Dolar (USD)
35.17
Euro (EUR)
36.79
Gram Altın
2964.68
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Eylül 2018

Falling Star vesilesiyle başörtülüye saldıralım!

Bir Rus Yahudisi modelin başlattığı, düşme pozisyonunda verilen poz, yani “falling star” akımına başta ünlüler sonra da sade vatandaş ilgi gösterdi. Bakmayın siz “sade vatandaş” dediğime, sosyal medyanın ulaşım ve iletişim gücü her sade vatandaşı da potansiyel şöhretli yaptığı için artık dünyadaki herkes bir “ünlü” adayı!

Hâl böyle olunca da sadece tuşların ucunda olan şöhreti yakalama arzusu insanları şekilden şekle sokabildiği gibi korkutucu, acıklı, üzücü pozisyonlara da maruz bırakabiliyor.

Falling star da vatandaşa, ünlülerle aynı ortamda yarışabilme en azından varlık gösterebilme imkânı sağladığından olsa gerek kimileri tarafından rağbet görmüşe benziyor.

Esasında Seda Sayan pozu üzerinden çekilen ilgi, lüks araçlarından devrilmiş, pabuçları ayaklarından fırlamış kadın fotoğraflarının timeline düşmesine yol açtı.

Ancak hiçbir fotoğraf, üç tane başörtülü kızın düşme pozu kadar ilgi görmediği gibi sadece bu pozlar üzerinden yöneltilen linç, aşağılama, tahkir, aforoz, görgüsüzlük vs vs ile karşılık bulmadı.

Süper mini elbiselerinin içinden sağa sola savrulmuş bacaklarını sergileyenler de içki şişeleri içerisinde boğulmuş gibi duran kızlar da yıldızlar da bu üç başörtülü kadın fotoğrafı kadar etkileşim oluşturmadı.

Bunun nedenleri üzerine sayfalar dolusu yazmak da saatlerce konuşmak da mümkün. Sahi, kaç kişi sadece üç görsel üzerinden her kesimden insanın öfke, aşağılama dolu yargılamalarını başörtülü kadınlara doğru püskürtmesinin sebepleri üzerine düşündü veya düşünmek ister?

“Bir hata yapsınlar da şu başörtülüleri linç edelim” tavrıyla pusuda bekliyor gibi duran iflah olmaz dindar/mütedeyyin düşmanları bir tarafa da içimizdeki “koşulsuz şeksiz, başörtülü eleştirmeni” tiplere ne buyrulur!

Görüntü/şekil üzerinden oluşturulan her olayda istisnasız, tek bir örnekte bile başörtülü lehine düşünce beyan etme, anlamaya yönelik çaba sarf etme, savunma modu içerisinde görülmemiş dindar/muhafazakâr oldukları iddiasındaki zat-ı muhteremlere diyecek söz yoktur!

Bu zatların ekseriyetini erkekler oluşturduğu gibi köşe başlarını tutmuşlarla mahalle kahvesinde oturanların kullandıkları dil, sürdürdükleri seviye, kullandıkları argümanın benzerliği hayret verici derecede benzerlik gösterir!

On yıllardır isimler, sosyolojik yapı, yaşam biçimleri değişse de bu sözde dindar/mütedeyyinlerin başörtülüye karşı gösterdikleri beğenmezlik, üstencibakış, utanç, değersizleştirme gibi evin “kınalı yapıncak” algısı, şaşırtıcı bir istikrar göstermiştir.

Her hâl ve şerait içerisinde mahalle kızına karşı geliştirdiği eleştiri mekanizmasının öteki mahallenin öfkeli teyzelerininkine yarışır ve koşut ilerlemesinin çok ağır patolojik sebepleri olmalı değil mi?

Üç görsel üzerinden başörtülü falling starlara gelince; kolundaki dört çanta, iki dirseğe dayanmış altın bilezikler üzerinden oluşturulmaya çalışılan sonradan görme zengin, görgüsüz başörtülü tiplemesi eğer profesyonel bir elin değilse akım ile dalga geçen bir düşüncenin tezahüründen başka bir şey değildir/olmamalı diye düşünüyorum.

Üstelik herkesin gözden kaçırdığı bir detay da odadaki sehpanın üzerinde duruyor. İki bileği dolduran altınlara karşılık sehpada duran “gırgır” yeterince subliminal mesaj veriyor olmalı…