Farkının farkında mısın?
Her şeyin tek düze
olduğu bir sistemde insan bazen rutinin dışına çıkmak istiyor. Alışkanlıklarını
bir kenara bırakarak yeni bir şey, her zamankinden daha farklı bir şey yapmak
istiyor. İnsan, denenmemişi denemek, daha önce gidilmemiş yerlere gitmek,
bugüne kadar yapmadığı şeyleri yapmak, dünden farklı bir eyleme imza atmak,
kabullenişin ötesinde normallerinden vazgeçerek yapmadığı şeyleri, dayatılandan
ziyade kendi taleplerini tercih etmek istiyor. Bunun temel nedeni olarak da
insanın fıtratında var olan farklılık, farklı olma duygusu olduğunu söylesek
yanlış olmaz. Ki insan denenmemiş eylemlerinin cahili, imtihan olmadıklarının
kahramanıdır.
Eylemsel olarak
bir devrim başlatmak istiyorsa insan, ilkin kendine başlamalı değişmeye.
Kendinde var olanı ortaya çıkarmalı. Kendi farkının farkına varmalı. Ki dünyada
herkes aynı olsaydı, bu kadar insana gerek kalır mıydı? Mesele farklı olmak
değil, farkının farkında olmaktır.
Değişimin ve
dönüşümün öncüsü olmak istiyorsa insan, farklılığının farkında olması farkındalık
oluşturmak adına ilk farkı olacaktır. Ancak farklı olmak, uçta olmak,
muhalefete dahi muhalefet etmek olarak anlaşılmamalıdır. Niyetiniz bağcıyı
dövmekten ziyade üzüm yemek ise ortaya koyduğunuz farkındalık da anlamlı ve çözüm
odaklı olacaktır.
Herkes gibi olma
kabuğundan sıyrılıp kendin olma, kendini bulma yoluna koyulan insan, insanların
içinde de farklı kalmayı başarabilen insandır. Lakin inadına farklı olmaya
çalışan kişi, nihayetinde kendini toplumdan dışlamış olur. Sosyal dolaşım
içerisinde dışlanmak sosyolojik bir çözümden öte psikolojik bir depresif hale kapı
aralar.
Farklı olmak ile
kutuplaşmak, ötekileşmek veya ötekileştirmek birbirinden farklı olgulardır.
Farklılık, muhalefettir. Mevcut hale itiraz barındırır içinde. Bütün siyahların
içinde beyazı tercih etmektir. Unutulmamalı ki, siyah da beyaz da toplumun
mevcududur. İthal değildir. Var olandır ve açığa çıkarılmayı beklemektedir.
Farklı olmak,
çaresizce kabullenişlere karşı duruştur. Reddetmektir. Boyun eğmek yerine başkaldırmaktır.
İtiraz ile isyan etmek... Herkesten farklı olduğunun farkında olmaktır. İradesi
ipotek altında olmamaktır. Dünyalık tüm borçlarından arınmışlık halidir ve
çözüm odaklıdır.
Muhalefet, kör dövüşü
değildir. Bilakis çözüm için mevcut halin kabulüne ikna olmayıp, farklı bir yol
olduğuna inanmaktır. Yeni bir yol açmak için, mevcut halden çıkışın gerekliliği
ilk adımı oluşturur.
Yanlışta ısrar
etmek, değişimin imkânsızlığını çaresizce kabullenmektir. Biraz da içinde
tembellik saklıdır. Tembellik ise değişimin önündeki engeldir. Her yenilik,
beraberinde bir mücadele azmini doğurur. Mücadeleden yoksun olmak, farklı
olduğunun iddiasını çürütür.
Eskilerin
deyişiyle, aynı şeyleri deneyip farklı sonuç beklemek cahilliktir. Denedin,
baktın olmuyor, yenisini farklı bir yolla denemek gerektiğinin farkında olmak
çözüm için ortaya konabilecek bir duruş olur.
Herhangi bir
icadın dahi ilk halinde ısrarcı olmak zamanla körelmeye neden olur. Mucit olmak
isteyen kişi kendi içine baksın. Kendindeki icatları keşfeden kişi, âlemi
anlama ve anlamlandırma yolculuğuna çıkmaya adaydır. Ürünün yeni sürümlerini
piyasaya sürmediğiniz zaman göz alışkanlığı neticesinde ilk günkü cazibesini
kaybeder.
İnsan, kendinden
başlayarak anlamlandırır âlemi. Yunus Emre’nin de “Beni bende demem bende değilim /
Bir ben vardır bende benden içeri” dediği gibi kalıpların arkasındaki
özü keşfetmiş kişidir en büyük mucit.
Neye sahip
olduğunu bilen kişi neleri isteyeceğini de bilir. İsteği de duası da eylemi de
abartı olmaz. Kendi farkında olan insanın, gücünün nispetindedir istekleri.
Teoride mükemmel
olan şeyi pratiğe geçirmediğiniz müddetçe fikrinizi test etme imkânınız olamaz.
Eyleme geçmeyen hiçbir fikrin mükemmel olduğunu iddia edemezsiniz, ispatlayamazsınız.
İddia, ispatı gerektirir! İspat ise eylem ile mümkündür.
Klasik bir iddia
ile herkes farklılıklarının farkında olduklarını fark ettiklerini söyleseler de
iddia ispat gerektirir. İspat da eyleme tabidir. İspat, her ne kadar
yenilgilerin toplamı olsa da Merhum Sezai Karakoç'un “Yenilgi yenilgi büyüyen bir
zafer vardır.” dizesi meseleyi özetler niteliktedir. Nihayetinde teori
ile pratik arasında pozitif uyum olduğu vakit iddiaların ispatı mümkündür.
İnsanı kaybetmek
değil, mücadele azminden yoksun olmak, değişime göstermiş olduğu direnç yorar.
Israrla ve muhalif bir ruhla farklılıklarını ortaya koyabilen insan farkının
farkında olan insandır.
Dünün tekrarı bir
bugün yaşıyorsan, yarınlar için hayal kurmanın gereği kalmamıştır.
Vesselam.