Faziletli Toplum/Ümmet
Erdemli başkanın yönettiği ve iyiliklerin yaygınlık kazandığı halk, faziletli toplum ve ümmettir. Siyaset düşünürü Fârâbî, faziletli toplumun yöneticisini, yani sultanlığı, insanlara hizmet değil de, yönetmeye yönelik bir meslek ve meleke olarak görür.
Filozofumuz, topluluğu ya aşiret, ya şehir veya bölge, ya büyük bir ümmet ya da birçok ümmetler şeklinde düşünmektedir. Ona göre, “medîne” hem şehir devleti, hem de herhangi bir tür örgütlenmiş toplum, etkili bir şekilde yönetilen ve politik olarak bağımsız olan herhangi bir topluluktur. Medîne, en küçük siyasî bir bütün olarak; yani ister geniş, ister küçük (devlet) manasında da kullanılabilir.
Şehir (Medîne) ve millet (ümmet) olguları kendisine kapsamlı alanlar açan Fârâbî için, aynı amaç ve aynı mutluluğa sahip farklı yerlerde ve coğrafyalarda, birbirinden farklı erdemli şehir ve erdemli ümmetin/milletin bulunması mümkündür.
Erdemli şehrin başkanı, halkının mutluluğunu gerçekleştirmek ve erdemli bir toplumu oluşturabilmek için, yardımcı ve faydalı olan kimseleri korumalı ve sayılarını arttırmaya çalışmalıdır. Buna karşın faziletli topluma zararlı olanları yararlı hale getirmeli, bu mümkün olmazsa ya onları ortadan kaldırmalı ya da azaltmalıdır. Erdemli toplumda mutluluğu sağlayacak iyi fiil ve davranışları bilmeli, onları yerine getirmeli ve şehri o doğrultuda idare etmelidir.
Her insan, neslini sürdürmek ve en mükemmeli elde etmek için birçok şeye muhtaç halde yaratılmıştır. Çünkü bir insan bunu tek başına gerçekleştiremez. Dolayısıyla birbiriyle yardımlaşan başka insanlara ihtiyaç duyar. Fârâbî, insanların kalabalık nüfuslar şeklinde bir araya gelmesini, bazısı mükemmel, bazısını eksik, kusurlu olan insanî topluluklar kurarak dünyanın oturulabilir bölgelerinde (ma’mura) bir araya gelmesinin sebebini böyle açıklar.
Erdemli toplumlar, Fârâbî nezdinde, büyük, orta ve küçük olmak üzere üç çeşittir. Büyük toplum, yeryüzünün oturulabilir (ma’mur) tüm bölgelerinde bütün milletlerin bir arada bulunmasıyla; orta toplum, dünyanın bir tek bir milletin/ümmetin bir araya gelmesiyle; küçük toplum herhangi bir milletin yerleştiği bölgede tek bir şehir halkının bir araya gelmesiyle oluşur. Bu üçü, yetkin toplulukları oluşturur. Nitekim, şehir (medine), yetkinlik sıralamasından ilkini temsil eder.
Köy, mahalle, sokak ve ev (en küçük birlik) kusurlu/eksik bir toplumu meydana getirir. Mahalle ve köy şehir için vardır. Köy, şehirle hizmet ilişkisi içindedir. Mahalle ise, şehrin bir parçası olarak benzer hizmet ilişkisini sürdürür. Sokak mahallenin, ev ise sokağın bir parçasıdır. “Şehir, bir milletin yaşadığı toprakların bir parçası; millet ise üzerinde yaşanan dünyanın bütün toplumların bir parçasıdır.”
Eksik/kusurlu topluluklar içerisinde en yetkin olanı ev topluluğudur. Ev, bir sokakta oturanların bir parçasını temsil eder. Köy ve mahallelerdeki toplulukların her ikisi de şehrin varlığında önemli paylara sahiptir. Ki bu iki topluluk, şehrin var olması içindir. Yalnız aralarında bir farklılık söz konusudur. Mahalleler şehrin bölümleridir. Dolayısıyla şehrin alanı içerisinde varlıklarını sürdürürler. Köylere gelince, onlar ancak şehre hizmet ederler. Medenî (siyasî) topluluk, ulusun bir parçasıdır. Ulus da çeşitli şehirlere dağılır.
En üstün iyilik ve mükemmellik, ilk olarak ancak şehirde elde edilir. Şehirden daha küçük bir toplulukta mutluluğa ulaşılamaz. İyilikler, nasıl ki, seçme ve irade ile gerçekleşiyorsa, kötülükler de aynı şekilde gerçekleşir. Dolayısıyla mutluluk her şehirde elde edilmez. O halde insanları kendileriyle hakikî anlamda mutluluğun elde edildiği şeyler için birbirlerine yardım etmeyi amaçlayan bir şehir, erdemli, mükemmel bir şehirdir (el-medînetü’l-fâzıla); insanları mutluluğu elde etmek için birbirlerine yardım eden toplum, erdemli, mükemmel bir toplumdur.
Bütün şehirleri kendileriyle mutluluğun elde edildiği şeyler için birbirlerine yardım eden bir millet, faziletli, mükemmel bir millettir. Aynı şekilde erdemli, mükemmel evrensel devlet de ancak içinde bulundurduğu bütün milletlerin mutluluğa erişmek için birbirlerine yardım ettikleri zaman ortaya çıkar.