Fatih'in bedduası
Değerli dostlar hayırlı bayramlar diliyor, insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını temenni ediyorum. Yakınlaşma ve merhamet duygularının kabarması anlamına gelen bayramımız aynı zamanda samimiyet sadakat ve teslimiyet anlamlarını da ihtiva eder. Ne kadar çok muhtacız bu duygulara. Çünkü dünyamız, giderek daha yaşanmaz hale doğru hızla evriliyor. Bir taraftan vertikal diğer taraftan horizontal yaşanılanlar ve yaşatılanlar nedeni ile aziz mübarek günlerde makaleme biraz karamsar başlasam da, yine de şükredecek çok sayıda şahitlik yapacağımız durum da var.
Bizi sıtmaya razı ettiler
Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyadaki değişime ayak uydurmada yaşadığı gecikmeyi fırsata çeviren dünya zindeleri, yoğun çabalar sonunda koca çınarın köküne kibrit suyu dökerek malum süreci başlatmış ve ikiyüz yıl boyunca insanlığa ve İslâm’a zarar üstüne zarar vererek ölüm üstüne ölüm yaşatıp sonunda milletimizi sıtmaya razı etmişler. Zor ve bir o kadar da zahmetli geçen günlerden sonra milyonlarca kilometrekare İslâm toprağımız zalimlerce gasp edilmiş şu anda üzerinde yaşadığımız dar bir alanda yaşam savaşı vermeye devam etmek durumunda bırakılmışız. Tırnakları ile kazıyarak milletimizin besmele ve hamdelelerle ve dualar eşliğinde kurduğu genç cumhuriyetimiz ilk yıllarda bağrına saplanan altı ok darbesi ile nerede ise doğmadan yok olmakla karşı karşıya bırakılmış. Ne din ne iman ne yazı ne de hak ve hürriyet!..
Genç cumhuriyetin fertleri nerede ise hepsinden mahrum bir şekilde yaşama savaşı vermişler.
Dedelerimizin bu dönemle ilgili yaşadıklarına dair hatıraları bu gerçekliğin canlı şahidi.
Fatih Sultan’ın bedduası
Bu fetretin ve zilletin sebepleri üzerinde elbette tarihçiler akıl yürütmeli. Ancak vatanını milletini dinini ve diyanetini seven bir vatandaş olarak benim aklıma hep yıllarca zincirlerle bağlanan Ayasofya Camii’ni ümmete vakfederken yazdığı vakıfnamede Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin beddua bölümünün bu yaşanılmış zilletlerde etkisi olduğu gelir.
Çok şükür geç kalınsa da bu zincir kırıldı. Cami açıldı. Milletimiz ve İslâm ümmeti için hayırlara vesile olsun inşallah. Bu açılış tüm dünyada turnusol etkisi yaptı. Yerli yabancı herkesin ve her ülkenin gerçek rengini görmemize de vesile oldu.
İçeriden gelen tepkiler
Dışarıdan gelen tepkileri anladım da, içerdeki azgın azınlığın orantısız ve mesnetten yoksun tepkilerini ve abartılı cesaretlerini görünce aklıma ulu hakanın vakfiyesi bir kez daha geldi.
Hele bir de gelişmeleri Atatürk ismi ile birlikte ele alarak aba altından sopa gösteren ve saman altına su salanlar olduğunu görünce doğrusu pes dedim ve diyorum.
Bu hezeyanlı savruk görüş yerli olamaz, iyi niyetli hiç olamaz. Bu güruhun içerisinde yine gezi zekâlıların ve kaz kafalıların satılık beyinleri iş başında gibi geliyor bana.
Çok şükür ki, eski Türkiye yok artık. Her şeyi ile yenilenmiş ve yenilenmeye devam eden güzel ülkemizde hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağını bu satılmışlara gösterme zamanı.
Devletimize milletimize ve cumhuriyetimize sahip çıkarak bu güruhun hevesini kursaklarında bırakma zamanı.
Lanetsiz cumhuriyete doğru hızla ilerlediğimiz bugünlerde yolumuza takoz olanların Allah müstehâkını versin.
Gün birlik olma zamanı
Gün birlik beraberlik dayanışma kaynaşma ve demir bilyeler olarak fosil dinazorların dişlerini dökme günü. Azgın azınlığın gerici çağ dışı arenasında kavga gürültü ile zaman geçirecek ne lüksümüz nede sabrımız var. Azgın azınlık bu kervanın yürümemesi için var gücü ile çalışsa da kervan yürüyor çok şükür.
Özellikle gençlere sesleniyorum. Sizler iyi irdelemeli ve araştırmalısınız.
Yıllarca bu ülkede Allah demenin, Kur’an okumanın ve öğretmenin yasak olduğundan bahsederek ben bahsi açıyorum. Gerisini, merak edenlerin araştırmasına bırakıyorum.
Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, sağlık ve mutluluk dileklerini sunuyorum.