Fay Hattı !
Depremler yaşanıyor ardı ardına… Yer küre sallanıyor, inşa ettiğimiz evlerimiz, binalarımız, camilerimiz okullarımız yıkılıyor. Depremi durduracak bir güç yok insanoğlunun elinde. İnsan olmanın acziyetini hissettiriyor bize depremler. Rabbim milletimizi muhafaza etsin.
Deprem kuşağında bir ülkeyiz. Birçok bölgeden ilim adamlarının tespit edip haritasını çıkarttığı fay hatları geçiyor. “Coğrafya kaderdir” sözüne istinaden, kaderimizi yaşayacağız. Fakat “önce tedbir sonra tevekkül” ölçüsü de hayatımızın temel rükünlerinden olmalı.
Tedbir, insanın kendi eliyle, iradesiyle, gücü ve aklıyla olması muhtemel felaketleri, kazaları, arızaları engelleme çabasıdır. Bu Müslümanlar için “yapılması gereken olarak farz hükmündedir.” Yapılması gerekeni yapmamanın hesabının sorulacağı şuuruyla, tedbir almak zorundayız. Fay hattının üzerinde, zemini sağlam olmayan bölgelere İmar planında çok katlı bina izni vermekten sakınmalı belediyeler. Yapılan binaların deprem yönetmeliğine uygun yapılıp yapılmadığının kontrolü, güvenli toplanma alanlarının oluşturulması, eski binaların yıkılarak yeniden inşa edilmesi gibi bir dizi alınması gereken “tedbir” yapılmış olursa, en azından bela geldiğinde daha az insan zarar görür. Ve daha da ötesi ne yaşanmış olursa olsun, sorumlu olan insan vebalden kurtulmuş vaziyette olur. Tevekkül bu şekilde kıymetlenir ancak.
Elazığ ve Malatya’da ölümlere yol açan bir deprem yaşadık. Geçmiş olsun milletimize. Rabbim beterinden korusun. Devlet ve millet olarak gerçekten hızlı ve etkili bir şekilde çalışıldı. Milletimizin zor zamanda birbirine kenetlendiğini, kardeşinin derdiyle dertlendiğini ve zorda olanlar için malıyla bedeniyle, duasıyla çabaladığını bir kez daha görmüş olduk. Hamdolsun. Rabbim vatanımıza milletimize zeval vermesin… Biz böyle bir ülkeyiz. Ana gibi mazluma bağrını açan, baba gibi koruyup kollayan insanların vatanıdır Anadolu. Hamdolsun.
Bir de en zor zamanda, insanımız enkaz altında can pazarındayken, milleti provoke etmek isteyen, ortalığı fitnesiyle zehirlemeye çalışanlar var. Vatana ve millete ve muhalefet adı altında devlete olan kinini kusmak için fırsat kollayan çiyan ruhlu insanların kötülüğüne şahit olduk. Hiçbir şekilde bu topraklarla, bu milletle aidiyeti kalmamış sadece kötülük düşünen insancıklardan bahsediyorum. Birliğimizi bozamıyorlar ama mide bulandırıyorlar. Allah bunlara fırsat vermesin, etkili olurlarsa ne birlik kalır, ne dirlik ne de vatan elimizde.
Deprem olduktan kısa bir süre içinde devletin her kurumunu teyakkuza geçerek iyi bir organizasyonla kurtarma çalışmalarına başladı ve sokaklara dökülen insanlara ulaştı. Üstelik sivil toplum kuruluşlarının da aynı hız ve düzen içinde bu çalışmalara destek verdiği de bilinirken ısrarla kötü algı oluşturma gayretindeki zihniyetin yalanları düştü önümüze.
Coğrafya kaderdir der İbn-i Haldun evet. Yaşadığımız coğrafyanın olumlu ve olumsuz yanları hayatımızı etkiler. Ama tedbir de esastır. Tedbirle bu etkileşim zararda asgariye indirilebilir, faydada azami olarak artırılabilir. Ülke olarak fay hattındayız. Tedbirler alınır, etkili deprem mücadele programı uygulanırsa korkacak bir şey yok.
Fakat; Milletin acısıyla acı duyamayan, sevincine katılamayan, başarısıyla gurur duyamayan her şartta fitne çıkartmaya çalışan ve içimizdeki ur gibi milleti içten çürütmeye çalışan bu şer zihniyete karşı nasıl tedbir alınacak? Milleti birbirine kırdırmak için fırsat bekleyen bu hastalıklı zihniyetin yalanlarına ve faaliyetlerine dur denilmezse asıl deprem o zaman yaşanmış olacaktır.
Kötü olan insanları kurtarmanın yolu onlara kötülük yapma fırsatı vermemektir. Onlara yapılacak iyilik budur. Ne yaparsanız yapın iflah olmayacak zihniyetin şerrinden bu millet kurtarılmalı artık…
Depremde ölen kardeşlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Rabbim vatanımızı ve milletimizi muhafaza etsin…