Fikir Dünyamıza Yeni Eserler
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de koronavirüs dolayısıyla olağanüstü bir dönem yaşanırken yayıncıların yeni çıkardığı kitaplar okuru sevindiriyor.
Virüs
salgını, artışa rağmen Türkiye’de kontrol altında tutulurken kitapseverleri
sevindiren gelişmeler de yaşanıyor. Sezon başladıktan sonra yayıncıların art
arda yayımladığı kitaplar, okurun ilgisini çekiyor. Yayıncılık sektörü mevcut
sıkıntılara rağmen canlılığını koruyor. Yayınevleri yeni yazarların kitaplarını
okuyuculara ulaştırırken klasikleşmiş eserleri de yeniden kültür hayatımıza
kazandırıyor.
Ötüken
Neşriyat, Servet-i Fünun Edebiyatı’nın önemli isimlerinden Halit Ziya
Uşaklıgil’in bütün eserlerini iyi bir baskı ve titiz bir hazırlık ile roman severlere
ulaştırıyor. Bazıları televizyon dizisi yapılan Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah,
Kırık Hayatlar ve Nemide, yayınevinin bugünlerde
vitrinleri süsleyen kitapları. Sevindirici olan husus şu ki, eserlerin orijinal
hâli bozulmuyor. Romanlar, yazarın kaleme aldığı şekliyle okura ulaştırılıyor.
Uşaklıgil’in
eserlerinin “açıklama ve Notları” Selçuk Karakılıç’a ait. İyi bir edebiyat
araştırıcısı olan Karakılıç, izaha muhtaç kavramları ve isimleri dipnotlarda
açıklarken bugün için anlaşılması zor olan kelimelerin de karşılığını yine
sayfa altlarında okura sunuyor. Böylece okuyucu, romanda bilmediği kelimeleri
de öğrenmiş oluyor. Halit Ziya gibi bir döneme imza atmış olan bir edebiyatçıyı
merak edenler için tavsiye edeceğim bir külliyat. Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek’in
yayıma hazırladığı bir başka roman, Safvet Nezihi’nin Kadın Kalbi’dir. Zavallı
Necdet romanıyla geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Nezihi’nin, bu beşinci
romanı, ilk defa Latin harflerine aktarılmış bulunuyor. Roman daha önce, 1905
ve 1927 yıllarında iki defa eski alfabeyle basılmıştı.
Tarık Buğra’nın Tiyatroları
Türk
tiyatro yazarları arasına seçkin bir yeri bulunan Tarık Buğra’nın İbiş’in Rüyası ve Akümülatörlü Radyo’su biliniyor.
Bu iki güçlü eser, uzun yıllardan beri çeşitli tiyatrolar tarafından sahneleniyor.
Ötüken’in 1988 yılında ilk defa neşrettiği Güneş
ve Arslan ile 1979’da ilk olarak kitapseverlere sunduğu Yüzlerce Çiçek Birden Açtı ise pek bilinmiyordu.
Usta yazarın eserlerini toplu olarak okuyucularına kazandıran yayınevi, iyi ki
bu iki kitabı yeniden yayımladı. Güneş ve
Arslan için yazarı, “Tarihî bir oyun değildir, belki bir masaldır, ama
evvel zaman içinde yerine, gelecek zamanlar içinde diye başlanacak bir
masaldır.” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Gelecek zamanlar içinde diye
başlanacak bir masaldır ki, mutlu bir dünyanın olabileceğini, yâni sevginin,
barışın, bağımsızlığın, ezmek, hükmetmek, sömürmek tutkusunu yenebileceğini
anlamaya hiç değilse düşündürtmeye yönelir.” Buğra’nın “En sevdiğim
eserlerimdendir” dediği Yüzlerce Çiçek
Birden Açtı piyesi, 1989-1990 yıllarında Devlet Tiyatroları tarafından
sahnelenmişti. Oyunda, baskı rejimlerinin insanın mutlu olma hakkını nasıl
elinden aldığı, onu nasıl buhrana sürüklediği dile getiriliyor. Türk
edebiyatının yüz aklarından biri olan Tarık Buğra’nın büyük romancı olduğu aşikâr.
