Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Ağustos 2024

Fatih'te bir yılda yapılan cami!

Değerli dostlar, İstanbul’a ilk geldiğim günün (1976 Temmuz) sabahında tanıştığım bir cami var Balat’ta Ferruh Kethüda Cami. Bu caminin en büyük özelliği bir yıl gibi kısa sürede tamamlanması. Çocukluğum bu caminin avlusunda geçti, özellikle 70’li yılların Ramazan ayı bu camide farklı olurdu. Teravih sonrası ikramlar, sohbetler ve yazlık sinemaya giderdik. Neyse, oralara gitmeden şimdi size Ferruh Kethüda Caminin bilinmeyen hikayelerinden bahsedeyim. İşte detaylar:

KÜLLİYE ŞEKLİNDE YAPILDI

Kanuni sultan Süleyman dönemi devlet adamlarından hepimizin de adını sıkça duyduğu sadrazam Semiz Ali Paşa’nın kethüdası yani kahyası (yardımcısı) tarafından yaptırıldı Ferruh Kethüda Cami ve Yapımına başlandığı yıl olan 1562 yılından bir yıl bile geçmeden kısa bir sürede tamamlandı ve ibadete hazır hale getirildi. İnşasını Kanuni döneminin mimarı koca Sinan’ın yaptığı Ferruh Kethüda Cami’nin yapı planı; camii, tekke, tekke müştemilatı, mahkeme ve çeşme gibi yapılar ile küçük bir külliye şeklinde tasarlandı. Caminin tasarım planına bakıldığında yapının, ters t planlı adı verilen zaviyeli bir harimden ve buna bitişen yapılardan meydana geldiği görülür.

SİNAN’IN FARKLI BİR MİMARİ TEKNİĞİ UYGULADIĞI CAMİ

Erken Osmanlı mimarisine damga vuran zaviyeli veya ters t tipli plan şemasının 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından Ferruh Kethüda Camii’nde uygulanması, Sinan’ın eski geleneklere yaslanan çalışmalarının bir örneğini teşkil eder. Ferruh Kethüda Camii Osmanlı döneminde Halvetiyye tarikatının Sümbüliye koluna ait bir tekke olarak da kullanıldığı için de ‘’Balat Tekkesi’’ adı ile ünlendi. Ayrıca Camimiz aynı zamanda tekkenin tevhidhanesi olarak da kullanıldığını bilmekteyiz. Ferruh Kethüda inşa ettirdiği bu camii ile yine bir sadrazam olan Sokullu Mehmed Paşa’nın kahyası Yahya kethüda ile birlikte Halveti Tekkesi inşa ettiren en ünlü iki sadrazam kethüdalarında birisi de oldu.

MIHARABINDA ÖRNEĞİNE AZ RASTLANILAN ÇİNİLER KULLANILDI

Ferruh kethüda Cami’nin en dikkat çekici özelliklerine geldiğimizde bunlardan en önemlisi mihrabı olduğunu görmekteyiz. Çok Kısa bir süre çini imalathanesi olarak kullanılan ve yine Balat semtine oldukça yakın Tekfur Sarayı’ndan ‘’sır altı tekniği’’ ile üretilen değerli, örneği az görülen çiniler, Ferruh kethüda Cami’nin mihrabını süsleyerek, beyaz mermer üzerine kırmızı, yeşil ve firuze renkleri kullanılarak oluşturulan şakayık ve hançer motifleri camiyi ziyaret edenleri büyülüyordu.

