edebiyatta Tasavvuf’, ‘Tasavvuf Terimleri’, ‘Divan ve Halk Edebiyatında Tasavvuf’. İslam’ı yaşama biçimi olan tasavvuf, şüphesiz bir derya. Bu âlemi Gölpınarlı’nın gözüyle görmek isteyenler için önemli bir kitap.

Huzur Atlası

Fakülte yıllarımızda Ahmet Hamdi Tanpınar çok okunan bir yazar değildi. Rahmetli hocam Mehmet Kaplan’ın ısrarlı tavsiyeleri ile başta Huzur olmak üzere bütün eserlerini okumaya başladık. Tanpınar çok farklı cepheleri olan bir edebiyatçı. Doğu ve Batı arasında sentezler yapmaya çalışmış bir aydın aynı zamanda. Aradan 40 yıl geçmiş, şimdi en çok okunan yazarlarımızdan. Hatta yurtdışında çok tanınan isimlerden. Şüphesiz bu ilgi sevindiricidir. Tanpınar hakkında yazılanların sayısı da giderek artıyor. Turgay Anar’ın’ın Huzur Atlası, “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur Romanını Okuma Kılavuzu” olarak sunuluyor. Anar bu kitabında, Huzur’dan yola çıkarak Tanpınar’ın dünyasını kuşatan kavramlar, şahıslar kadrosu ve eserlerinde anlattığı mekânlar üzerinde duruyor. Onun en yoğun diyebileceğimiz, fikir hamulesi yüksek, çağrışımları ziyade olan Huzur’u daha iyi anlayabilmek ve kavrayabilmek için bir ön kitap. 400’den fazla madde ile Huzur’a tutulan bu ayna, Tanpınar’ın bir eserinden yola çıkılarak hazırlanmış özel ansiklopedidir. Alfabetik olarak hazırlanan maddeler, bizi Huzur’a ve Tanpınar’a daha da yaklaştırıyor. Turgay Anar, bu eseri ortaya koyabilmek için çok emek vermiş, geniş araştırmalar yapmış ve daha önce Tanpınar hakkında yazmış olan akademisyenlerle, yazarlarla görüşmüş, onların birikiminden de faydalanmış. Ahmet Hamdi Tanpınar’ı daha iyi anlayabilmek için okunması gereken temel kitapların önüne çıkmış bulunuyor Huzur Atlası. Hacmiyle, muhtevasıyla ve farklı sunumuyla severek okuyacağınız, elinizden bırakamayacağınız iyi bir kılavuz kitap.

Rudekî-yi Semerkandî Divanı

Nimet Yıldırım’ın hazırlayıp günümüze aktardığı Rudekî-yi Semerkandî Divanı’nda bize İran’ın ilk öncü şairi ve Fars şiirinin kurucusu kabul edilen sanatkârı tanıtılıyor. “Arap ve Acem şairleri içerisinde bir benzerinin olmadığı” belirtilen Rudekî, çağdaşları arasında da kendisini sevdirmiş ve kabul ettirmiş bir büyük sanatkâr. Devrinin şairleri tarafından “Şairlerin Hocası” ve “Şairlerin Sultanı” gibi unvanlarla vasıflandırılan Rudekî, bir söz üstadı olmanın yanı sıra edebiyatı kanatlandıran, şiire irtifa kazandıran bir gönül insanıdır aynı zamanda. Nimet Yıldırım bu kitapta şairin hayatı, edebî kişiliği, yetiştiği muhit ve çevresi hakkında yaptığı geniş araştırmayı yetkin biçimde ortaya koyuyor. Rudekî Divanı’nın Türkçe tercümesinin, Nimet Yıldırım’ın titiz çalışması ve gayreti sayesinde vücut bulduğunu söylemeliyiz. Divanın Farsça orijinal metni de bu tercümeyle birlikte okuyucunun istifadesine ve dikkatine sunuluyor. (Dergâh)

Hâce-İ Evvel’in Külliyatı

Son yıllarda eserlerine artan ilgi ile gündeme gelen âdeta yeniden keşfettiğimiz büyük yazarlarımızdan biri de Ahmet Mithat Efendi’dir. Dergâh Yayınları, Ahmet Mithat Efendi’nin bütün kitaplarını edebiyat dünyamıza kazandırmaya devam ediyor. Daha önce diğer eserlerini neşreden yayınevi, şimdi de “Hace-i Evvel”in önemli romanlarından biri olan Henüz On Yedi Yaşında’yı vitrinlere taşıdı. Müberra Bağcı’nın hazırladığı roman, bizi Tanzimat devrinin çok cepheli büyük ustasıyla ve olağanüstü dünyasıyla buluşturuyor. Şüphesiz, Efendi’nin “yeniden doğuşu”nu sağlayabilecek bu neşriyat önemlidir.

Sultan Abdülhamid’in Sırları

TRT’nin büyük ilgi çeken “Payitaht Abdülhamid” dizisi vatandaşlar tarafından ilgi ile takip edilirken, “Göksultan”ımız ve “Ulu Hakan”ımız hakkında muhtelif yayınevleri birçok kitabı okura ulaştırmayı sürdürüyor. Tarih yayıncılığında iddialı olan Akıl Fikir Yayınları, şimdi de Sultan Abdülhamid’in Yöneticilik Sırları’nı neşretti. Zora düşmüş koca bir devleti 33 yıl üstün bir siyasi deha ile ayakta tutan İkinci Abdülhamid’in başarısının sırları çok değerli. Bugün tarihçiler tarafından siyasi dehası takdir edilen padişahın idareciliği sırasındaki davranışlarını, Adnan Nur Baykal araştırmış ve kaleme almış.

Yusuf Akçura İçin İki Kitap

Yusuf Akçura, düşünce tarihimizin ve milliyetçilik-Türkçülük akımının önemli temsilcilerindendir. Akçura’nın kitaplarından Yeni Türk Devletinin Öncüleri Bilge Kültür Sanat Yayıncılık’tan, Üç Tarz-ı Siyâset ise Kapı Yayınları’ndan fikir dünyamıza sunuldu. İlk kitabı hazırlayan Mustafa Nejat Sefercioğlu. Yakup Öztürk’ün hazırladığı Üç Tarz-ı Siyâset’in ise günümüz Türkçesi ile, orijinali ve Osmanlı Türkçesi metni bir arada veriliyor. Türkiye’nin düşünce hayatında derin izler bırakmış, tesirleri olmuş ve eserleriyle gündemde kalmış bir fikir adamını tanımak, bugünkü aydınlarımız için önem arz ediyor.

Ömer Seyfettin’in 100. Yılı

Bu yıl Ömer Seyfettin’in vefatının 100. Yılı. Millî edebiyatımızın büyük hikâyecisi, hâlâ sevgiyle okunan bir kalem erbabı. Cancağızım Ömer kitabımızı neşreden Akıl Fikir Yayınları, hikâyecimizin seçme eserlerini de bir kitapta topladı. Aydil Erol’un hazırladığı kitapta Ömer Seyfettin’in en çok sevilen hikâyeleri bir araya getirilmiş bulunuyor. Ziya Şakir’in bütün eserlerini neşreden Akıl Fikir, şimdi de yazarın Türkiye Yahudileri’ni güzel bir kapakla neşretti. Ayrıca İbrahim Alaattin Gövsa’nın Günün Düşüncesi, Söz Oyunları ile Sabatay Sevi isimli kitaplarını da günışığına çıkardı. Böylece, unutulmuş bir yazar olan İbrahim Alaattin Gövsa’nın eserleriyle yeniden gündeme geldiğini söylemeliyiz.