Falcılara inanmak
Gelecek insanoğlu için hep merak konusu olmuştur.
Astrologlar, falcılar ve fütürologlar bu yüzden değişen
dönemlere göre itibar görüp medet umulur insanlar olagelmiştir. Bu tür işleri
yapan insanların bir kısmı el üstünde tutularak, bir kısmı ise yaşamlarını
darağaçlarında sonlandırmıştır.
TDK, fütüroljiyi; küresel
bir perspektifte geleceği öngörmeye çalışan bilim dalı olarak tanımlar.
Bilimi, teknolojiyi ve sosyolojiyi kullanarak, bilgi zeka ve
mantık kuralları içerisinde öngörülerini kısa orta ve uzun vadede açıklayan
kimselere de fütürolog denir.
Astroloji ise, bilim dalı olup olmadığı halen tartışılan ve
gök cisimlerinin insan karakteri ve kaderi üzerindeki etkilerine yönelik olarak,
geleceği ile ilgili yorum ve önermelerde bulunması hasebi ile birçok insanın
günlük olarak ilgilendiği bir alan.
Falcılığa gelince, bazı araçlar ve aletler kullanarak
kişilerin dünü bugünü ve geleceği ile ilgili tahminlerde bulunmasıdır diyebiliriz.
Bu girizgâhı ve kısa bilgileri niçin sizlerle paylaştım
sorusuna gelince, malum her yılbaşında görüntülü ve yazılı basında bu konular
gündeme getirilir ve ülkemizin yakın gelecek perspektifte durumu ele alınır.
Özellikle de asrtoloji ile ilgilenen kişilerin ağzından
çıkan veya çıkarttırılan kelimleler üzerinden algı ticareti yapılır.
Siyah-set virüsü ile beyinleri dumura uğramış veya
uğratılmış aklı başında kelli felli zannettiğimiz birçok insan yapılan
yorumlarla şeşi beş görmeye başlar, kendine bile hayrı olmayan aciz insanların
ağzından çıkanlara inanarak akla karayı ayırt edemeyecek bir duruma düşerek
kendini rezil rüsva edebilir.
Her yılbaşında buna aşınayız ama bu sene seçim senesi olunca
durum biraz farklı oldu.
Savuranlar savrulanlar tozutanlar hatta işi zıvanadan
çıkaranlar oldu.
Televizyondan televizyona arzı endam eden asrtologların
ağzında ıslattıkları baklalar merak konusu oldu.
Seçim süreci ve sonuçları ile ilgili yorumları yeterli
görmeyenler absürt sorularla iş öyle bir yere vardırıldı ve hatta kimin
cumhurbaşkanı olması, kimin silinmesi gerektiği gibi toplum mühendisliğine
kadar gidildi.
Ağızlarda ıslatılan baklalardan benim anladığıma göre ve
tabi yersek durum tam da şöyle.
Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ın kazanma şansı yok.
ABB başkanı bu işe girmemeli.
İBB başkanı her türlü yol kullanılarak aday yolu açılmalı.
Allah’ım aklımı koru diyorum.
İşi gücü algı satmak olan birisini cumhurbaşkanı olarak
görmek istemek ne akla uygun ne de mantığa.
Bir asırlık yaşı olan cumhuriyetimizin ilk yarım asrında
geçmişi ile olan bağları yok edilince insanı yücelten; ilim, irfan, akıl, mantık gibi değerler devre
dışı kalmış ve cehalet her türlü pespayeliğe zemin hazırlamış.
On yılda 10 milyon yaratılmış(!) gençler dinden diyanetten
uzak yetiştirilince falcılık hurafecilik gibi ilim ve bilim dışılık toplumun
değerlerini dinamitlemiş.
Öğrencilik yıllarımda dinsizlik modası vardı.
Maocu, Marksist veya Leninist olmak gibi bir tercihle karşı
karşıya olan gençlerin çok az bir kısmı da sev-genci seçiyordu.
Kurtarıcı aramak gibi bir şaşkınlık içerisindeydik.
O günlerde şimdiki gibi yerlilik ve millilik duygusu
gelişmemişti.
Yerliliği her sene aralık ayında kutladığımız yerli malı
haftasından bilirdik.
Değerli okurlarım, bugün eski Türkiye’de yaşamıyoruz.
İletişim çağının zirvesindeyiz ve her şey ama her şey
gözümüzün önünde ve açık seçik cereyan ediyor.
Falcılar ve onları konuşturarak ufkumuza halel getirmek
isteyenlerin yularını elinde tutanların niyetleri belli.
Korkulan olursa ne kadar gerilere götürüleceğimiz de belli.
Dünya fezaya doğru hızla giderken yeniden bir daha gerilere
gidersek, gençlerimize yazık olacak.
Gençliğimizde bize oynatılanların aynısı tekrarlanarak
cambaza bak denilecek ve bedeller ödeyerek kazandıklarımız burnumuzdan fitil
fitil getirilecek.
Su uyur düşman uyumaz.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.