Ama o aynı zamanda iyi bir hikâyeci ve mükemmel bir tiyatro yazarıdır da.
Edebiyatın bu türlerinde de başarılı örnekler vermiştir.
Tasavvufa Kitaplarına İlgi
Bazı
televizyonlarda bilgisiz kimi konuşmacılar her ne kadar tarikatların aleyhinde
atıp tutsa da yayın dünyasında tasavvuf kitapları büyük rağbet görüyor. Aslında
bu tasavvufî eserler, evvelâ o ‘ehliyetsiz’ ve ‘liyâkatsız’ konuşmacılara okutulmalı.
Her konuşmalarında siyasete ayar vermek için ‘liyakat’ı öne çıkarmalarına
rağmen bu kişilerin ‘ehliyet’ten bîbehre olduğu gün gibi ortada. Esasen bu ayıp,
birçok uzman dururken öncelikle o cahilleri konuşturanlarda! Kapı Yayınları’nın
yeni yayımladığı üç eser, inanç dünyamızın üç konusuna dair. İlki bir şark
klasiği: Ferîdüddin Attâr’ın Esrârnâme’si.
Fatma Kopuz Çetinkaya’nın hazırladığı kitap, gönül dünyamızın ana
kaynaklarından birisi olarak vitrinleri süslüyor. Asırlardan beri İslam
dünyasında okunagelen Attâr’ın tasavvufî ve hikmet muhtevalı hikâyeleri bugüne
kadar dilden dile okundu, yürekten yüreğe yayıldı. “Sırlar kitabı”, insanoğlunu
eşyanın katılığından, maddenin karanlığından manevi aydınlığa davet eden bir
rehber…
Râbilatü’l-Adeviyye
Tarih
boyunca dünya hayatından uzaklaşıp züht ve takva ile ahiret yolculuğuna hazırlanan,
ömrünü iyilik ve güzellikle geçiren, ruhlarını arındıran ve nefsini terbiye
eden mutasavvıflar pek çoktur. Ancak bu Allah dostlarının neredeyse tamamı
erkek. Râbiatü’l-Adeviyye ise, bir ‘kadın evliya’ olarak tanınmış, sadece
Müslümanlar arasında değil bütün insanlar tarafından da kabul ve alaka görmüş,
hayatı farklı kişilerce yazılmış ve efsaneleşmiş bir hanım ermiş. Mehmed Âkif
Ersoy’un damadı Ömer Rıza Doğrul’un kaleme aldığı Aşkın Saf İncisi Râbiatü’l-Adeviyye isimli eser, bu kutlu kadının
tarih boyunca nasıl anlaşıldığı ve anlatıldığı, sahih kaynakların yardımıyla
okura sunuluyor.
Tasavvuf Meseleleri
Tasavvuf
ve tarikatlarla ilgili pek çok esere imza atan, eski kültürümüzü en iyi
bilenlerden edebiyat tarihçisi ve araştırıcısı Abdülbaki Gölpınarlı’nın Tasavvuf Meseleleri Sorular ve Cevaplarla,
Kapı’dan meraklı okura ulaştı. ‘Tasavvuf’, ‘Sufi’, ‘Mutasavvıf’ kelimelerinin
ve tasavvuf kavramlarının açıklandığı ilk bölümden sonra ‘tekke’, ‘derviş’, ‘tasavvufun
kaynakları’, ‘tasavvuf ve sufiler’ gibi konular ayrıntılı biçimde aktarılıyor. Kitapta
diğer işlenen konulardan bazıları: ‘Tasavvufun ilk mümessilleri’, ‘Taç, Hırka
ve Zikir’, ‘Vahdet-i Vücut’, ‘İnsan ve Yaratılış’, ‘Aşk ve Cezbe’, ‘Bâtınilik’,
‘Melâmet’, ‘Edebiyatta Tasavvuf’, ‘Tasavvuf Terimleri’, ‘Divan ve Halk
Edebiyatında Tasavvuf’. İslam’ı yaşama biçimi olan tasavvuf, şüphesiz bir
derya. Bu âlemi Gölpınarlı’nın gözüyle görmek isteyenler için önemli bir kitap.
