Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ekim 2020

Farkındalık Nimetinin Farkında Mıyız?

Hayat rehberimiz olan Kur’an’ı Kerim, birbirinden çok farklı yaşanmış kıssalarla doludur... Her kıssadan alınacak onlarca dersler ve ibretler vardır... Bu yazımda Süleyman aleyhisselamın dilinden çıkan dualardan dersler çıkarmaya çalışacağım İnşaallah.

Önce kıssamızdan bir parça alalım:

“Süleyman’ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen askerleri toplandı. Hepsi bir arada sevk ediliyordu.”[1]

Allah’u Teâlâ cinleri, insanları ve kuşları Süleyman aleyhisselam’ın hizmetine vermiştir... Belkide insanlık tarihinde ilk ve son yaşanan bir durumdu bu...

“Nihayet karınca vadisine geldiklerinde bir dişi karınca: "Ey ka­rıncalar, yuvalarınıza girin, aman Süleyman ve askerleri farkında olmaya­rak sizi ezmesinler." dedi.”[2]

Süleyman ve ordusunun üzerlerine doğru geldiğini gören bir karınca, kimlerin geldiğini ve birazdan yapacağı uyarının dikkate alınmadığında başlarına nelerin geleceğini haber veriyor. Bu cümlede en çok dikkat edilmesi gerek yer:

“...farkında olmaya­rak sizi ezmesinler...” işte tam bu cümledir...

Yani bu nöbetçi karınca arkadaşlarına diyor ki:

“Ey karıncalar!... Süleyman ve ordusu buraya bizleri ezmek için gelmedi... O niyetle yola çıkmış değiller... Eğer siz önlem almazsanız onlar farkında olmadan/hiçbir kasıt olmaksızın sizi ezerler... Bu durumda kimse Süleyman ve ordusunu suçlamasın...

Süleyman aleyhisselam’ın hayvanların dilinden anlaması bir mucizedir... Arkadaşlarına seslenen o karıncanın sesi Süleyman aleyhisselamın kulaklarına kadar gelir... Bu ses Allah’ın kendisine vermiş olduğu bir nimetti... Her nimetten sonra muhakkak o nimetin şükrü yapılmalıydı... Peki, Süleyman aleyhisselam acaba bu şükrünü nasıl eda edecekti? Bakıyoruz:

“Süleyman, karıncanın sözüne hafifçe güldü ve şöyle dedi: "Rabbim, bana ve anne babama lütfettiğin nimete şükretmemi, razı olacağın sa­lih amel işlememi bana ilham et...”

Süleyman aleyhisselam: “Allah’ım bana verdiğin bu nimete karşı sana şükürler olsun!” Diyebilirdi ama demedi!

Süleyman aleyhisselam Allah’ın her şeye kadir olduğunu, salih ameller için yardım etmezse kendi başına asla ve asla salih ameller işleyemeyeceğini, buna güç ve kuvvetinin olmadığının altını çizen bir dua etti:

“... Rabbim, bana ve anne babama lütfettiğin nimete şükretmemi, razı olacağın sa­lih amel işlememi bana ilham et...”

Kendisine ulaşan nimetin çıkış noktası anne ve babası... İlk teşekküre oradan başladı... Ve devamında da salih ameller işlemeyi ilham etmezsen ben ameller işleyemem diyerek Allah katında acziyetini bildirdi... İşte bu tam bir teslimiyettir...

Ve duanın devamında:

“... Rahmetinle beni salih kullarının arasına kat.”[3]

Amellerimle kulların arasına kat demedi... Çünkü Süleyman aleyhisselam, cennette ancak ve ancak Allah’ın rahmeti ile girileceğini biliyordu...

İmam Taberi şöyle tefsir eder: Hz. Süleyman, salih kulların içine katılma­nın, yapılan amellerle değil, ancak Allah'ın rahmetiyle olacağını söylemiş böy­lece kulun, yaptığı ameller sebebiyle şımarmaması gerektiğini ortaya koymuş­tur.

“...beni salih kullarının arasına kat.” Burada Süleyman aleyhisselamın dilinden bir mesaj daha çıkıyor ki o da şudur:

Cennette Allah’ın görülmesi dışında en büyük nimet salih kullarla birlikte olunmadır... Bu sebepten yapılan duaların son cümlelerine baktığımızda salihlerin arasına kat ile bittiğini görürüz...

Rabbim bizleri de salihlerin arasına katsın... Amin.

[1] Neml,17

[2] Neml,18

[3] Neml,19