Dolar (USD)
34.47
Euro (EUR)
36.13
Gram Altın
3013.50
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Haziran 2016

Faizde beklenen indirim (2)

Dünkü yazımızı şu soruyla noktalamıştık; Merkez Bankası'nın 50 baz puanlık faiz indirimi kararından sonra gözlerin çevrildiği bankalar tüketici, konut ve ticari kredilerine uyguladıkları faiz oranlarını ne kadar düşürecekler?

Köşemiz elvermediğinden bu sorunun cevabını bugüne bırakmıştık.

Mart ayından itibaren daha önce 3 kez gerçekleşen toplam 125 puanlık indirimin piyasalara yansıması sınırlı olmuş, kimseyi memnun etmemişti.

Tüketici ve konut kredilerinde faizler ortalama yüzde 0,70 puan düşerken ticari kredilerde yüzde 1,5'e yaklaşmıştı.

Ne var ki bu düşüşe rağmen ticari kredilerde faizlerin yüzde 13-14'lerde seyretmesi reel sektörü rahatsız ediyor, inmesini talep ediyor.

Ama ciddi bir düşüş beklenmemeli.

Çünkü banka kredilerinin kaynağında Merkez Bankası'nın payı son derece sınırlı.

Verilen 1 trilyon 500 milyar lira kredinin sadece 100 milyar lirası Merkez Bankası kaynaklı, gerisi mevduat ve dış krediden sağlanıyor.

Dolayısıyla kredi faizlerinin düşmesi esas olarak mevduat faizlerine bağlı.

Mevduat faizleri düşmeden banka kredilerinde herkesi tatmin edecek bir indirim eşyanın tabiatına aykırıdır.

Mevduat faizlerindeki indirimi sınırlayan ise enflasyondur.

Enflasyonun altında verilecek faiz, mevduatın çekilmesine neden olur, bankalar zor durumda kalır.

Görüldüğü üzere "Enflasyon bütün kötülüklerin başıdır" sözü bir kez daha doğrulanıyor.

Dünyanın pek çok ülkesinde enflasyon diye bir sorun kalmamıştır.

Aksine canlandırmak için uğraşılmaktadır.

Faize gelince, gelişmiş ülkelerde sıfırlarda hatta negatiftedir.

Tasarruf sahibi bırakın faiz almayı, üstüne para ödüyor.

Ülkemiz ise enflasyon ve faiz sorununu bir türlü aşamıyor, dünyada enflasyon ve faizin en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor.

Neden?

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci şöyle izah ediyor; "Türkiye'de enflasyonun sebebi talebin yüksek olması değil, üretimin yetersiz olmasıdır. Üretimi artırmak için atılması gereken ilk adım ise faiz oranlarını düşürerek finansmana erişimi kolaylaştırmaktır."

Başka faktörlerin de etkisi olmakla birlikte enflasyonu tetikleyen en önemli unsurun üretimin yetersiz olduğu konusunda tereddüt yok.

Daha doğru ifade ile eğer bir ülkede üretim tüketimi karşılayamıyor ise enflasyon kaçınılmaz olur.

Üretimi artırmak için ise faiz oranlarını düşürmek ve finansmana erişimi kolaylaştırmak elbette yatırım, büyüme ve istihdama olumlu katkıda bulunur.

Ancak faizin düşmesi de enflasyona bağlıdır.

Enflasyonun sebebi yüksek faiz midir yoksa enflasyon yüzünden mi faizler yüksektir, tartışmasına girmeden şunu ifade edelim; ekonomik ve sosyal gelişmeler tek bir nedene bağlanamaz ve kesin hüküm tesis edilemez.

Mesela, teorik olarak düşük faizin yatırımları teşvik edeceği görüşü, doğrudur.

Ama her zaman geçerli değildir.

Avrupa ülkeleri bunun en iyi örneği.

Faizler sıfır seviyesinde olmasına rağmen ekonomileri durgunluktan bir türlü çıkamıyor.

Çünkü başka faktörler devrede.

Netice olarak, insan unsurunun bulunduğu sosyal ve ekonomik olaylar karmaşıktır, tek bir nedenle açıklanamaz ve kesin teşhis konulamaz.

Not: Brexit referandumunda "ayrılalım" diyen tarafın kazanması piyasaları sarstı. Yarın değerlendirelim.

[email protected]