Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ekim 2013

Fethi Gemuhluoğlu

Türkiye'nin ışık adamları vardır. Onlar yanar ve deniz feneri gibi çevreyi aydınlatır. Fethi Gemuhluoğlu da onlardan biriydi. 1922'de İstanbul Göztepe'de doğan Gemuhluoğlu, 5 Ekim 1977 tarihinde ebediyete uğurlandı. Ailesi Elazığ'ın Ağın ilçesine bağlı Gemuhu Köyü'ndendir. Kimi "Alp-eren" dedi ona, kimi "Türkiye'nin muhtarı" saydı kendisini. "Güzel adam", "dost insan" olarak bilindi. Bütün bunlarla birlikte "Kadın Ana"sının "Devlet Adamı"ydı. Hukuk tahsili yaptı. Liselerde öğretmenlik, Spor ve Sergi Müdürlüğü, Odalar Birliği Basın Müşavirliği gibi görevlerde bulundu. Son olarak Türk Petrol Vakfı Genel Sekreterliği'ni üstlenmişti. Bu görevinin yanında çeşitli kuruluşların yönetim kurulu üyesi idi. Suzan Hanımla evliydi, Ali ve Selman adında iki oğlu bulunuyor. Sohbetleri, mektupları, yazıları, hatıraları ve çeşitli gazete ve dergilerde hakkında yazılanlar bugünlerde İz Yayıncılık tarafından Dostluk Üzerine adıyla yeniden yayımlandı.

Bir irfan mektebiydi Gemuhluoğlu. Üniversiteye isteksiz, hevessiz, şevksiz gidilmezdi. İrfansız okunmaz, yazılmazdı. Akademisyenler, yazarlar rahle-i tedrisinden geçtiler. Aşk olmadan meşk şevk de olamazdı. Aşkın çilesini tadamayanların maneviyat katına çıkamayacaklarını söylerdi. Gençler aşık olmasını öğrendiler. Ona göre ancak büyük davaların hamalı olanlar büyük rüyalar görebilirdi. Bir neslin, hatta nesillerin elinden tutucusu, doğru yolu göstericisi, o 'müstakim' yolda yürütücüsü ve yüksek davayla raptedip ulvi gayeye ulaştırıcısı oldu. Aynı değerlere inananların birleştiricisi, gönüllerinin kaynaştırıcısı olarak 'Ehl-i Tevhid' bir şahsiyetti. Bütün gayesi "masum, mahzun ve mağdur millet"imizi layık olduğu yüksek yerde görebilmekti. Aydınların münevverleşmesinde katkısı pek ziyadedir. Düşüncelerindeki köklü değişmelerde tesiri vardır. Türkiye'de milliyetçiliğin şekilcilikten ve kuru kalıplardan kurtulup maneviyatla mayalanmasında en büyük pay sahibidir.

Fevzi Çakmak'ın cenazesine sahip çıkan ve mareşalin şanına yakışır şekilde defnedilmesini sağlayan Gemuhluoğlu, sadece kültür hayatında değil son dönem Türkiye'sinin siyasu00ee oluşumunda da aktif rol oynamış, birleştirici-bütünleştirici tavrını ortaya koyarak milliyetçi mukaddesatçı kesimin bir araya gelmesini sağlamıştı. Bu gayretin sonucu olarak 1970'li yılların sonunda Milliyetçi Cephe Hükümeti kurulmuştu.

Son yıllarda hakkında pek çok program yapılıyor. kendisinden istifade edenler muhtelif salonlarda "Fethi ağabey"lerini anlatıyorlar. Gençler bir efsaneyi dinler gibi, destanlar devrinde yaşamış bir kahramanı göz özüne getiriyor, hatıraları hayretle dinleyip hayran kalıyorlar.

Ahmet Kabaklı, Ergun Göze, Süleyman Yalçın, Muharrem Ergin, Rasim Özdenören, Aydın Bolak, Cahit Atasoy, Faruk Kadri Timurtaş, Metin Eriş, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan ve Abdullah Uçman Dostluk Üzerine kitabında yazıları yer alanlardan bir bölümü sadece. Tabii en çarpıcı sözleri, Gemuhluoğlu'nun vefatının ardından Necip Fazıl kaleme almış. Diyor ki:

"Fethi Gemuhluoğlu öldü. Onu meydan yeri tanımaz. Fakat meydan yerinin tanıdığı politikacılar, muharrirler, fikirciler hususiyle 'sağ' yaftasının belirttiği çerçeve içindekiler çok iyi tanır. Babıali kitabımda özleştirmeye çalıştığım gibi, Fethi Gemuhluoğlu, harp meydanında görünmeyen, fakat ateş hattındakilere sakalık eden, nakliye ve levazım kollarına yön veren, hususi çevrelerde mayası halis bir gençlik yoğuran, gönlü tasavvuf kokusuyla ıtırlı ve dili en murassa Osmanlıca zarfı içinde İslamu00ee zevk mazrufiyle nakışlı, son turfanda bir tipti."

Kendisi de Hakka yürüyen Abdurrahim Balcıoğlu, Sanatalemi.net'teki yazısında Gemuhluoğlu'nu şöyle anlatıyordu:

"Uzun yıllar boyunca bilhassa Ramazan ayı içinde namazlarını Beyazıt Camii'nde birlikte kılar, Allah'a yakarışlarımızı birlikte yapar, O'ndan mağfiret dilerdik. 'Balcızade, sen Osman'dan bana bir değerli emanetsin.' der, ilgisini esirgemezdi. Hiç unutmam; bir akşamüstü Karaköy'den tramvaya binmiş, tünel çıkışında; sol elini omzuma atmış olarak, ağır ağır Taksim Meydanı'na birlikte yürümüştük. Bana, 'Meyus ve mükedder olma. Ye'se düşme. Ümidini yitirme. Meşibe-i Şeb'den neler doğar bir görelim. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyleru2026 O ulu Yaradan'a mütevekkil ol! Zinhar O'ndan umudunu kesme ve kat'iyyen karamsarlığa düşme."

Ruh dünyamızın mimarı Fethi Bey'in "Şimallim" şiirini herkes gibi ben de çok severim. İşte büyük gönül ustasının sazından dökülen mısralar: "Dağıt saçlarını şimallim dağıt, / Rüzgar dağıtsın, efkar dağıtsın / Ver saçlarını şimallim ver, / Bayrak olsun ellerime! / Ger saçlarını şimallim ger, / Önüne koy kalbimi."

Fethi Gemuhluoğlu'nun anlamlı sözlerinden bir demeti, rahmet ve gufran niyazıyla sunuyorum: * Kendi kendinize sebepsiz yere hüzünlendiğiniz anlarda biliniz ki Allah'a yaklaşmışsınızdır. * Kendisine dost olmayanlar, gayrıya dost olmazlar. Kendileri ile barışa varamayanlar, gayri ile barışa varamazlar. Kaldı ki, savaş yoktur. Dünya, dostluk üzere halk edilmiştir. * Peygamber-i Ekber'e bağlanmadan yürünmez, aşılmaz hiçbir engel. * Gelecek bir mübarek vakte hazır olunuz! Gözü olana sabah ışımıştır. Hal-i yakazadayız. O sabahın alacasındayız.