EVLİYA ÇELEBİ’NİN SON CEMAAT YERİNDEN ÖVGÜ İLE SÖZETTİĞİ CAMİİ

Balat Tekkesinin bir diğer şaşırtıcı özelliği ise seyyahımız Evliya Çelebi’nin eserlerine konu olan son cemaat yeridir. Evliya Çelebi’ye göre geç devir Osmanlı camilerinin son cemaat yerlerinde gördüğümüz ve gelenek haline gelen manzara resimleri, bu caminin son cemaat yerinde de karşımıza çıkıtı, Mısır’dan Kudüs’e, Kudüs’ten Mekke ve Medine şehirleri arasındaki yollar, yani Hac yolları üzerindeki noktaları tasvir eden resimler burada da kendini gösteriyor. Ayrıca yine burada son derece ayrıntıcı olduğunu bildiğimiz Evliya Çelebi üstadımız, bu bilgileri verdikten sonra ekleme yapar ve ’’menzillerdeki bu şekiller gayet Üstat bir bir nakkaş tarafında öyle tasvir olunmuş ki ,Erjenk ve Mani ( önceden yaşamış ünlü resim ve minyatür sanatçısı) gelse hatasını bulamaz ‘’ diyerek bu tasvirlerden övgü ile söz ediyor.

AVLUSU MAHKEME OLARAK KULLANILIYORDU

Küçük bir külliye gibi inşa edildiğini söylediğimiz Balat Tekkesi, aynı zamanda birde ahşap mahkeme binasını da kapsıyordu ve dönem itibarı ile Osmanlı şerriye mahkemelerinden birisi burada faaliyet gösterirdi. Balat şerriye Mahkemesi caminin avlusunda kurulurdu, hatta tekkenin bulunduğu caddenin ‘’Mahkemealtı Caddesi’’ ismi bu sebepten verildi.

YANGINLAR VE DEPREM SONUCU KAYBEDİLEN ESERLER

1766 yılında meydana gelen İstanbul depremi ve 1877’de meydana gelen Balat yangınında başta ahşap yapıda olan tekke müştemilatı, mahkeme binası ve son cemaat yeri ciddi hasarlar aldı, geriye külliye yapılarından camii ve çeşmesi kadı ve günümüze kadar ulaşabildi. 1925 yılında tekkelerin kapatılması ile uzunca bir süre hizmet dışı kalan yapının, Tekfur çinileri ile kaplanmış olan başta mihrabı ve duvarları 1940 yıllarda tahribata uğradı ve paha biçilemez çinilerinin bir kısmı maalesef çalındı.

ÇOK ŞÜKÜR Kİ GÜNEŞ SAATİ GÜNÜMÜZE ULAŞMIŞ

Ayrıca yine dış kısmında kalan kıble duvarında Fatih Cami’nin sağ minaresinde ve Hz. Cabir Camii’nde olduğu gibi güneş saati bulunuyor. Şimdi ziyaret etmek istediğimizde bu kadar kaybedilen eserin ardından güneş saatini görebilmek bizi mutlu etti.

1953 yılında çevre sakinleri tarafından kurulan dernek ve çeşitli girişimler ile onarımına başlanan tarihi yapı, ne yazık ki önceden kubbeli olan yapısı düz çatıya dönüştürülerek tamir edilmeye çalışıldı. 1960 yılında vakıflar idaresinin desteği ile de onarım sureci tamamlanarak ibadete açıldı. Ferruh kethüda, vefatından sonra adına yaptırdığı camii haziresinde yatmaktadır. Ayrıca çeşitli kaynaklarda bu hazirede bir de isimsiz olarak hac için yola çıkan fakat burada vefat etmiş bir kişini daha defnedildiğine yönelik bilgi çeşitli kaynalarda geçmekte.

Kütüphanesinde çok değerli kitaplar olduğu ama bunların daha sonra Kasımpaşa Kütüphanesine devredildiği kaynaklarda belirtilmektedir. Osmanlı vakıf kütüphanelerinde "hafız-ı kütüb yamağı" diye adlandırılan yardımcı bir görevlinin bulunduğu görülmektedir. Bu kadroya sadece birkaç kütüphanede rastlanır. Yamağın ilk örneğine Kanuni Sultan Süleyman devrinde Ferruh Kethüda'nın Balat'ta kendi adıyla anılan camisinde kurduğu kütüphanede rastlanmaktadır. Ferruh Kethüda, 973 (1565-66) tarihli vakfiyesinde hafız-ı kütübe yardımcı olacak kişiye günlük 2 akçe ücret verileceğini belirtmiştir.

Kaynak:

https://islamansiklopedisi.org.tr/balat-camii-ve-tekkesi

https://yeditepefatih.com/2022/ocak-subat-mart/ferruh-kethuda-camii/