Huzur Atlası
Fakülte
yıllarımızda Ahmet Hamdi Tanpınar çok okunan bir yazar değildi. Rahmetli hocam
Mehmet Kaplan’ın ısrarlı tavsiyeleri ile başta Huzur olmak üzere bütün eserlerini okumaya başladık. Tanpınar çok
farklı cepheleri olan bir edebiyatçı. Doğu ve Batı arasında sentezler yapmaya
çalışmış bir aydın aynı zamanda. Aradan 40 yıl geçmiş, şimdi en çok okunan
yazarlarımızdan. Hatta yurtdışında çok tanınan isimlerden. Şüphesiz bu ilgi
sevindiricidir. Tanpınar hakkında yazılanların sayısı da giderek artıyor. Turgay
Anar’ın’ın Huzur Atlası, “Ahmet Hamdi
Tanpınar’ın Huzur Romanını Okuma Kılavuzu” olarak sunuluyor. Anar bu kitabında,
Huzur’dan yola çıkarak Tanpınar’ın
dünyasını kuşatan kavramlar, şahıslar kadrosu ve eserlerinde anlattığı mekânlar
üzerinde duruyor. Onun en yoğun diyebileceğimiz, fikir hamulesi yüksek,
çağrışımları ziyade olan Huzur’u daha
iyi anlayabilmek ve kavrayabilmek için bir ön kitap. 400’den fazla madde ile Huzur’a tutulan bu ayna, Tanpınar’ın bir
eserinden yola çıkılarak hazırlanmış özel ansiklopedidir. Alfabetik olarak
hazırlanan maddeler, bizi Huzur’a ve
Tanpınar’a daha da yaklaştırıyor. Turgay Anar, bu eseri ortaya koyabilmek için çok
emek vermiş, geniş araştırmalar yapmış ve daha önce Tanpınar hakkında yazmış
olan akademisyenlerle, yazarlarla görüşmüş, onların birikiminden de
faydalanmış. Ahmet Hamdi Tanpınar’ı daha iyi anlayabilmek için okunması gereken
temel kitapların önüne çıkmış bulunuyor Huzur
Atlası. Hacmiyle, muhtevasıyla ve farklı sunumuyla severek okuyacağınız,
elinizden bırakamayacağınız iyi bir kılavuz kitap.
Rudekî-yi Semerkandî Divanı
Nimet
Yıldırım’ın hazırlayıp günümüze aktardığı Rudekî-yi
Semerkandî Divanı’nda bize İran’ın ilk öncü şairi ve Fars şiirinin kurucusu
kabul edilen sanatkârı tanıtılıyor. “Arap ve Acem şairleri içerisinde bir
benzerinin olmadığı” belirtilen Rudekî, çağdaşları arasında da kendisini
sevdirmiş ve kabul ettirmiş bir büyük sanatkâr. Devrinin şairleri tarafından
“Şairlerin Hocası” ve “Şairlerin Sultanı” gibi unvanlarla vasıflandırılan
Rudekî, bir söz üstadı olmanın yanı sıra edebiyatı kanatlandıran, şiire irtifa
kazandıran bir gönül insanıdır aynı zamanda. Nimet Yıldırım bu kitapta şairin
hayatı, edebî kişiliği, yetiştiği muhit ve çevresi hakkında yaptığı geniş araştırmayı
yetkin biçimde ortaya koyuyor. Rudekî
Divanı’nın Türkçe tercümesinin, Nimet Yıldırım’ın titiz çalışması ve
gayreti sayesinde vücut bulduğunu söylemeliyiz. Divanın Farsça orijinal metni
de bu tercümeyle birlikte okuyucunun istifadesine ve dikkatine sunuluyor. (Dergâh)
Hâce-İ Evvel’in Külliyatı
Son
yıllarda eserlerine artan ilgi ile gündeme gelen âdeta yeniden keşfettiğimiz büyük
yazarlarımızdan biri de Ahmet Mithat Efendi’dir. Dergâh Yayınları, Ahmet Mithat
Efendi’nin bütün kitaplarını edebiyat dünyamıza kazandırmaya devam ediyor. Daha
önce diğer eserlerini neşreden yayınevi, şimdi de “Hace-i Evvel”in önemli
romanlarından biri olan Henüz On Yedi
Yaşında’yı vitrinlere taşıdı. Müberra Bağcı’nın hazırladığı roman, bizi
Tanzimat devrinin çok cepheli büyük ustasıyla ve olağanüstü dünyasıyla buluşturuyor.
