Fetolojik teoloji (1)
Teoloji derken hem Fetullah Gülen için oluşturulan sofistike ve "sorgulanamaz" makamı! hem bu makama sadakatin teolojik sorumluluğunu ve hem de bu teoloji gereği oluşan normatif değerlerin "nasıl"lığını kastediyoruz.
Öncelikle Fetolojik Teoloji'nin (buna kısaca F-TEOLOJİ diyebiliriz) oluşmasını Fetullah Gülen'in kendi söyledikleri üzerinden temellendirileceğiz. Sonraki bölümde ise oluşturdukları heretik anlayıştan "mü'minlerinin" nasıl bir hareket fıkh(ın)a inandırıldığını anlamaya çalışacağız. Çünkü helal-haram, günah-sevap FETÖ'de her an yer değiştirebiliyor.
HAZIRLIK DÖNEMİ:
1960'lı yıllara gittiğimizde Fetullah Gülen ve onu projelerine dahil eden aklın nasıl bir dini sistem hazırladıklarının izlerini görebiliyoruz. Bu sistem, "Fetullah Gülen'in sözünden çıkan dinden çıkar" inancı üzerine inşa edilmiş.
Gülen'in "mu'minlerini" bu sisteme nasıl alıştırdığını irdelediğimizde, yıllarca peygamberlerin yaşadıkları serüveni taklit ettiğini görüyoruz. Son peygamber Muhammed Mustafa ve önceki peygamberlerin (hepsine selam olsun) vahiy almadan önce bazı süreçlerden geçtiklerini kitaplardan okuyoruz. Mesela Hz. Muhammed as peygamberlik sürecinde bazı "acayiplikler" duyup görüyordu: "Arkamdan birileri 'ya Muhammed' diye çağırıyordu ve geri dönüp baktığımda kimseyi göremiyordum. Başka zaman da, 'sana selam olsun' sesleri duyuyordum, korkup kaçıyordum." Keza Peygamber sav, "Birileri arkadan nefesim kesilircesine beni sıkıyor." diyordu.
Fetullah Gülen de ilk yıllardan beri çevresine genç yaştan itibaren olağanüstülükler yaşadığını anlatıyor, bu "olağanüstülükleri!" bağlılarına sindire sindire kabul ettiriyordu.
Mesela, Fetullah Gülen 4 yaşında Kur'an hatmettiğini söylüyor.
Mümkün mü? Çocuk ve hoca süper yeteneklere sahip iseler evet. Zaten konumuz da bu, Fetullah Gülen, küçüklükten itibaren olağanüstülüklerle hazırlandığını söylüyor. Yine Arapça nahv kitapları Bina, Emsile ve İzhar'ı 2,5 ayda bitirdiğini söylemiş ki işi yine olağanüstü biri olduğuna vardırmış.
Fetullah Gülen bunları anlatarak, "Bakın ben sizin gibi alelade biri değilim" diyerek farklılığını kabul ettiriyordu. Vaizlik sürecinde olağanüstülük! ileri bir safhaya taşınıyor: "Bazen beni birileri çağırıyor, dönüp bakıyorum kimse yok." Yine, "Bakıyorum yanan soba şişle karıştırılıyor, oysa benden başka hisseden yok, içerdeki arkadaşlara soruyorum kimse görmüyor duymuyor. Oysa ben duyuyor ve görüyorum." diyordu. Bu, "Ben sizin duymadıklarımızı, göremediklerinizi duyuyor ve görüyorum." demekti.
Bitmedi, Fetullah Gülen seçilmişliğine başka "deliller!" de getiriyordu: "Ben camideki küçük odamda uyurken ruhaniler ve sanırım Sultan 2. Murat Han beni namaza uyandırıyordu. Oradan geçen cemaate mahcup olmayayım diye. İsmimle çağırıyordu."
Önceleri kendisi "cemaatini" yeni teolojiye hazırlarken, sonraları cemaatten de birilerini yetiştirerek uydurmalarla teolojisinin zeminini güçlendiriyordu. İşte bu yetiştirdiklerinden birinin ağzından Fetullah Gülen kendisini anlatıyor: "Resulullah'ın huzurundaydım, rüya değil. Sordum halimiz ne olacak bizim dedim, Resulullah, 'Türkiye'nin meselesini falanlara bıraktık biz.' Bakış bu, şimdi hakkınızdaki nebinin hüsn-ü zannı bu. Haşa, o doğru söyler, doğru görüru2026"
Yine, "Bir başka arkadaşımız bunu ifade ettiler, Beytullah'ta birine namaz kıldırma düşünülünce bu cemaatten bir tanesini öne geçirdiler orda ve adeta ruhaniler de iştirak etmişlerdi." Bu iki olayı anlatan Fetullah Gülen kendisini ne olarak anlatıyor acaba?
