Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Nisan 2022

Fatih atlası

Eskilerin ‘muhalled’ dedikleri bazı eserler vardır ki hakikaten evladiyeliktir, kalıcıdır, çok kıymetlidir. Tekrar tekrar okunmaya lâyık bir güzide kaynaktır. Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun beş ciltten meydana gelenİstanbul’u İstanbul’un İç Tarihi böyle bir kitap. Haftalardır elimden düşmüyor. Benim için bir Ramazan armağanı ve ‘diş kirası’ oldu âdeta. Müellifi Mustafa Koç’u, Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan’ı ve katkıda bulunan ilgilileri yürekten kutluyorum.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bir şehri sevmek, bir hayatı, bir zamanı, bir dünyayı sevmektir.” vecizesini, takdim yazısının başına alan M. Ergün Turan, İstanbul medeniyetine eserleriyle değer katmış şahsiyetleri sıraladıktan sonra Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun da bu kültür terkibinin devamı olduğunu belirtiyor. Revnakoğlu’nun kitaplaşan bu hazine değerindeki arşivinde edipler, şairler, tarihçiler, musikişinaslarresm-i geçitte. Dergâhlar, kütüphaneler, mezarlıklar, camiler, mektuplar, edebî notlar ve fotoğraflar var. Taşınır taşınmaz bütün değerlerimiz… Ben kendisini âdeta ikinci bir Süheyl Ünver gibi gördüm. O da bütün ömrünü İstanbul’a, medeniyetine adamıştı.

Eseri titizlikle neşre hazırlayan Mustafa Koç, yüzağartan bir çalışmayı ortaya koymuş. 1968’de vefat eden Revnakoğlu’nun Süleymaniye Kütüphanesi’ne intikal eden arşivini, bilgi notlarını ve bütün çalışmalarını tek tek elden geçirerek muazzam bir defineyi kültür dünyamıza kazandırmış bulunuyor. Eserdeki yüzlerce dosyada Osmanlı ve Cumhuriyet devirlerini görüyoruz. Camiler, çeşmeler, sebiller, sadaka taşları, mezartaşları, medreseler, hamamlar, dergâhlar, tekkeler var. Sonra âlimler, şairler, sanatkârlar, devlet adamları… Bunlar hakkında ilk elden tespit edilen kıymettar malumat… Dağınık olan arşivi derleyip toplayan ve bir eser hâlinde bugün aziz milletimizin istifadesine sunan Koç’un bu gayreti, takdirin fevkinde olağanüstü bir çaba ve gayret mahsulüdür. Var olsun.

Birinci cildin başında Revnakoğlu’nun geniş biyografisini okuyoruz. Müellifin hezarfenliğini, mütecessisliğini ve azmini hemen fark etmek mümkün. Zira iyi bir muhitte, kalem ve kelam ehlinin bulunduğu bir çevrede geçmiştir. Bir İstanbul âşığı olan Revnakoğlu, samimi bir üslup ile kaleme aldığı bu notlarında, kanatlandırdığı okuyucusunu da İstanbul’a meftun eder. İstanbul’un İç Tarihi ama bu ciltler daha ziyade Fatih’in kültür ve sanat atlası… Bahsedilen şahsiyetlerin ve yakınlarının orijinal fotoğrafları, sözü edilen tarihî yapıların eski resimleri eserin kıymetini ziyadeleştiriyor. Fakat dikkatimizi çeken ve rikkatimize dokunan husus şudur ki, birçok tarihî yapının bugün yerinde yeller esiyor. Ve bu da Mustafa Koç tarafından tespit edilip beyan ediliyor. Yeniden ihya edilen, restorasyonu yapılan yapılar da açıklanıyor. Eser, derdi olan okuyucuya yeni ufuklar açıyor. Mademki geçmişte kaybolan bazı camiler ve diğer tarihî eserler bulunup yeniden yapılmış, bugün de sırra kadem basan binalar araştırılabilir ve aslî hüviyetlerine münasip şekilde ayağa kaldırılabilir. Niçin olmasın? Sadece geçmişteki bazı idarecileri suçlamanın kime ne faydası var? “Şu yıktı, bu yıktı?” yerine “Daha önce yıkılan şu mabedi, elbirliğiyle nasıl ayağa kaldırabiliriz?” düşüncesi hâkim olmalı. Müspet kanaatleri insanda uyandıran, hayra ve doğrulara sevkeden bir anlayışla kaleme alınan bu eseri pek çok sevdim.

Bu tarz eserlerin bir zorluğu metinler arasında uyumsuzluk tehlikesinin baş göstermesi. Ama Mustafa Koç ustalıklı biçimde metinleri harmanlamış, âdeta ikinci bir Revnakoğlu olup çıkmış ve onun notlarını kâmilen tamamlayıp okuyucuların kafasında istifham bırakmamıştır. Bir külliyata ancak böyle sahip çıkılabilir, bir eski eser böyle restore edilip ihya edilebilir. Kanaatimce iki müellifimiz arasındaki ruh akrabalığı, bu muhteşem neticeyi ortaya çıkarmıştır.

2500 sayfalık eserin sayfalarını çevirdikçe, satırlarında göz gezdirip resimlerine baktıkça kendimizi hayalen bir İstanbul seyahatinde buluyoruz. Sağlam bir mihmandar, İstanbul’da Fatih merkezli bir yolculuğa bizi çıkarmış. Feyizli bir seyahat. Eski ağır metinlerin, özüne sadık kalınarak günümüz Türkçesine aktarılması başarıyla kotarılmış. Genç nesiller, asla tereddüt etmesinler, rahatlıkla alıp okuyabilecekleri hatta -bunu samimiyetle söylüyorum- bir film seyreder gibi keyf alarak gözlerine ve gönüllerine bayram ettirecekleri bir olağanüstü kitaptırRevnakoğlu’nun İstanbul’u.

Bu esere dair 20-30 sayfalık yazı da yazılabilir. Ama aslolan okurun merak edip kitaba yönelmesi ve heybesine inci mercan değerindeki bilgi mücevherlerini atmasıdır. Zira dünyanın en güzel şehri olarak kabul edilen İstanbul’a dair böyle eserler kolayca yazılamaz. Koca bir ömrün cömertçe bu aziz şehre harcanması gerekiyor. Ben 44 yıllık Fatihliyim. İnanın bu şehrengizi okuduktan sonra semtime, ilçeme olan muhabbetim katmerlendi. Revnakoğlu’naAllah’tan rahmet, kitaba emek verenlerin ömürlerine sıhhat, bereket.