Feth-i mübin/Herkesin zaferi
“Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik.
Böylece Allah senin geçmiş ve
gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola
iletir.
Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.
İmanlarına iman katsınlar diye
müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin
ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.”(
Fetih 1-4)
27 Mayıs 1960…
Kanlı darbenin
63’üncü yılı…
“Üniversite öğrencilerini Et- Balık Kurumunda kıyma yaptılar. Bazılarını Konya
Yolu’nun altına gömdüler…” vb. akla hayale gelmeyecek yalanlarla darbenin
zeminini oluşturdular.
“İrtica hortladı.”
diyerek Kur’an’a, ezana, milletin tarihine, diline savaş açtılar.
Bunların iplerini
ellerinde tutanlar, hemen hemen her 10 yılda bu saldırıyı yaptırdılar.
Allah ve ahlak
kelimesinin basında yayımlanmasını yasakladılar.
“Hamdolsun!” diyenin “seçilme” hakkını elinden aldılar.
367’yi dayattılar.
“411 el kaosa kalktı” manşetleriyle kaos planlar yaptılar.
Başaramadılar…
Başaramayacaklar…
***
Ocak 630…
Muhteşem bir
zafer…
Hz. Peygamber,
sekiz yıl önce terke mecbur edildiği Mekke’de…
Feth i mübin:
doğruyu ve yanlışı ortaya çıkaran mevcudatın oluş sırlarından bir zafer…
Küfür ehlinin en
güçlü olduğuna inandığı bir zamanda hâk ile yeksan edildiği gün…
Zulmün,
karanlığından, hakikatin aydınlığına açılan an…
Alemlere rahmet
olarak gönderilen, insanlığın Medar ı İftiharı
(sallâllâhu
aleyhi ve selem) Kâbe’de…
Mekkelilere hitap
ediyorlar:
“Benim halimle sizin haliniz; Yusuf’la
kardeşlerinin durumu gibidir. "Bugün ben size,
kardeşim Hz Yusuf’un(as) kardeşlerine söylediği sözü, şimdi ben de siz
söylüyorum: Bugün sizin için bir kınama yoktur. Umulur
ki Allah-ü Teâlâ hatalarınızı affeder. Çünkü “O merhamet edenlerin en
merhametlisidir.” (Kur’an 12/99) Haydi, gidin, hepiniz hürsünüz" buyurmuşlardı.
Ve…
823 yıl sonra…
29 Mayıs 1453…
İstanbul, fetihle şereflendi.
Hz. Peygamber’in (sallâllâhu aleyhi
ve selem) mucizelerindendir, İstanbul.
Türk’e, ümmete ve
insanlığa müjdelenmiş şehir; başkentlerin başkenti: Pa-yı Taht…
Fatih Sultan
Mehmet de Hz. Peygamber’den (sallâllâhu aleyhi ve selem) aldığı terbiye ile Bizanslılara
merhamet gösterip onlara “Hürsünüz.” demişti.
Medeniyetimizin
temeli merhamettir.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” düşüncesinin
kaynağı budur.
Fetih ile işgal;
gündüz ile gece gibidir.
Biri ihya, diğeri
imha eder.
“Zulüm 1453’te başladı.” diyenlerle Mekke’de zifiri karanlıkta debelenenler
aynı değil midirler?
Bugün de
Ayasofya’nın ibadete açılmasına homurdananlar, neyin temsilcileridirler?
63 yıl önce millet
iradesini idam sehpalarında katledenlerin iplerini ellerinde tutanlar, Ebu
Lehepgiller değiller mi?
63 yıl önce şehitlere ağlamayı yasaklayanlar neyin
intikamını aldılar?
1946’da “açık
oy gizli sayım” ucubesiyle sandıklara el koyanlar, kendilerine muhalif
gördükleri beldeleri birer zulüm merkezlerine dönüştürmediler mi?
(Haydar KIRAN, bu olaylardan sadece birini: “… ZULÜMLERİNDEN 1946 SEÇİMLERİ VE SENİRKENT
FACİASI”, eserinde tanıklarıyla, belgeleriyle anlatmaktadır.)
14 Mayıs 2023
seçimlerinden Cumhurbaşkanı seçimi, hiçbir aday %50+1 oy çoğunluğuna ulaşamadığından
2’inci tur 28 Mayıs’ta yapılacak.
Kritik eşik…
Kendilerine oy
vermediği gerekçesiyle 6 Şubat’ta deprem felâketine maruz kalmışlara yönelik
alçakça ifadeler ve uygulamalar, ne bizim medeniyet değerlerimizle ne de
evrensel değerlerle bağdaşmaktadır.
Bunlar, nerede, ne zaman bu hale geldiler,
getirildiler?
Mazlumu, zalime
teslim etmeyi de marifet sayan bu güruh, millet ve insanlığın geleceği adına
felakettir.
1944’te Boraltan Köprüsü Katliamı’nın tekrarlanması
için terör örgütleriyle ittifak halinde çalışıyorlar.
Taşları bağlayıp itleri serbest bırakacaklarını vaat
ediyorlar…
Toplumdan
habersizler.
Karanlık dünyalarından
başlarını çıkartıp dışarıya bakabilmeyi akıl edemiyorlar.
Devlet mi, kuzgun
mu?
Korkma!
“İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin
kalplerine güven indiren O'dur.” (Fetih/4)