Peygamber as Türkiye'yi Fetullahçılara bırakmış,
Beytullah'ta, ruhanilerin, yani meleklerle, peygamberlerin, evliyanın arkasında durup namaz kıldığı kişi olarak Fetullah Gülen seçilmiş! İslam geleneğinde Hz. Ebu Bekir'i Peygamber as namaz için öne geçirince Ashab ra, "bu, Hz. Ebu Bekir'in bütün Müslümanların halifesi olmasına işarettir" dedi ve o da bütün Müslümanların lideri olarak kabul gördü. Kaldı ki orada "ruhaniler" de yokmuş.
Doğrusu bu heretik anlayışı destekleyen malzeme, -DAİŞ ile ilgili yazılarımda belirttiğim gibi- dini metinlerde istemediğiniz var.
Fetullah Gülen son peygamber Hz. Muhammed'in gölgesinde kalmayı sindiremiyordu. Çünkü pek çok konuda onun getirdiği din ile ters düşen söylem ve uygulamalara sahipti. Buna bir çare bulmalıydı, o da bulmakta zorlanmadı:
Fetullah Gülen artık Hz. Muhammed Mustafa'ya bile uymayacağını ifade ediyor. Özel sohbetlerin birinde Fetullah Gülen, "Peygamber gelse ve sen, şu, şu arkadaşların inzivaya çekilseniz dese, ben, Ya Rasulullah, ben geçmişte söylediklerinize uyarım, buna değil." diyor. Yani bu, "Ben Peygambere uymak zorunda değilim, siz de bana uyarak onun her emrine uymayın." demekti ve maalesef "mü'minlerine" bunu da kabul ettirdi.
SIRA CİBRİL-i EMİN'DE
İslam ve bütün dinlerin temeli imandır. İmanın ilk şartı Allah'a iman, sonra, Ehl-i Sünnet'in (en azından okurken) kabul ettiği şekliyle ikinci sırada Meleklere iman gelir. Meleklerin de en büyüğü Ruhu'l Kudüs Cebrail as olduğu tartışmasızdır. Rabbimizin Kur'an'da Enbiya Suresi 27. Ayette: "Melekler Allah'ın izni olmadıkça hiçbir şey söylemezler; onlar her işlerini Allah'ın emri doğrultusunda yaparlar..." diyerek meleklerin Allah'ın emri/görevlendirmesi olmadan hiçbir iş yap(a)mayacaklarını bildiriyor. Bu inançtan hareketle, bütün ömrü boyunca -bütün peygamberler gibi- Hz. Muhammed as da Cebrail'in as söylediklerinden bir milim şüphe duymadı ve bir kerecik bile onun söylediklerine muhalefet etmedi.
Peki, Fetullah Gülen Cebrail için ne diyor ve nasıl diyor?
Hatırlarsınız, "Görmediğim bir melek olan Cebrail gelip parti kursa ona, 'kusura bakma, ben Türk toplumunun huzuru ve birliği için sana oy vermeyeceğim." demişti.
Peki, Cebrail as kendi başına mı gelecekti?
Ya da Allah'ın "emin elçi, kutsal Ruh" dediği Cebrail as u2013haşa- fitne için mi geliyor ki ona değil de aynı yıl Ecevit'in DSP'sine oy kullanan Fetullahçılar, Gülen'in emri üzerine 2014'te iki seçimde, 2015'te de iki seçimde CHP ve HDP için kapı kapı dolaşıp oy istedi? Yukarıdaki ayeti ne yapacağız?..
VE KUR'AN-I KERİM
Muhammed as ile Cebrail as gibi İslam Dininin iki dokunulmazını ekarte eden Fetullah Gülen çok özel sohbetlerinin birinde bu kez Kur'an için: "Hatmederler, ezberlerler, okurlar. Ne zaman kitaptan kurtulacağız? Ne zaman artık içimizin söylediği şeyleri dinleyeceğiz? Kitap bir rehberdi, hep körler gibi birine arkadan takılarak gidilmez ki." diyerek bütün kutsalı yerle bir ediyordu. Yetmemiş, "Kur'an'ın babası öldü" deyip kürsüden yere Kur'an fırlatan Fetullah Gülen artık melek, kitap, resul dinlemiyor ve dolayısıyla Allah'ı dinlemiyor. Lakin dini kamuflajla sorgulama melekelerini gasp ettiği mü'minlerine bu sapkınlığı fark ettirmiyor, fark edenler de sormuyor, soruşturmuyor, sorgulamıyor.
Neden mi? "Çünkü gördüklerimiz bizi yanıltabilir, hakikati, işin hakikatine müteallik boyutunu bilen biri var."
Devam edeceku2026