Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.78
Gram Altın
2964.07
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Haziran 2016

Fatih'i unutturan eğitim sistemi\u2026

29 Mayıs Pazar günü İstanbul'un fethinin 563. yıldönümü görkemli bir törenle kutlandı. İnsanımız tarihiyle irtibat kurdukça bu tür törenlerin anlamı bir başka oluyor. TV'lerde tarihçi, edebiyatçı, siyasetçi, yazar-çizer ne kadar yorumcu varsa bu görkemli töreni büyük bir heyecanla yorumladı. Fatih'in İstanbul'u nasıl fethettiği, topların ağırlığı, menzili, surlar, karadan geçirilen gemiler, Ulubatlı Hasan'ın surlara diktiği sancak vs. Kuşkusuz bu tür bilgiler de önemli. Strateji, mühendislik, komutanlık dehası atlanmamalı. Lakin şu soruların cevabını da vermek durumundayız. İstanbul neden fethedildi? İstanbul'un fethi bugünün Türkiye'si için ne anlam ihtiva ediyor? Örneğin fethin 550. yıldönümünde -muhtemelen ondan sonraki her yıl dönümünde- ABD'nin Ohio Eyaletindeki Grove City kentinde toplanan 40 bin Evanjelistin ana gündem maddesi neden Fatih ve İstanbul?

13-14 yaşlarında bir çocuğu büyük düşündüren, bir ideal aşılayan, davası uğruna mücadele etmekten bir an olsun geri adım attırmayan duygu, ahlak ve terbiye nasıl verilmişti? Fatih'e İstanbul'u fethettiren tedrisatın mahiyeti neydi? Cumhuriyet eğitim sistemi Fatih'i nasıl unutturdu? Neden günümüz Türkiye'sinin çocuklarında bu duygu ve şevk oluşmuyor? Eğitim sistemi neden tarihe düşman? Çocuklarımız neden İstanbul'u, Halep'i, Bağdat'ı, Kudüs'ü idrak edemiyor? Neden gençlerimiz büyük düşünemiyor? Soruları uzatmak mümkünu2026 Ne yazık ki slogan atmaktan bu mevzulara giriş yapamıyoruz. Oysa 1924 yılında Fatih'i gündeminden düşüren bir eğitim sisteminin temelleri atıldı.

***

16 Temmuz 1921 tarihinde cepheyi bırakıp Ankara'ya gelerek 1'inci Maarif Kongresini düzenleyenler; "O güne kadar takip olunan tahsil ve terbiye usullerinin milletimizin tarihi gerilemesinde en mühim bir amil olduğu kanaatine vardılar. Dolayısıyla eski devrin hurafelerinden(Selçuklu-Osmanlı ilim ve kültür birikimi) uzak acil bir milli terbiye programının inşa edilmesi kararını aldılar." Üç yıl sonrada bu yeni eğitim anlayışı Tevhid-i Tedrisat Kanunuyla resmileştirildi. Toplumu belirli bir kalıba sokmayı hedefleyen bu ideolojik eğitimle resmi ideolojiye itaatkar, birbirinin aynısı bireyler yetiştirme gayesi güdüldü

O tarihten itibaren Türkiye'de "milli eğitime" Kemalist CHP ideolojisi yön vermiştir. Eğitim kurumları resmi ideolojinin yeniden üretim merkezleri olarak kurgulandı ve CHP'nin altı oku eğitim aracılığıyla topluma dayatıldı. Bu hedefe zarar verecek her türlü aykırılığa ise asla müsaade edilmedi.(İsmet İnönü diyor bunu)Eğitimin ulus devletin ihtiyaçları doğrultusunda kurgulandığı bu süreçte de okul bir kontrol mekanizması olarak işlev gördü. Üzgünüm, Cumhuriyetle birlikte insan fıtratına aykırı bir yığın militarist uygulamanın sistemleştirildiği bu "okul" anlayışı kısmen varlığını devam ettiriyor

İlk defa 1806 yılında yapılan Jena Savaşı'nda Napolyon'un ordularına yenilen Prusya'nın bir çıkış yolu olarak eğitimi kurumsallaştırdığını biliyoruz. Yani zorunlu eğitim dünyada ilk defa savaştan yenilmiş ve çaresiz kalmış bir devlet tarafından hayata geçirilmiştir. 1819 yılında Prusya'da hayata geçirilen eğitimin temel amacı; başta orduya itaatkar askerler yetiştirmek, maden ocaklarında çalıştırılacak itaatkar işçiler ve memurlar ile birlikte birbirine yakın düşünen vatandaşlar yetiştirmek şeklindeydi. John Taylor'a göre Prusya'da uygulan eğitim sistemi bir tür devlet sosyalizmidir. Boyun eğme ve itaatin esas olduğu bir sosyalizasyon modelinin kurumsallaştırılmasıdır.

Ulus devletçi sistemlerde bilhassa eğitim kurumları aracılığıyla önce lidere ve onun ideolojisine sonsuz bir bağlılık ve itaat aşılanır. Dönemin Sovyet, Alman ve İtalyan eğitim sistemleri de bu doğrultudaydı. Türkiye de Prusya eğitim sistemini ödünç alarak eğitimi yeni bir ulusun inşasında bir araç olarak kullanmıştır.

Yıl 2016. Bugün dünya çok değişti. Ancak okullar hala çocukların dünyasının çok gerisinden geliyor. Bugün çocuğun gözünde okul; gerçek dünyadan yalıtılmış, kendi içsel dünyasına yabancı ayrıca sıkıcı, eskiden kalma soğuk, sevimsiz birer inşaat olmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir. Okul, onları otoriteye itaat etme eğilimi kazandırmaya çalışıyor. Bugün modern toplumun dini haline gelen bu tür bir eğitim sisteminden Fatihler yetişmez ki! Kısacası Fatihin İstanbul'u fethettiği yaştaki bu çocuklara artık böyle bir eğitim reva görülmemelidir. Son söz: Bugün Kılıçdaroğlu üzerinden CHP'nin politikalarını eleştirenler CHP eğitim sistemini de eleştirmelidir.