FED'e Esir Değiliz
Bayram öncesinden; ABD Merkez Bankasının (FED) stresini yaşamaya başladık.
FED faiz artıracak mı, artırmayacak mı? Artırırsa döviz kuru ne olur? Ve benzeri soru ve sorunların cevabını tahmin etmeye çalıştık.
Yani ülke ekonomileri merkez bankalarına esir olmuş. Biz ekonomistler de bu esareti okumaya ve olası zararları minimize etmek için tahmin etmeye çalışıyoruz.
Ya iş dünyasıu2026 Onların çektiğini bir de onlara sormak lazım. Ay başı ve ay sonlarında döviz tahminlerini doğru yapmak ve maliyetlerini dolayısıyla satış fiyatlarını oluşturmak için akla karayı seçmeye çalışıyorlar.
Bu stresin aktörlerinin başında FED geliyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile Japonya Merkez Bankası (BOJ) gibi bankalar da bu stres zincirinin diğer halkalarını teşkil ediyor.
Özellikle FED dünyanın efendisi, hakimi, tek kural koyucusu gibi hareket ediyor. Dünya ülkelerine ekonomik operasyonların yapılmasında başrol oynuyor. Her ay FED'in yapacağı toplantılara odaklanılarak deyim yerindeyse yüksek gerilim yaşanıyor.
İşin stresini ise özellikle FED'in kararlarına bakarak yolunu çizmeye çalışan diğer merkez bankaları ve ait oldukları ekonomiler yaşıyor.
Bu kararlardan kimler mi etkileniyor?..
En başta döviz kuru büyük ölçüde etkileniyor. Sonrasında banka sistemi ve sanayi geliyoru2026 Bu etkilenme ülke bireylerine kadar iniyor.
FED'in kararlarından özellikle gelişmekte olan ülkeler çok etkileniyor. Zira bu kararlar küresel sermaye akışının diğer bir ifade ile küresel sıcak paranın hacmini ve yönünü çok ciddi bir şekilde etkiliyor ve belirliyor.
Yazımı hazırladığım tarih itibariyle mevcut belirtilere göre FED faiz artırmayacak gibi görünüyor.
Bu durumda bizim Merkez Bankamız (MB) için gün doğuyor, tabi. Yani faiz indirimi. Başa bela FED, hazır faiz artırımı yapmayacakken MB faiz düşürebilir. Beklentiler de faiz koridoru üst limitinin 0,25 puan düşürülmesi yönünde.
FED esareti daha doğrusu "curcunası" ne zaman biteceku2026
Dünya ekonomilerindeki FED esaretinin temel sebebi kural koyucu veya yön belirleyici olarak ABD'nin olmasına dayanıyor. Yani "sistem, ABD ekonomisi ve USD üzerine kurulu."
Bu da her şeyin merkezine ABD ekonomisini ve verilerini yerleştiriyor. Haliyle orda meydana gelen hafif olumsuzluk, ekonomisi zayıf ülkelerde zatürreye sebep oluyor. Yani ülke ekonomilerinin birkaç yıllık kazanımları, birkaç ayda heba olabiliyor.
2002 ve sonrasındaki atılımlar ve ulaştığımız ekonomik seviye itibariyle FED'in ülke ekonomileri üzerindeki zararlarını az yaşayan ya da konjoktöre göre hiç yaşamayan devletler arasındayız.
Ancak onlar bunu başarıyorsa biz neden başarmayalım. Tam anlamıyla "etkilenen değil etkileyen olabilmeyi" neden başarmayalım. Bunun için daha fazla yol kat etmemiz gerekiyor.
Bu esaretin veya stresin yahut curcunanın etkisinden kurtulmanın birkaç önemli aşaması var:
- İhracatımızı daha da artırmak. En az 1 trilyon doları yakalamak.
- İhracatı daha fazla artırmak için ve olası küresel ekonomik krizlerden ihracatın etkilenmemesi için teknolojik ürün geliştirmek ve teknolojik üretim modeline geçmek.
- MB döviz rezervlerimizi en az 1,5-2 trilyon dolar seviyesine çıkarmak.
- Dünya markası ürünler çıkarmak ve birçok ülkenin milli gelirini yakalayan uluslararası düzeyde şirket sayısını artırmak.
Bunları yapabildiğimiz oranda kanaatimce bu bağımlılıktan kurtulabiliriz.
Zaten bu durumlara geldiğinizde -ki bu seviyeleri rahatlıkla yakalayabilecek kapasitede ve niyette olduğumuzu düşünüyorum- oyun kurucu durumuna geçiyorsunuzu2026
Fazla bütçe devlete moral, iş dünyasına iseu2026
Açıklanan verilere göre bütçe, 2016 Ağustos'ta 3,6 milyar lira, yılın ilk 8 ayında ise 4,9 milyar lira fazla verdi.
Geçen yılın ilk 8 ayında toplam bütçe fazlası 639 milyon lira. Bu durum, bu yıl bütçe performansında 4,2 milyar liralık bir iyileşme olduğunu gösteriyor.
Bu veriler, sıkı (daraltıcı) maliye politikasının takip edildiğini gösteriyor. Ve aynı zamanda bütçenin disiplinli bir şekilde yönetildiğini ifade ediyor.
İyi mi?.. Konjonktörel düşünülürse; bence olumlu.
"Ben oyuna hakimim" mesajını vermesi bakımından iyiu2026 "Ekonominin ipleri elimde ve tedbirli hareket ediyorum" bakımından ve "sağlam ekonomi" açısından da pozitifu2026