Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3016.49
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Nisan 2016

FAİZDE BEKLENEN İNDİRİM

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun(PPK) yeni Başkan Murat Çetinkaya yönetiminde Çarşamba günü gerçekleştirdiği toplantıdan piyasaların beklediği gibi faiz indirimi kararı çıktı.

Faiz koridorunun üst bandı 50 baz puan indirilerek yüzde 10 seviyesine çekildi.

Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı ise yüzde 7,50'de sabit tutuldu.

Faiz indirimi daha önce fiyatlandığından piyasalarda dalgalanmaya yol açmadı.

Merkez Bankası yüzde 7,5 olan politika faizini en son Şubat 2015'te indirmiş, Mart toplantısında ise politika faizine dokunmamış, faiz koridorunun üst bandını oluşturan gecelik marjinal fonlama faizini yüzde 10,75'ten yüzde 10,50'ye çekmişti.

Önümüzdeki aylarda faiz indiriminin devamı gelir mi?

Şartlar müsait görünüyor.

Dünyanın gelişmiş ekonomilerinde faizler sıfır, hatta negatif düzeyde bulunuyor.

ABD Merkez Bankası'nın en son toplantısında politika faizini değiştirmeyerek yüzde 0,25-0,50 aralığında sabit tutma kararı almasının yanı sıra, bu yıl için faiz artışını 4'ten 2'ye düşürmesi, Japon Merkez Bankası'nın negatif faiz uygulamasına geçmesi, Avrupa Merkez Bankası'nın negatif faiz uygulamasını derinleştirmesi, gelişen ülke para birimleri üzerindeki kur baskısını hafifletti.

Dolar değer kaybederken yerel para birimleri değer kazandı.

Türkiye'de de 3,07'ye kadar tırmanan dolar/TL paritesi 2,81 seviyesine geriledi.

Bu küresel konjonktürün sürmesi halinde faiz indiriminin arkası gelecektir.

Ayrıca her ne kadar çekirdek enflasyonda bir düşüş olmadı ise de Mart ayında manşet enflasyonda aşağı doğru hareket de faiz indirimini teşvik etmiştir.

Cari açığın küçülmesi yine faiz indirimini destekleyen diğer bir olumlu gelişmedir.

Peki faizin ucuzlaması ekonomi için ne anlama geliyor?

Teorik olarak değerlendirildiğinde faizin düşmesiyle yatırımların ve üretimin canlanacağı varsayılıyor.

Bu varsayımın gerçekleşmesi için Merkez Bankası'nın yaptığı faiz indiriminin yüzde 15-16'larda gezinen ticari kredi faizlerine ne ölçüde yansıyacağı önem arz ediyor.

Mevduat faizleri düşmeden ticari kredi faizlerinde anlamlı bir indirim beklenemez.

Mevduat faizleri ise enflasyonla bağlantılıdır, reel getirinin azalmaması gerekir.

Aksi halde mevduat tüketime yönelir.

Bunun sonucu bankaların kredi hacmi daralırken enflasyon riski gündeme gelir.

Buna karşılık maliyeti azalacağından artacak kredi talebinin nasıl karşılanacağı da ayrı bir sorundur.

Halen kredi/mevduat oranının 120 olduğu dikkate alınırsa meselenin ciddiyeti daha iyi kavranacaktır.

Bankalar bu sorunu aşmak için dış kaynağa yönelirse kur riskini üstlenmiş olacaklardır.

Şu hususu vurgulayarak yazımızı bitirelim:

Düşük faiz tek başına her kapıyı açan sihirli bir anahtar değildir.

Öyle olsa idi ABD, AB ve Japonya ekonomileri durgunluktan çıkardı.

Dolayısıyla ekonomik sorunların çözümünde tek bir enstrümana bel bağlamak ve piyasa koşullarını zorlamak, istenmeyen sonuçlar doğurabilir.

Faiz netice itibariyle para politikasının sadece bir aracıdır, mali ve ekonomik politikalarla desteklenmediği sürece başarı sağlanamaz.

[email protected]