FED'İN FAİZ KARARI
Küresel piyasalar, ABD Merkez Bankası'nın(FED), 16-17 Eylül tarihlerinde yapacağı toplantıdan çıkacak karara odaklandı.
Acaba faiz artışına gidilecek mi?
Yazıyı kaleme aldığımız sırada karar henüz açıklanmamıştı ama Cuma günü, yani bugün sorunun cevabını öğrenmiş olacağız.
Amerikan dev finans şirketi Lehman Brothers'ın iflası neticesinde 2008'de patlak veren finansal krizle mücadele için 7 yılda 3 trilyon dolar basan FED, bu tarihten beri faiz oranını yüzde 0-0,25 aralığında tutuyor.
Nakit açığı bulunan bankaların, nakit fazlası bulunan bankalara borçlanma karşılığında ödediği bu faizi, FED belirliyor.
FED'in faizle ilgili aldığı her karar sadece ABD ekonomisini değil, küresel ekonomiyi de etkiliyor.
FED faiz kararında esas itibariyle üç göstergeyi dikkate alıyor.
Bu göstergelerde iyileşme gördüğü takdirde faiz artışı gündeme geliyor.
Bunlardan ilki işsizlik.
FED'in uyguladığı parasal genişleme ve faiz indirimi sayesinde 2011'de yüzde 9'a yaklaşan işsizlik, bu yıl yüzde 5,1 ile 7 yılın dip seviyesini gördü.
Neredeyse doğal işsizlik rakamı yakalandı.
Faiz artışının önündeki bir engel kalktı.
İkincisi büyüme; bu gösterge de olumlu seyrediyor. Avrupa ekonomileri yüzde 1-2 büyümede zorlanırken ABD bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4'e yakın büyüdü.
Faiz artışını destekleyecek bir performans olarak değerlendiriliyor.
Sonuncu göstergeenflasyon.
Hedef tutturulamıyor.
FED, ideal enflasyon oranı olan yüzde 2-3'e ulaşmak istiyor, ancak yüzde 1,5'i aşamıyor.
FED, enflasyon yüzde 2'ye yükselmeden faize dokunmak istemiyor.
Bakalım FED, düşük enflasyona rağmen faizi artıracak mı?
Artarsa ne olur?
Tabii artış oranı da önemli.
Her ne kadar faiz artışı fiyatlanmış ise de yüksek oranda bir artışa piyasaların tepkisiyine desert olacaktır.
Tüm borsalarda düşüş yaşanır, dolar değerleneceği için ABD kur bazlı dış ticaret avantajını kaybedebilir.
Gelişmekte olan ülkeleri borç krizine sürükleyebilir.
Türkiye gibi döviz borcu kabarık, cari açığı risk teşkil edenülkeler dikkatli olmak zorundadır.
Faiz artışı söylentisi bile, siyasi gerginlik ve terör olayları gibi iç dinamiklerle birleşince kurları zıplatmaya yetiyor.
Hafta içinde dolar 3,07, Euro 3,47 liraya tırmanarak yeni tarihi zirvesine çıktı.
Kur artışı döviz borcu olan özel sektörün belini büküyor.
Önümüzdeki bir yıl içinde özel sektörün ödemesi gereken dış borç miktarı 70 milyar dolar.
Uzun vadeli borç ise 178,2 milyar dolar.
Dolar 1 kuruş artarsa özel sektörün borç yükü 2,8 milyar TL artıyor.
Taşıması zor bir yük.
Nitekim genelde iyimserliğini koruyan İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar da sorunun ciddiyetini dile getirerek,"kısa vadeli döviz borcu olan işadamına devletin 2,70 liradan döviz satmasını" istedi.
Çeşitli yönlerden eleştirilen bu talep geçici bir çözümdür.
FED bugün faizi artırmasa da -ki 7 yıldır sabit tutuyor- enflasyon, cari açık, dış borç olduğu sürece doların yönü hep yukarı doğru olacak, şirketlerin borç yükü ağırlaşacaktır.