Fethin sembolü Ayasofya
KADİM beldelerin mühürleri vardır; Mekke-i Mükerreme'nin Kabe-i Muazzaması, Medinet'ül Münevvere'nin Mescid-i Nebevu00eesi, Kudüs'ün Mescid-i Aksası, İstanbul'un Ayasofyasıu2026
İlk çağrıdan beri Kabe-i Muazzama insanlığa kucak açıyor, Mescid-i Nebevu00ee aziz misafirleriyle dünyayı aydınlatıyor, Mescid-i Aksa mübarek çevresiyle feryad ü figanlar arasında yanıyor, Ayasofya prangalarıyla özgürleşeceği günü bekliyor.
Ayasofya, ah Ayasofya!.. Utanç içinde bugün yine sana dokunup, dertleneceğiz!.. Yine ve yeniden seni unutmayacağız; unutturmayacağız!..
***
Tarihler 29 Mayıs 1453'ü gösterdiğinde "İnna fetahna leke fethan mubu00eena..." (Şübhesiz biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik) duaları eşliğinde, zincirler kırılıyor, kaleler yıkılıyor, burçlara İslam sancağı dikiliyordu. Bir karanlık çağ kapanıyor, aydınlık çağı açan kumandan ve askerleri "şükür secdesi" için sana koşuyordu. Zulmün, adaletsizliğin ve inkarın mağlup olduğunu, Hakkın ve hakikatin galip geldiğini senin kucağında haykırıyorlardı. O övülmüş kumandan, harap ve perişan haline aldırış etmeksizin "Ayasofya fethin sembolü"sün diyordu.
Fethin üçüncü günü Akşemseddin koluna girip Sultanını minbere çıkartıyor, Fatih'in yüreğinden hamd ve senalar dökülüyordu. Ulu ma'bed ilk defa böyle bir ritüele tanıklık ediyordu. Sonra o koskoca İstanbul'u dize getirenler, Akşemseddin'in öncülüğünde secdeler ederek Ayasofya'ya bu00fbseler konduruyordu. Ve yepyeni bir medeniyete İstanbul değil, Ayasofya tanıklık ediyordu.
Her secdeye gidişte, her boyun büküşte, her yalvarışta, her gözyaşı döküşte Ayasofya da arınıyordu. Yeni ev sahiplerine biat edip, rengarenk ihramlara bürünüyordu. Hafızasındaki tasvirleri, putları hatırlatan heykelleri birer birer siliyordu. Hicap örtüsünü giydikçe güzelleşiyor, semadan melekler indikçe uhrevu00eeleşiyordu.
Yılların yorgunluğu belli edince kendini, Mimarbaşı Koca Sinan neşterini Ayasofya'nın kalbine saplıyordu. Kubbeyi taşıyan payeler, semaya uzanan minareler Sinan'a dua ediyordu. Kazasker İzzeddin Efendi'nin aşk ile süslediği Allah, Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan ve Hüseyin levhaları Ayasofya'nın azametini ne kadar da aşıyordu. Nereye bakılsa Allah gözüküyordu; nereye bakılsa Muhammed.
***
Yüzyıllar geçti böyle; Ayasofya huzur içinde... 481 yıldır kubbesi altına sığınana huzur dağıtan Ayasofya'ya 1 Şubat 1935'te acı bir haber geldi. Mustafa Kemal Atatürk'ün isteği, 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'yla; "Ezanlar susacak, bu ma'bed müze olacak" denildi. Ayasofya'nın işgal yıllarında bile susmayan ezanları böylece susturuldu. Ayasofya ama olunca; Filistin'in başını okşayan el çekildi, Rumeli'deki Evlad-ı Fatihan yetim kaldı. Fatih'in öz malı, ilk vakfiyesi 481 yıl sonra gasp edildi.
"Geçici" olarak kapatılan ve müzeye çevrilen ma'bed, üzerinden yıllar geçmesine rağmen bir türlü ibadete açılmadı. 1970'li yıllarda Ayasofya önünde muazzam kalabalıklarla mitingler yapıldı. "Zincirler kırılsın, Ayasofya ibadete açılsın" sloganları payitahtı inletti. Gün geldi, devran döndü; iktidar ruhuyla, fetih ruhu yer değiştirdi. Fethin mührü Ayasofya; secde bu00fbselerine yine hasret kaldı. Ayasofya'nın boynuna asılı "müze" yaftası, fetih ruhunu aldı götürdü, hala da götürmekte...
***
Ayasofya, ah Ayasofya!.. Bir tarafında kadehler kalkıyor, bir tarafında alınlar secdeye kapanıyor. Hoyratça kahkahalar; Firuzağa'dan, Sultanahmet'ten yükselen ezanları bastırıyor. Buz kesiyor kubbenin altındaki mihrabın saçaklardan damlayan hüzün zerreleri, yanaklarında kıpkızıl gözyaşlarına dönüşüyor...
Ayasofya, ah Ayasofya!.. Mahremiyet giysileri çıkartılıp, acılar içinde her gün pazara sürülüyor. Secdesiz alınlara, duasız ağızlara, abdestsiz ayaklara çiğnetiliyor. Fatih'in açtığı Yeniçağ kapatılıp, "dilek deliği"nde Bizans'ın Ortaçağı hayal ediliyor.
Ayasofya artık yeni bir fetih değil, yeni Fatihler bekliyor.
Yeter artık, bunca zulüm!.. "Gül Medeniyeti"nin huzur sokaklarından koşarak bir "ruh şöleni" gerçekleştirmek, mahzun Ayasofya'ya secdelerimizle bu00fbseler kondurmak istiyoruz. Çünkü insanlığın değil, İslamlığın mirası Ayasofya'da ibadete hasretlik çekiyoruz.