Fazıl Özden'in bir bakışı
Bu yazıyı kaleme alırken nedendir bilmem ama aklıma “Kitap
yazmak mı zor, kitaba yazı yazmak mı?” diye bir soru takıldı. Düşünüyorum.
Kitap yazarken kafamda oluşturduğum ana bir kurgu etrafında Ya Allah Bismillah
deyip başlıyorum yazmaya. Bir müddet sonra bir de bakıyorum ki laf lafı açmış,
olaylar olayları doğurmuş kalemimiz adeta bir selin önüne kapılmışçasına yazmış
da yazmış. Gah üzülmüşüz gah gülmüşüz ve nihayetinde kitap hitama ermiş. Amma
üç beş ay sürmüş amma bir yıl amma birkaç yıl. Acısıyla tatlısıyla yazarken
yaşanmış hayata dair nice inişler çıkışlar arasında son noktayı koymuşuz.
Bundan sonrası okura ait demişiz. Kitap yazmak böyle!
Ya bir kitaba yazı yazmak? Elimize bir kitap alınca bu defa
okur olarak değerlendirme yapacağız ve bizde kalanları yazıp kitapseverlerle
paylaşacağız. Ancak bu defa kitap yazar gibi rahat olmadığımı, tereddüt
ettiğimi hatta zorlandığımı itiraf etmeliyim. Zira bazen yazarı tanısak hatta
kitabın yazılış serencamına da vakıf olsak bile – ki çoğu kez bu bilgiden de
mahrumuz- yazarın bize aksetmeyen, kendinden kalan duygu ve düşüncelerini
bilemediğimiz için ister istemez temkinli olmak durumundayız.
Ortaokul yıllarından beri arkadaşım olan Dr. Fazıl Özden’in
ikinci şiir kitabı olan Bir Bakış İçin’i elime aldığımda bu gelgitleri yaşadım.
Oysa bu kitabın hazırlık aşamasında kitaba girmeyen şiirler de dahil hepsini
okumuş, kitabın oluşumuna karınca kararınca katkıda bulunmaya çalışmıştım.
Kitapta değerli dost Albayrak Olgun Bey ve kıymetli vekilimiz Prof. Dr. Nazım
Elmas hocamızın yazılarını okuyunca da işimizin biraz daha zor olduğunu
anladım.
Albayrak Hoca, şairin hekimliğinin yanında onun kültür ve
sanata olan iştiyakını merkeze aldığı yazısında onun şiirinin ana hatlarını
belirlemiş.
Nazım Hoca da “Şair Susarsa Biter Güzellikler” diyerek
duygusal bir girişle başlamış yazısına.
O da Özden’in şairliğini ve şiir anlayışını izah etmiş.
Elimde 96 sahife ve 52 şiirden oluşan bir kitap var...
Kitabın kapağındaki romantik manzara zaten sizi şiirin kendine has mecrasında
bir yolculuğa çıkarmaya aday olduğunu ifade ediyor ki kapak tasarımı gerçekten
hoş olmuş.
Şair de kapaktaki bu iddiayı pekiştirircesine ilk şiirinde
ilk söz olarak selam kelimesiyle ve ardından “Hoş Geldiniz” diyerek karşılıyor
ve sizi bu şiir sohbetine buyur ediyor.
Genel olarak hece şiirlerinden oluşan kitapta serbest
şiirler de bulunmakta. Şair heceyi ve geleneği benimsediği kadar hece şiirinin
gereklerini de bihakkın yerine getirmiş. Kafiye seçiminden ayağa, duraklardan
söz sanatlarına kadar şiirlerinde bir ustalık hissedilmekte.
Şiirlerde seçilen konular ise hayata dair renkleri,
desenleri, sıcaklığı, öfkeyi, mizahı, inişleri, çıkışları gönül ekranımıza
yansıtıyor.
Özden şiirlerinde samimi bir dil kullanarak okurunu bu
cepheden yakalıyor. Mizahi bir dil yakalayan şair bu yönüyle okurunu
güldürürken düşündürmeyi amaçlamış. “Kün Fe Yekün” şiirinde hem mizah hem
hikmet hem de bir nasihat üslubu var.
“Olmaz olmaz deme gülüm / Canı yanan civa olur
Hak ölçüyle gelen
ölüm / Kan kaynatır liva olur
…
Kur sofrayı haydi eğil / Bir kaşık al, kepçe değil
Kim kendine olsa adil / Her yediği deva olur” (s.27)
Özden’in yakaladığı bu mizahi dil aynı zamanda okura hayatı
sorgulatan bir yöne de sahip. Şairin bu yönü, sanki hayatı irdelerken insanları
iğneleyen ve bakıp geçilen şeylerin görülmesini, fark edilmesini amaçlayan bir
amacı taşıyor gibi. Maskenin Arkasında şiiri bu duruma en güzel bir örnek.
“Kol kırılmış görülmüyor /Kol maskenin arkasında
Yol kaybolmuş varılmıyor / Yol maskenin arkasında” (s.49)
Yine Modern Put şiirinde de bu durumu görebiliriz.
“Gör ve tanı insanları / Menfaatle kalır diri
Bu uğurda eleştiri / İnce ince yapılıyor”
Özden, bu kitabında örnek aldığı iki ustayı da yad ederek
vefasını izhar etmiş. Üstad şiirinde “Necip mirasından pay ister Fazıl” (s.91)
diyerek Necip Fazıl’a seslenir. Yunus’un Sesi şiirinde de “Aşka hudut çizer
müşfik, babacan / Dünyada şefkattir Yunus’un Sesi” (s.92) dizeleriyle de Yunus
Emre’yi yad eder.
Fazıl Özden Maraş depreminde vefat eden Şair Ferhat Ağca’yı,
Emmoğlu Fazlı Özden’i, Malatya’nın Mersedes Kadir’ini ve 14 Ekim 2022 tarihinde
42 maden işçisinin hayatını kaybettiği Amasra faciasını da mısralarıyla
hatırlar ve hatırlatır.
Özden’in şiir ziyafeti “Hoşça Kalın” şiiriyle hitama erer.
“Hoş gelenler hoşça kalın / Tatlı söze güle güle”
Keyifle okunacak, zaman zaman yüzünüz güldürecek, zaman
zaman düşündürecek, zaman zaman içinizi acıtacak ironik mısraların harman
olduğu “Bir Bakış İçin” okurunu bekliyor.