Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.68
Gram Altın
2954.98
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 May 2020

Fay Hatlarımızla Oynuyorlar

Geçtiğimiz hafta, Uygur Türkleri ile ilgili ABD senatosunda Çin’e yaptırım yasa tasarısının geçtiği haberi yayınlandı. Bilindiği gibi Uygur Türkleri her türlü insan hakkında mahrum olarak on yıllardır Çin işkencesi ile hayatlarını sürdürüyorlar. Aynı tasarı 2019 yılı Kasım ayında kabul edilmiş, daha sonra Temsilciler Meclisi tarafından Senato’ya iade edilmişti. Yani Başkanın önüne bile getirilmemiş konjonktüre havale edilmişti. Tasarı tekrar Temsilciler Meclisi ve başkanın onayını bekleyecek. Yani Uygurlara etnik temizlik ABD kontrolünde devam edecek.

Bu tasarı da ABD’nin Çin’i köşeye sıkıştırmak için eline koz alma girişiminden başka bir anlama gelmiyor. Çünkü zalimler asla mazlumların hakkını savunmazlar. Alman Die Welt gazetesinin geçtiğimiz hafta yaptığı bir yorumda. Türkiye’nin Filistinlilere sahip çıktığı kadar Doğu Türkistan’a sahip çıkmadığından dem vurarak, kamuoyunu hükümete karşı tavır almaya çağırması kimin ne hesap yaptığı gösteriyor.

Aynı günlerde Ruanda’da 100 bin kişinin öldürülmesinden sorumlu Felicien Kabuga Paris’te yakalandı. Yıllardır Fransız istihbaratı tarafından korunan 84 yaşındaki Kabuga’nın UCM’de yargılanması bekleniyor. ABD istihbaratı katliamı Fransızların yaptığını, başına 5 milyon dolar ödül konulan Kabuga’yı maşa olarak kullandıklarını bilmiyor mu? Peki Fransa’ya yönelik bugüne kadar herhangi bir yaptırım duydunuz mu?

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, UCM Başsavcısı Fatou Bensouda’nın nisan ayında, Filistin’in bağımsız bir devlet olduğunu, bu yüzden İsrail’in Doğu Kudüs, Batı Şeria, Gazze’de işlediği savaş suçlarını sorgulanmasında taraf olduğunu kabul etmesine ateş püskürdü. Pompeo’ya göre, Filistin kendi vatandaşlarının haklarını koruyamaz, İsrail’in işlediği bütün suçlar ört bas edilmeli.

Hakikaten Afganistan’ı kan gölüne çeviren ABD’nin Çin’i ve Rusya’yı çevreleme politikasından başka

İnsan hakları, mazlumları korumak gibi bir derdi var mı?

Aynı ABD’nin Irak ve Suriye’de terör devleti kurma konusunda faaliyetlerinden şüphesi olan var mı? Libya’da neler olduğundan, Akdeniz’de Rumlar ve Yunanistan ile işbirliği yaparak Türkiye karşıtı hamlelerini görmeyecek miyiz? Sürekli Türkiye’ye ödev vererek hem suçlu hem güçlü pozisyonuna yatmasına ne demeli? Temsilciler Meclisi üyesi İlhan Omar’ın da aralarında bulunduğu 6 vekil, Türkiye’de terör suçlularının koronavirüs sebebiyle serbest bırakılmasını bile istediler.

Rand Corporation’un 2020 Türkiye raporunda anlattıkları gibi, 10 yıl boyunca ABD çıkarlarını korunmasında işbirliğini sürdürecekleri demokratik bir muhalefete ihtiyaçları olduğunu vurguluyorlar. Rapor devam ediyor Türkiye’nin daha güvenilir, daha işbirlikçi müttefik ve güvenilir bölgesel ve küresel ortak olarak rolünü geri kazanması için 3 muhalefet partisine görev veriyor. Aynı raporda PKK terörüne ve kurulacak paravan terör devletine karşı ses çıkartmamamız isteniyor. İktidarın elini kolunu bağlamak için ise sosyolojik fay hatlarının nasıl harekete geçirileceği anlatılıyor. Ne tesadüfse bu 3 parti de VEFA destek görevlilerine saldırıyı vazife ediniyorlar. Darbe söylemlerini öyle veya böyle gündemde tutmaya çalışıyorlar…

Korona salgını, herkesin eteğindeki taşı dökmesine de vesile oldu. 200 yıllık tarihi olan ABD’nin dünyanın dört bir yanında at koşturmasının artık mümkün olmadığı gün yüzüne çıktı. Türkiye her ne kadar kendi gücünün farkında olmasa da, Doğu Türkistan’da da, Bosna’da da, Venezuela’da da, Musul, Kerkük, Halep, Şam, Yemen, Kudüs’te de beklenen lider ülkedir. Eğer biz kendimizi özne olarak ortaya koyamazsak, yıllar yılı olduğu gibi 200 yıllık tarihi bile olmayanlar bizi çıkarları için nesne olarak kullanacaklardır.

Özne olmanın yolu kendimizi tanımak haklarımıza sahip çıkmaktan geçer. Bu meyanda, Musul, Kerkük, 12 Ada, Girit, Kırım, Batı Trakya ile ilgili konularda Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği hukukumuzu aramak için yüzlerce sivil toplum örgütü ile birlikte kolları sıvadı. Mazlumun da zalimin de kimliği olmaz. Zalimden mazlumlara sahip çıkmasını beklemek yerine önce zulmü durdurmalıyız. Bu işleri TESEV’in 183 numaralı kurucu üyesi Kemal Kılıçdaroğolu’nun insafına bırakacak olursak George Soros’u açık toplumuna teslim oluruz. Vesselam….