Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Kasım 2022

Felsefesiz insani oluşum mümkün mü?

İnsan, bilmek, duymak, çalışmak, sevmek, haz almak, tutkuyla yaşamak, üretmek isteyen, konuşmak, yazmak, ilişki kurmak isteyen, umudu olan, inançları olan çok özel bir varlıktır. Bilmek istemeyen, çalışmaktan nefret eden, sevmeyen, hazzı unutan, aşk nedir bilmeyen, üretemeyen, şiddet yapan, ilişki kuramayan, kötümserlik batağında kaybolan, idealleri ve inançları olmayan kişiler ise insani oluşlarından çok şey yitiren kişilerdir. Kişinin, yaşadığı tarih, toplum ve zaman içinde özgür bir varlık olarak konuşması, yazması, sevmesi, haz alması, çalışması, hissetmesi, bilmesi, öğrenmesi, yenilenmesi için felsefeye ihtiyacı vardır. Felsefe, insanın biyolojik, psikolojik ve sosyal bir ihtiyacıdır.

İnsanlık, tarihsel tecrübesi içinde sayısız sanat, bilim, mitoloji, edebiyat, felsefe, din, müzik ve kültür aktivitesi ve ürünü üretmiştir. Bilim, sanat, siyaset, hukuk, din, edebiyat, tiyatro başta olmak üzere yeryüzündeki her şey, insan yaşamının bir ürünü ve eseridirler. Bilim, felsefe, din, ahlak, sanat, kültür alanına giren hiçbir şey, insan yaşamının üstünde değildirler. İnsanın yaşayarak oluşturduğu hiçbir ürün, bir diğerinden üstünde veya altında değildir. İnsanın sanatsal faaliyetleri, bilimsel faaliyetlerinin üstünde veya altında değildir. Hayat dediğimiz coşkulu macera bilimden, sanattan, felsefeden, inançtan, zevkten, üretmekten, yiyip içmeden oluşan çok boyutlu bir tecrübedir. Felsefe, insan hayatını oluşturan tecrübelere insanca bakmanın yoludur. İnsan hayatına, insan üstü olduğu iddia edilen gerçek dışı ve hayat dışı hiçbir bakış ve müdahale yoktur. Felsefe, insanın insanca hayata bakmasını istemektedir. İnsanın insanca hayatına bakmak yerine insanüstü kurguların insan hayatına bakmasını ve müdahale etmesini istemek, insanı insanlığından koparttığı gibi, felsefeyi, bilimi, sanatı ve ahlakı yıkmak anlamına gelmektedir. İnsan, hayatına, doğaya, tarihe, topluma insanca baktığı sürece felsefe, bilim, sanat ve ahlak vardır.

İnsan hayatını tarih dışı ve hayat dışı bir şekilde belirleyen hiçbir sınırsız veya sonsuz yasa, kaynak ve rehber yoktur. İnsan, hayatla birlikte tarih içinde tarihsel şartlar çerçevesinde doğaya, hayata ve insana dair eserler üretmiştir. Felsefe, insanın kendisine ve doğaya dair ürettiği bilginin ve birikimin sahici nitelikteki adıdır. Felsefe, insana ve doğaya dair bilgiyi, bilgeliği ve tecrübeyi gene insanca yapmanın ve aramanın yollarını göstermek için didinen insani çabadır.

İnsanın kendisini, tarihi, toplumu ve doğayı bilmesi, tanıması, anlaması ve yaşaması için günlük hayatına bakmasına ihtiyaç vardır. Günlük hayatımıza bakmadan felsefe yapmak mümkün değildir. Felsefe, göklerde veya erişilmez yükseklerde tanrısal güçlere ve niteliklere sahip varlıkların yaptığı bir faaliyet değildir. Felsefe, pazarda, sokakta, ailede, ilişkilerde, kafelerde, tiyatrolarda, sinemalarda, kısacası insanın olduğu her yerde yapılacak bir tecrübedir. İnsanın günlük hayatından bağımsız bir felsefe faaliyeti olamaz. Bilgi, varlık ve değer başta olmak üzere bütün felsefi bilgi ve tecrübe, günlük hayat faaliyetlerimiz içinde anlaşılmalı, yorumlanmalı, sorgulanmalı ve geliştirilmelidir.

Kültürler, kurumlar, dinler, kaynaklar, kimlikler ve daha birçok şey, düşünerek, düşleyerek ve davranarak yaşamamıza engel olmakta, önümüze aşılması imkansızlık derecesinde zor sınırlar koymaktadır. Herkes gibi inanmak ve düşünmek, bir değer ve erdem değildir. Herkes gibi düşünmeyi, inanmayı ve yaşamayı normal görme yanılsaması, bütün kötülüklerin kaynağıdır.Zikredilen kurgular, çoğu zaman düşünmeyi ve yaşamayı değil, ezberlemeyi ve taklit etmeyi en yüce erdem olarak bize yutturmaktadır. Felsefe, ezber ve taklitin değil, sahici hayatın düşünme, düşleme, sorgulama ve yaşam ile mümkün olacağını gösteren bir insani perspektif kazandırtmaktadır. Atıl, taklitçi ve ezberci zihinlerde ve ruhlarda huzursuzluk, mutsuzluk, kötümserlik, fanatizm, şiddet ve cehalet hiç bitmez. Düşle ve düşünceyle dolu zihinlerde mutsuzluğa, kötümserliğe ve boşvermişliğe hiç yer yoktur.Bilimde, sanatta, edebiyatta, ekonomide, toplumda ve iç dünyamızda ihtiyaç duyulan şey özgürlük, akıl, bilgi, birikim ve emektir.