Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Şubat 2020

Felsefe ve çocuk

Çocukluk, insan hayatının en dinamik dönemini temsil etmektedir. Çocuk, küçük ve önemsiz bir varlık değildir. Çocuk, evrendeki en önemli ve öncelikli varlık olma konumundadır. Çocuk, her haliyle insana, hayata, evrene ve metafiziğe dair her şeyi merak eden ve arayan kişidir. Çocuk, varlığının en saf, içten ve dürüst haliyle kendisini, hayatın anlamını ve dünyanın gizemlerini anlamaya çalışan dinamik varlıktır.

Felsefe, en doğal haliyle çocuk tecrübesinde gerçekleşebilecek bir faaliyettir. Felsefe, yetişkin ve yaşlı işi değil, çocuk işi bir faaliyettir. Felsefeden arınmış bir çocukluk, aslında yaşanmamış bir çocukluktur. Çocukluk tecrübesi, felsefi bir boyuta ve merkeze kavuşturulamadığı sürece insanlığın felsefi birikiminin yenilenmesi ve gelişmesi mümkün değildir.

Çocuk, etrafında olup biteni çok dikkatli ve uyanık bir gözle izlemekte ve anlamaya çalışmaktadır. Çocuğun kendisini, hayatı ve dünyayı dinamik bir şekilde idrak etmesi için, uyanık olmaya, atalete düşmemeye, akıl ve zihin yeteneklerinin körleşmemesine, gelişiminin dumura uğramamasına ihtiyacı vardır. Felsefe, insanı uyanık ve dinamik kılan bir çaba, perspektif ve duruştur. Felsefe, çocuğun hayatın rutin ve tekrar olarak anlamama, insanın ve hayatın klişelere sıkıştırılmaması gerektiği konusunda uyanık tutmaktadır. Çocuğa, kendisine, hayata, topluma ve dünyaya dair sahici sorular sormasını sağlamaktadır. Çocuk, felsefenin kendisine kazandırdığı soru sorma yeteneği sayesinde uyanık kalmaktadır. Çocuğun uyanık ve canlı tutulması, insani gelişimin olmazsa olmazıdır. Uyanık bir şekilde etrafına bakan, düşünen, sorgulayan, araştıran ve üreten bir çocuk, kendisini özgürleştirme, olgunlaştırma ve gerçekleştirme yolunda emin adımlarla hayat yoluna devam etmektedir. Bu bağlamda şu noktanın iyi anlaşılması lazımdır: Felsefe, uyandırmakta ve uyanık tutmaktadır. Uyuyan ve gafil kişiler, felsefi tecrübeyi, perspektifi ve derinliği, yaşam hikayelerinde tatmamış kişilerdir.

Çocuk, yolda olandır. Çocuk, hayatta yolunu bulmak için yollara giren ve çıkan bir varlıktır. Çocuk, kendi yolunu bulmak için sürekli olarak yolda olmaya çalışandır. Çocuğun yola çıkmaması, olabilecek en kötü haldir. Hayati derecede önemli olan şey, çocuğun yola çıkarılmasıdır. Felsefenin insan hayatına en önemli katkısı, çocuğu yola çıkartmak ve hayat boyu yola devam etmesini sağlamaktır.

Felsefenin çocuğu yola koyması, çocuğun çılgınca felsefe kitapları okuması ve felsefi teorileri ezberlemesi değildir. Çocuğun yola koyulması, kendi kendisini, çevresini ve hayatı sorgulamayı ve soru haline getirme çabası ve mücadelesi içinde olması demektir. Çocuğun, insanın, hayatın ve dünyanın sonu gelmeyen bir macera olduğunu kavrayarak sürekli olarak yola devam etmek için çabalamasının bizzat kendisi değerlidir.

Çocuk, merak ve hayret eden bireydir. Felsefenin kaynağı da merak ve hayret etmektir. Çocukların merak ve hayret etme yeteneklerinin köreltilmemesi ve etkisizleştirilmemesi büyük önem taşımaktadır. Sağlıklı ve normal çocuk, merak eden ve çok soru soran çocuktur. Çocukların soruları karşısında bunalıp çocukları susturmaya kalkmak ve tuhaf sorular sorma şeklinde karşılıklar vermek yapılabilecek en büyük hatadır. Bir toplumun insan sermayesi soran, sorgulayan ve şüphe eden çocuklara sahip olmasıdır. Çocuğun sağlıklı gelişimi ve olgunlaşması, ancak yetişikinlere tuhaf görünen sorular sormalarıyla mümkündür.

Felsefi tecrübenin çocukluk yaşantısının doğal boyutu olması için susma yerine söz söylemeleri ve konuşmaları için çocuklar teşvik edilmelidir.

Çocuk eğitimi, düş kurma ve düşünme yeteneğinin gelişmesi, çeşitlenmesi, genişlemesi ve derinleşmesidir. Çocuğa verilecek düşünme ve düş kurma eğitimi, belirli bir görüş ve değerin endoktrinasyonu değildir. Açık nitelikte sorularla ve sorgulamalarla dolu felsefi bir bakış açısı içerisinde çocukluğun felsefeyle bütünleştirilmesi önemlidir. Felsefi bir bakış açısına sahip olmak, çocuğun çok erken yaşlardan itibaren kendisiyle, çevresiyle ve dünyayla ilgilenmesi demektir. Çocuğun insana ve dünyaya yabancılaşmaması için felsefeyle doğal bir şekilde ilgilenmesi, düş, düşünce ve duygu dünyasını geliştirmesi gerekmektedir.