Şüphesiz, Efendi’nin “yeniden doğuşu”nu sağlayabilecek bu neşriyat önemlidir.
Sultan Abdülhamid’in Sırları
TRT’nin
büyük ilgi çeken “Payitaht Abdülhamid” dizisi vatandaşlar tarafından ilgi ile
takip edilirken, “Göksultan”ımız ve “Ulu Hakan”ımız hakkında muhtelif
yayınevleri birçok kitabı okura ulaştırmayı sürdürüyor. Tarih yayıncılığında
iddialı olan Akıl Fikir Yayınları, şimdi de Sultan
Abdülhamid’in Yöneticilik Sırları’nı neşretti. Zora düşmüş koca bir devleti
33 yıl üstün bir siyasi deha ile ayakta tutan İkinci Abdülhamid’in başarısının
sırları çok değerli. Bugün tarihçiler tarafından siyasi dehası takdir edilen
padişahın idareciliği sırasındaki davranışlarını, Adnan Nur Baykal araştırmış
ve kaleme almış.
Yusuf Akçura İçin İki Kitap
Yusuf
Akçura, düşünce tarihimizin ve milliyetçilik-Türkçülük akımının önemli
temsilcilerindendir. Akçura’nın kitaplarından Yeni Türk Devletinin Öncüleri Bilge Kültür Sanat Yayıncılık’tan, Üç Tarz-ı Siyâset ise Kapı
Yayınları’ndan fikir dünyamıza sunuldu. İlk kitabı hazırlayan Mustafa Nejat
Sefercioğlu. Yakup Öztürk’ün hazırladığı Üç
Tarz-ı Siyâset’in ise günümüz Türkçesi ile, orijinali ve Osmanlı Türkçesi
metni bir arada veriliyor. Türkiye’nin düşünce hayatında derin izler bırakmış,
tesirleri olmuş ve eserleriyle gündemde kalmış bir fikir adamını tanımak,
bugünkü aydınlarımız için önem arz ediyor.
Ömer Seyfettin’in 100. Yılı
Bu yıl
Ömer Seyfettin’in vefatının 100. Yılı. Millî edebiyatımızın büyük hikâyecisi,
hâlâ sevgiyle okunan bir kalem erbabı. Cancağızım
Ömer kitabımızı neşreden Akıl Fikir Yayınları, hikâyecimizin seçme eserlerini
de bir kitapta topladı. Aydil Erol’un hazırladığı kitapta Ömer Seyfettin’in en
çok sevilen hikâyeleri bir araya getirilmiş bulunuyor. Ziya Şakir’in bütün
eserlerini neşreden Akıl Fikir, şimdi de yazarın Türkiye Yahudileri’ni güzel bir kapakla neşretti. Ayrıca İbrahim
Alaattin Gövsa’nın Günün Düşüncesi, Söz
Oyunları ile Sabatay Sevi isimli
kitaplarını da günışığına çıkardı. Böylece, unutulmuş bir yazar olan İbrahim
Alaattin Gövsa’nın eserleriyle yeniden gündeme geldiğini söylemeliyiz.