Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Kasım 2015

Fethi Ağabey

Geçen yıl, 21 Aralık 2014 tarihinde yazdığım "Başbakan'a Arz" başlıklı köşe yazımda şöyle demiştim: "Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bir oluşu, akl-ı selim sahibi herkesi yıllardan beri rahatsız ediyor. Bu gereksiz birliktelikten sizin döneminizde vazgeçilmesi milat olacaktır. Kültür ve Medeniyet Bakanlığı'nın zamanı gelmiş, hatta geçmiştir bile."

Aradan yaklaşık bir sene geçti 1 Kasım seçimleri yapıldı. Geçen hafta 9 Kasım 2015 tarihli "Başbakan ve Kültür" başlıklı köşe yazımda konuyu yine bu sütunda gündeme taşıdım. Şükürler olsun ki birkaç gün önce refikimiz olan gazetelerde üç ayrı köşe yazarımız aynı konuyu destekledi. Leyla İpekçi Yeni Şafak'ta "Kültür ve Medeniyet Bakanlığı Derkenu2026", aynı gazetede İsmail Kılıçarslan "Kültür ve Medeniyet Bakanlığı", Diriliş Postası'nda da Kadir Metin Akbaş "Kültür ve Medeniyet Bakanlığı'na İhtiyacımız Var" başlıklı yazıları kaleme aldılar. Metin Celal de Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ayrılması gerektiğini yazmıştı. Akıl için yol birdir. Yeni kabine açıklanırken Başbakan Davutloğlu'ndan bu müjdeyi bekliyoruz. Konuyu ele almayan gazeteci yazar dostlarımız da meseleye eğilmelidirler. Yoksa kabine açıklandıktan sonra eleştirmenin bir anlamı yok. Ümidimiz o ki, bu sefer olacak. 'Medeniyet'i esas alan anlayışın sahiplerinden biri olduğuna inandığımız sayın Ahmet Davutoğlu, inşallah yönde karar alır.

Türkiye'nin abide şahsiyetleri, ışık adamları, öncü isimleri vardır. Onlar kitleleri sözleriyle, fikirleriyle, halleriyle, hareketleriyle, hayatlarıyla, eserleriyle, duruşlarıyla etkilerler. Yol açarlar, izleri olur. Ufuk açarlar, takipçileri çoğalır. İşte bu mübarek şahsiyetlerden biri de kimi aydınların 'Fethi Bey', bazı münevverlerin de 'Fethi Ağabey' dediği Fethi Gemuhluoğlu'dur.

Kitabı yok, ama kitap sahibi yazarlar yetiştirdi, onlara ilham kaynağı oldu. 1922'de Mustafa Neşet Bey ile Fatma Saniye Hanım'ın çocukları olarak İstanbul Göztepe'de doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tahsil gördü. 1946-1948 yıllarında Çanakkale Gelibolu'da adliye subayı olarak görev yaptı. Değişik okullarda edebiyat öğretmenliği yaptı. Mareşal Fevzi Çakmak'ın vefatından sonraki olaylarda, Kıbrıs'la ilgili Türkiye'deki ilk siyasi dernek olan Kıbrıs'ı Koruma Cemiyeti'nin kurulmasında ve Milliyetçiler Federasyonu ile Türk Milliyetçiler Derneği'nin oluşumunda önde gelen isimlerdendi.

1959 yılında evlenen ve iki çocuğu olan Fethi Gemuhluoğlu, 1963-65 yıllarında ailesi ile beraber Almanya'da kaldı. 1965-66 yıllarındaki Milli Eğitim Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğünden sonra Türkiye Odalar Birliği Basın Müşaviri olarak çalıştı. Milliyetçi Cephe Hükümetlerinin (1975 ve 1977) kurulmasında etkili oldu. 1969'da Mithat Recai Öğdevin ve Ahmet Aydın Bolak ile birlikte kuruluşunu gerçekleştirdikleri Türkpetrol Vakfı'nın Genel Sekreterliğini vefatına (5 Ekim 1977) kadar sürdürdü. Vakıf bugüne kadar binlerce üniversite öğrencisini destekledi, yetişmelerini sağladı.

Gemuhluoğlu bir 'vakıf çeşmesi'ydi. Necip Fazıl onun için "Fikir ve çile birliği kökünde yekpareleştiğimiz büyük ve sevgili dostum Fethi Gemuhluoğlu" diye hitap ediyor, Özdemir Asaf ise, "Fethi Gemuhluoğlu; aynı çağrılar içindeyiz." diyordu. Cahit Zarioğlu'na göre O "Tek başına adeta bir okuldu." Merhum Mustafa Miyasoğlu, "Fethi ağabeyin iki hasleti: vefa ve bağlılıku2026 Şuur ve imanu2026"dır derken rahmetli Mehmet u00c2kif İnan duygularını şu sözlerle dile getirmişti: "Kelamın en zarifini, edebin en kamilini, siyasetin en ferasetlisini, edebiyatın en muhtevalısını onun aziz varlığında erimiş bulurduk. O, bir uygarlığın temsilcisiydi." Milli Eğitim Bakanımız Nabi Avcı, yıllar önce şunu söylemişti: "Sürgünde kurulmuş bir Osmanlı divanı gibiydi." Ve sağdan soldan daha pek çok övücü söz. Konuşması kitaplaştı: Dostluk Üzerine. Hakkında yazılanlardan ise üç kitap çıkar. Kalplere dokunan bir iman eriydi.

İdealist gençlere, "Cebinizde kalan son lirayla simit alıp da karnınızı doyurmayın, gidin onunla bir film yahut bir tiyatro seyredin." diyordu. Sanata çok önem veriyordu. O 'aşk'la, 'dostluk'la, 'şevk'le yoğrulmuş bir gönül adamıydı. Yakınlarına şu tavsiyede bulunuyordu: "Hiç aşık oldunuz mu? Bir dağ başında, bir ağaçla baş başa kalsam, o ağaca aşık olurdum."

Hakiki aşk'ın güzelliğini hal diliyle yaşıyor, manasını idrak ediyor, tavırlarıyla örnek kişiliğini gösteriyordu. Onu görmek nasip olmadı, ama yakınlarından, dostlarından çok dinledim. "Vakıf çeşmesi gibi olun." dediği gençlerin büyük bir kısmı bugün devletin değişik kademelerinde millete hizmet ediyor. Fikir, sanat ve siyaset dünyasını o sıcak yüzlü, geniş yürekli alperenin teşvik ettiği kişiler yönlendiriyor.

İlhamından ve feyzinden istifade edilen Gemuhluoğlu'nun unutulmayan sözlerinden bir kaçı: "Akıl kutsaldır, beyler. Din-i mübin, akıl sahiplerine teklif edilir. Fakat akıl, akılsızlara gereklidir. Aklı olanlar, aşkı seçsinler." "Kendi kendinize sebepsiz yere hüzünlendiğiniz anlarda biliniz ki Allah'a yaklaşmışsınızdır." "Kendisine dost olmayanlar, gayrıya dost olmazlar." "Gerçek olan aşktır." "Peygamber-i Ekber'e bağlanmadan yürünmez, aşılmaz hiçbir engel." "Riya saltanatının ömrü çok kısadır. Gelecek bir mübarek vakte hazır olunuz! "Gözü olana sabah ışımıştır. Hal-i yakazadayız. O sabahın alacasındayız." Fethi Gemuhluoğlu hakkında 19 Kasım'da Kubbealtı'nda, 20 ve 21 Kasım'da TYB İstanbul'da toplantılar var. Ona rahmet ve mağfiret olsun.