Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Temmuz 2014

Feylesof Rıza Tevfik Hakkında

Onu lise edebiyat kitaplarında "Uçun Kuşlar" şiiriyle tanımıştım. Edebiyat hayatı, siyasi hayatının biraz gerisinde kalmış olmalı ki "Serab-ı Ömrüm" adlı bir şiir kitabının varlığından haberdarız.

Daha sonra hocalık hayatımızda bu şiiri ve bu şairi anlatma sırası bana gelmişti. merhum Ahmet Kaya'nın seslendirdiği "Uçun Kuşlar" şiirinin kaseti almış ve bu şairimiz hakkında biraz daha malumat arayışına girmiştim. Öğrencilere edebiyat dersinde malzeme kolaylığı için kütüphanede bazı kitapları karıştırıyorum. Hilmi Yücebaşı'ın 1957 yılında hazırladığı bir kitaba rastlıyorum. Feylesof Rıza Tevfik hakkında yazılmış, sayfaları sökük, yırtık olan bu kitap üzerinde daha önce bazı notlar almış olduğumu gördüm.

Orada aldığım notlar arasında şairimizin sıra dışı yönüne vurgu yapmışım. Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca, Latince, İspanyolca, Arapça, Farsça, Arnavutça ve Ermenice dillerini okuma, yazma ve konuşma düzeyinde çok iyi derecede bilen bu zatın sıra dışı olması ihtimal dahilindedir. Bir dönem doktor, bir dönem Maarif Nazırlığı (Meb Bakanı) bir dönem Masonlar Büyük Locasının üstadı, bir dönem şuaray-ı devlet (danıştay), bir dönem de Darülfünun edebiyat şubesinde felsefe derslerini verir. Ve felsefenin eğitim sistemimizde yer alması için çok çabalamıştır.

Şairimizin Sultan Abdülhamit'e karşı geldiğini ve sonradan üzülüp pişmanlık şiirini yazdığı "Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhaniyetinden İstimdat" adlı şiiri o günleri özetler nitelikteydi.

"Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han? / Feryadım varır mı barigahına? Ölüm uykusundan bir lahza uyan, / Şu nankör milletin bak günahına "

Ve devam ediyordu maruzatını anlatmaya;

Du00eevane sen değil, meğer bizmişiz,/ Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz. Sade deli değil edepsizmişiz,/ Tükürdük atalar kıblegahına." Affını istiyordu.

Ankara Hükümeti galip gelince mağlup olarak Rıza Tevfik sürgüne yollanıyor. Sürgün Sebebi ise Sevr anlaşmasını imzalayan heyet arasında bulunmasıymış. Yüz ellilikler listesinde yer alır ve 1922-1943 yıllarını Arap illerinde sürgünde geçirir. Aslında Rıza Tevfik, Milli Mücadele yıllarında da bu hareketin başarıya ulaşamayacağını düşünüyordu. Sakarya savaşında İngilizlerin adeta bir elçisi gibi davranıyordu. Dahası o üniversite kürsüsünde de "Milli Mücadeleye olan muhalifliğini dile getiriyordu.

Rıza Tevfik, sürgün günü alelacele İstanbul'dan ayrılmış, ailesinden bir miktar para alabilmiş ve Egypt adlı bir vapura kendisini can havliyle atabilmişti. O, meçhul ufuklara bakmak yerine gerisinde bıraktığı İstanbul'un ufuklarını seyre dalmıştı. İstanbul, ondan, o da İstanbul'dan uzaklaşıyordu. Bir defa daha hasretle canım dediği şehrine bakmıştı.

Ona göre dünyanın hiçbir yerinde böyle bir panorama yoktu ve olamazdı da. Bildiği ve gördüğü bütün şehirlerin çehrelerini ve şemaili onu etkilememişti. Mesela Newyork, panoramasını bir mezaristana benzetir. Buna karşın İstanbul ise nefis kubbeler ve narin minarelerle süslüdür. Hele Mecidiye (Ortaköy) camiinden Sarayburnu'na, Ayasofya'ya kadar ki o yarım daireu2026 Vapurun güvertesinde parmaklığa dayanmış olduğu halde bu ufka hasretle bakmayı sürdürmüştü. İstanbul ufukta kaybolunca onun bedeninde de ruh kalmamıştı. Adeta eski bir kefenin örtüsü gibi bir örtüyü üzerine atmış, derin bir uykuya dalmıştı.

Uzun bir vapur yolcuğundan sonra İskenderiye rıhtımına çıkıyor. Orada üç gün kalır, sonraki durak Kahire'dir. Burada bir otelde birkaç gün kaldıktan sonra bedevi kıyafetine bürünüp Mısır'da öylece dolaşmağı akıl eder. Yeni de sakal bırakmıştır. O sıralarda kendisiyle İstanbul'da dostu olan Emir Abdullah İngiltere'den dönmüştü. Kahire yakınlarında Zeytune civarında kalıyordu. Bunu fırsat bilen Rıza Tevfik her Cuma günü bu dostunu ziyaret etmişti. Ve onunla güzel bir İstanbul Türkçesiyle sohbet edebilmişti.

Uçun Kuşlar Uçun şiiri nerde yazılmış peki. Şair, Mısır'dan ayrılınca Lübnan'ın Cünye kasabasına gelir. Orada yalnızlığı ve gurbetliği birlikte yaşar. O vakit İstanbul'u hatırlar. Bebek, Ortaköy, Emirgan, Beylerbeyi ve Boğaz manzarasını hatırlar. Şiir bu hatıradan neşet eder. Bence en güzel gurbet şiiridir bu;

Uçun kuşlar uçun doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sünbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.

u2026u2026u2026u2026u2026

Tasavvuftan sosyalizme, felsefeden tiyatroya, vahdet-i vücuda uzanan dahi bir birikimi tüketmişiz.

*Okuyucularımızın Ramazan Bayramını tebrik ederken, hasseten Ankara'da mukim okuyucum Osman Şener beye selamlarımı iletiyorum.