FETÖ ile mücadele Ergenokun'u meşru mu kılacak?
"Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" atasözünden hareketle 20 yıl öncesine çok kısa bir flash-back yapmak istiyorum:
Azrail, bu ülkenin semalarında, topraklarında ve sularında Beyaz Toros, Veli Küçük, Kısmetim 1 gibi her türlü canlı cansız öldürücü madde halinde görünüyordu.
Terhis belgesini almış 33 silahsız askeri korumakla yükümlü subaylar, istihbaratçılar gerekli önlemleri almamış ve bu çocuklarımızı PKK çetelerine son model bir otobüs içerisinde kurbanlık olarak ikram edilmişlerdi.
Bir yandan PKK, bir yandan da "tanırım iyi çocuktur"lar Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları mesku00fbn mahallerde toplu katliamlar yapıyor, evleri, ahırları yakıyor, çocuk kadın yaşlı ve hayvan demeden Kürtlere seri ölümler ikram ediyorlardı. Diğer yandan da Mısır Çarşısı'nda, Mavi Çarşı'da, askeri okul öğrencilerinin kullandığı Tuzla'daki tren istasyonunda Batı Anadolu'nun şehir ve sokaklarında ölüm ikramlarını sunuyorlardı.
"1 kilo toz bir otobos" dönemin mottosu olmuştu.
Türkiye'nin Şam Askeri Ataşesi, Abdullah Öcalan ile altlı üstlü oturuyordu. Sonra aynı ateşe, Öcalan Suriye'den çıkarılır çıkarılmaz İmralı Cezaevi Müdürlüğü'ne tayin ediliyordu. Ve Öcalan'ı bu komşusu sorgulayacaktı.
Tuncay Özkan yönetimindeki medya organları, meşru Erbakan hüku00fbmetini devirmek için envai çeşit tezvirat ve iftiralardan oluşan haberler yapıyordu.
Başörtüsünü sokakta dahi yasaklatan, kışlada "Allah" lafz-ı celilini yasaklayan generaller, her Perşembe Zaman gazetesinin Kürsü sayfasında Allah, din, kitap, Said-i Nursi bezirganlığı yapan Yeni Nesil Terör'ün dünyadaki ilk uygulayıcısı ve uluslararası terörist, katil Feto'nun adamları ile düzenli görüşmeler yapıyorlardı.
Sokakta Müslüman kisve ve görüntüleri yasaklanırken, Genelkurmay koridorlarında Badem Bıyıklar fink atıyordu. Fetullahçı bu Badem Bıyıklar, dönemin azılı halk ve özgürlük düşmanı Genelkurmay I. ve II. Başkaları Çevik Bir ve İsmail Hakkı Karadayı ile perde gerisinde al takke ver külahın yanı sıra pişpirik oynuyorlardı.
Müslüman kuruluş, dernek ve vakıflara ait on binlerce yurt, öğrenci evi ve okullar kapatılırken, din bezirganlığı yapan Feto ile Baş cinsi sapık Haydar'ın açılıyordu.
Daha sonra siyaset, medya, ordu ve bürokrasi içerisindeki bu azgın ekibin Ergenekon adlı bir GLADIO yapılanmasının mensupları oldukları ortaya çıktı
O günü Müslümanlara, özelde de Milli Görüş'e mensup bizlere hayatı zindan eden bu azgın azınlık, 15 Temmuz Fetullahist ihanet ve casusluk şebekesinin Türkiye'yi işgal teşebbüsünden sonra "Halaskaran-ı zabitan" rolünde arz-ı endam etmelerine dikkat etmek gerek.
Dün dindarlara kan kusturan ve Erbakan hüku00fbmetinin düşmesi için dünya basın tarihinin en çirkin en yalancı, en iftiracı utanç verici yayıncılığını yapan Tuncay Özkan bugün kalkmış "28 Şubat'ı FETÖ organize etti" diyor. Bu sözü, yine 28 Şubat'ta lise öğrencilerinin namaz kılmasını suç olarak gösteren Uğur Dündar'ın programında dile getiriyor. Yanında da Öcalan'ın komşusu ve "Kürt aşiretler, İngilizlere satıldı, darbe yapacaklar" diyerek oluşan Milli İttifak'ı yıkmaya gayret eden emekli Albay gerdan kırıyor ekranda. Bu emekli Albay'ın Abdullah Öcalan'ın yakın komşusu olduğunu asla ama asla unutmayalım.
Bu Ergenekoncu tayfa, 15 Temmuzdan sonra devlet yönetiminde olan dindarların ülkeyi FETÖ belasından kurtaramayacaklarını, kendilerine görev verilmesi halinde bu belayı savuşturacaklarına dair medya aracılığı ile algı oluşturmaya çabalıyorlar. Ve ERGENEKON çetesinin; "iyi çocuklar"ın, ABD elçiliğinin kontrolünde olanların masum olduklarını bilinçaltımıza yerleştirmeye çalışıyorlar.
Biz şunu asla unutmamalıyız: FETÖ'nün patronu kim ise, önce Ergenekon Çetesi ile bu ülkeyi işgal etmeye çalıştı. Bu millet için FETÖ ne kadar alçak hain ve emperyalizm işbirlikçisi ise, Türkiye'yi Siyonist İsrail'e kuyruk yapan ERGENEKON terör örgütü de o kadar alçak ve haindir.