Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Eylül 2016

FETÖİZM skandalı, FETÖLEŞME temayülü

FETÖ Denilen haydutlar çetesinin ordu içindeki yapılanmasıyla, ülkemizi darbe yoluyla işgal etmeye kalkmasının ortaya çıkardığı sorunlar, hepimizi endişelendirmeye devam etmektedir. FETÖ çetesinin başlangıçtan günümüze kadar kendini hep bir cemaat ve hizmet hareketi olarak sunması, onun istihbarat, militarizm, polisiye, adliye ve uluslararası emperyalizmle ilişkisinin ve iç içe geçmişliğinin anlaşılmasına engel oldu. Ülkemiz tarihinde kendisini cemaat olarak sunan bir çetenin darbe ve işgal girişiminde bulunması, ilk defa yaşadığımız korkunç bir faciadır.

FETÖ çetesinin korkunç ve karanlık yüzünün ortaya çıkmasından sonra, dini gruplar, cemaatler, vakıflar, tarikatlar ve dernekler hakkında yoğun bir tartışma yapılmaktadır. Dini grupların sivil, dini, siyasal ve sosyal boyutlarının ne olması gerektiği konusu, önümüzde ciddi bir sorun olarak durmaktadır.

Dini yapılar konusunda şimdiye kadar ciddi bir tartışma, bilgi ve perspektif birikimimiz bulunmamaktadır. Dini yapılar, herkesin kendi arasında konuştuğu, ancak kamusal düzeyde çok boyutlu olarak konuşmadığı bir nevi yasak alan konumundadır. Dini cemaatler ve tarikatların yapılarını, eğitim, ekonomi, siyaset, dış dünya ve devletle olan ilişkilerini konuşmamız ve tartışmamız çok sağlıklı bir gelişmedir. Özgür, çoğulcu ve barışçı bir toplumda farklılıklarımızı koruyarak bir arada yaşayabilmemiz için dini cemaat ve tarikatları yeni bir yaklaşımla ele alma zorunluluğu bulunmaktadır.

Resmi ideolojinin uzun yıllar ötekileştirdiği ve öcüleştirdiği yapıların başında dini tarikatlar ve cemaatler gelmektedir. Resmi ideoloji açısından dini cemaatler ve tarikatlar, hurafeciliği ve cehaleti topluma yaymaktan, kendi çıkarları için halkın saf manevi duygularını istismar eden sahtekarlar ve çıkarcılar olarak sunuldu. Bütün dini cemaat ve grupların öcü, zararlı ve tehdit olduğu şeklindeki resmi ideoloji yaklaşımı, bu konuda bize sağlıklı, yapıcı, özgürükçü ve çoğulcu bir yaklaşım sunmamaktadır. Resmi ideoloji, zararlı yapı diye bütün dini gruplarla mücadele adı altın bütün toplumsal hayata otoriter ve totaliter bir şekilde müdahale etmeyi meşrulaştırmakta ve sistemleştirmektedir.

Resmi ideoloji, cemaat ve tarikatlara toplum için zararlı, devlet için ise tehdit olarak bakmaktadır. Dini grupların sosyal bir olgu olarak değerlendirilmeyip bir güvenlik sorunu olarak algılanmasının sonucunda tarikat ve cemaatlere karşı hep olumsuz bir yaklaşım sergilenmiştir. Tarikat ve cemaatlere bir milli güvenlik sorunu olarak bakan yaklaşımın terk edilmesi gerekmektedir. Dini grupların sosyal bir olgu olduğu gerçeğinden hareketle özgürlük, hukuk ve çoğulculuk ışığında bu yapıların değerlendirilmesine ihtiyaç vardır.

FETÖ vakası, dini gruplar bağlamında karşımıza çok önemli sorunlar çıkarmaktadır. Sivil toplum anlayışı açısından FETÖ vakası, tam bir hayal kırıklığı ve başarısızlıktır. Bütün dini gruplara, cemaatlere ve tarikatlara FETÖ çetesinin ortaya çıkardığı tablo üzerinden bakma şeklindeki yaklaşım etkili bir şekilde yayılmaktadır. Bütün tarikat ve cemaatlerin FETÖ çetesinden farklı olmadığı şeklindeki propagandanın etkin olduğunu söyleyebiliriz. Bütün dini grupları ve FETÖ çetesini birbiriyle özdeşleştirmek ve dini grupları değerlendirmede FETÖ vakasının ölçü alınması, büyük bir hatadır.

Bütün cemaat ve tarikatlar, potansiyel FETÖ olma adayları değildirler. Bütün cemaatleri FETÖ ile özdeşleştirmek yanlış olduğu gibi, dini grupların FETÖ vakasından kendileri için gerekli dersleri çıkarmamaları da büyük bir yanlıştır. FETÖ vakasının bir daha tekrar etmemesi için cemaat ve tarikatların açık ve şeffaf yapılara dönüşmesi, iç ilişkilerinin ve işleyişinin kamuya açık olması, doktrin ve pratiklerini toplumsal alanda tartışmaları, devlet üzerinden güçlenme hastalığından vazgeçmeleri gerekmektedir. Bütün dini gruplar, birer FETÖ çetesi değildirler, ancak bütün dini gruplarda güçlü bir FETÖLEŞME TEMAYÜLÜNÜN güçlü bir ihtimal ve tehlike olarak varlığından söz edebiliriz.

Bütün dini grupların önünde bir FETÖ vakası durmaktadır. Dini ve sosyal açılardan FETÖ vakası, aslında bir skandaldır. Dini grupların FETÖ SKANDALINI model alıp ona benzeme ve onun gibi olma şeklinde bir eğilimleri olabilir. FETÖ skandalını örnek alan bazı cemaat ve tarikatlar, siyasette, üniversitede, bürokraside ve güvenlik kurumlarında daha güçlü bir şekilde örgütlenmeye çalışabilirler. FETÖ skandalının en büyük özelliği, toplumun kılcal damarlarına sızmakla beraber devletin bütün kurumlarına ince ve sinsi bir şekilde yerleşmiş olmasıdır. Devlete yerleşmek ve toplum üzerinde iktidar kurmak, sağlıklı bir dini yapının dayanacağı bir temel değildir. FETÖ skandalından dersler çıkarması gereken dini sosyal yapılar, toplum üzerinde tahakküm kuran yapılar olmak ve devlet içine yerleşmeyi en yüksek amaç olarak benimseme şeklindeki her türlü tutum, girişim ve stratejiden vazgeçmelidirler. FETÖ skandalı, FETÖ vakasının hiçbir sosyal yapı için model olamayacağını göstermektedir. Bütün sosyal yapılar, FETÖLEŞME TEMAYÜLÜ tehlikesine karşı kendilerini dini anlayış, iç yapı, liderlik ve örgütlenme biçimi, eğitim çalışmaları ve ekonomik faaliyetleri, dayandıkları kaynaklar başta olmak üzere her açıdan yenilenmeleri gerekmektedir.