Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2976.96
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

​Fethi doğru anlamak

"Konstantiniyye mutlaka feth olunacaktır; onu feth eden kumandan ne güzel kumandan, onu feth eden asker ne güzel askerdir." (Hadis-i Şerif).

Bugün İstanbul’un fethinin 570. yıl dönümü…

Napolyon Bonapart’ın dediği gibi: “Dünya tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu.”

Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi: “Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.”

Nice sahabinin feth etmek için şehit olduğu, nice hükümdarın feth etmek için sefer düzenlediği şehir…

Türkiye ekonomisini büyük ölçüde sırtlayan şehir İstanbul…

Bitmeyen Fetih

Bizim düşüncemize göre fetihler bitmez. Gönüllerin fethi ile yolumuz devam eder.

Müslüman Türkler feth ettikleri yerleri daima imar etmişlerdir.

İmar etmek için güçlü bir ekonomi gerekir. Güçlü ekonomi için de nitelikli iş gücü...

Türkiye artık nitelikli insan gücüyle ileri teknoloji üreten ülkeler arasına girdi. Savunma sanayinde elde edilen başarılara bakıldığında sahadaki yansımalarıyla birlikte düşünüldüğü zaman nice fetihlere kapı açan bir Türkiye var.

Mazluma umut, zalime korku olan bir Türkiye var.

Savunma sanayinden otomotiv sektörüne birçok alanda teknoloji üreten Türkiye artık uluslararası alanda başarılara koşuyor.

Azerbaycan’a verilen destek sayesinde Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtulması ile Türk dünyasında adeta gönülleri feth etti Türkiye…

Bitmeyen Fetih düsturunca hareket eden Türkiye yeni bir yüzyılın başlangıcında bulunuyor.

Şehirlerimizin imarından mazlumların yardımına koşmaya kadar her alanda varlık gösterme zamanı artık.

“Türkiye, Türkiye’den büyüktür” sözü Türkiye’nin fetihten fetihe koşmasından kaynaklanıyor.

Türkiye dünyanın neresinde mazlum varsa onların umudu olduğu için söylenmiş bir sözdür. Bunun nedeni ise gönülleri feth etmesinden kaynaklanıyor.

Fetihlere devam…

Türkiye öyle bir güce ulaşmalı ki artık bölgesel ve küresel anlamda daha fazla mazluma umut olmalı. Doğu Türkistan’da zulme uğrayan mazlumların kurtuluşuna vesile olmalı. Bunun yolu da yine Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve askeri anlamda güçlü olmasından geçiyor.

İçeriden ve dışarıdan birçok saldırıya maruz kalan Türkiye, dünyanın çeşitli bölgelerinde varlık gösteriyorsa bu ekonomik, siyasi ve askeri anlamda güçlü olmasından kaynaklanıyor. Ancak daha fazla güçlü olmak için de her birimiz fert fert daha çok çalışmalı, daha nitelikli üretim yapmalıyız.

Teknofest gençliği olarak adlandırılan gençlerimizi yetiştirmek için daha fazla kaynak aktarmalı, onların imkân ve kabiliyetlerini geliştirmeliyiz.

Okul öncesinden başlayarak çocuklarımızı ve gençlerimizi dünya gençleriyle bilimde, sanatta, sporda her alanda rekabet edebilir hâle getirmek için daha çok gayret göstermeliyiz.

Bunun için her birimiz fedakârlık yapmalı, her şeyi devletten beklememeli ve bu uğurda gayret göstermeliyiz.

Önce kendi vatandaşlarımızın gönüllerini fethederek başlamalı, sonrasında gençlerimizin daha nitelikli hâle gelmeleri için tüm imkânlarımızı seferber etmeli ve daha sonrasında Türkiye’nin dünyada daha fazla mazlumun umudu olabilmesi için çalışmalıyız.

Her gün en az on sayfa kitap okumalı, yaptığımız işi daha iyi yapabilmek için mesleki gelişim çalışmaları yapmalıyız.

Bir çocuğun gelişmesi için, bir gencimizin eğitim masraflarını karşılamasına yardımcı olmalıyız.

Gelişimin anahtarı bizim elimizde…

Sonrasında da Dünya’nın çeşitli bölgelerinde gönülleri feth ederek Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinde daha güçlü olabilmesi için çalışmalar yapmalıyız.

Bu yardımların da bilimsel bir tarafı olduğunu gözden kaçırmamak gerekir.

Yumuşak Güç

Uluslararası ilişkilerde Amerikalı siyaset bilimci ve Harvard Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Joseph Nye’ın ortaya attığı “Yumuşak Güç” kavramı bu durumlar için kullanılmaktadır.

Çünkü Nye, devletlerin gücünü sadece askeri veya ekonomik güçleriyle değil, aynı zamanda "yumuşak güç" olarak adlandırılan etkileme ve cazibe gücüyle de elde etmesi gerektiğini savunur. Nye, yumuşak gücün, bir devletin diğerlerini ikna edebilme, çekici ve inandırıcı olabilme, değerlerini yayabilme ve politikalarını etkileyebilme gücü olduğunu belirtir. Yumuşak güç, bir devletin isteklerini ve çıkarlarını diğer devletlerin kendi iradeleriyle benimsemelerini sağlama amacını taşır. Yumuşak güç, bir devletin itibarını ve çekiciliğini artırarak, diğer devletleri kendi tarafına çekebilir ve uluslararası ilişkilerde daha etkili bir rol oynamasını sağlar.

Bu doğrultuda kamu ve sivil diplomasi ile gönülleri feth ederek Türkiye’nin yumuşak gücünü artırmak mümkündür…